Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3253 E. 2021/1980 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3253
KARAR NO: 2021/1980
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2018
NUMARASI: 2017/304 (E) – 2018/389 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne, 422,05 TL maddi tazminat ile 1500 TL manevi tazminatın davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davalı … AŞ’ye karşı açılan davanın reddine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; hükmolunan manevi tazminatın düşük olduğunu, henüz çok genç olan ve kazanın yüzünde sabit ize neden olduğu müvekkilinin bu durumdan psikolojik olarak olumsuz etkilendiğini, kısmen kabul kararı verilmiş olsa da müvekkilinin mağduriyetinin giderilmediğini, aksine davaya yansıyan ve yansımayan masraflar ve ödeyeceği vekâlet ücretleri nedeniyle daha çok zarara uğradığını, kararın bu haliyle maddi ve manevi tazminat kurumunun amacına aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan incelemede: Hükme esas alınan Bilirkişiler Kurulunun 8/8/2017 tarihli raporunda davalı sürücü …’ın %80 oranında kusurlu olduğu bildirilmiş; Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyeleri tarafından düzenlenen raporda ise davacının yüzünün sağ şakak bölgesinde ve kulak önü saçlı deride bulunan yaralanmasının var olan akne izleri ile iç içe karışmış kalıcı iz niteliğinde olduğu bildirilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/6/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/6/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı ile davalı …’ın dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumların, olayın meydana geliş biçimine, Bilirkişiler Kurulunun raporundan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarının bir miktar az olduğu anlaşılmıştır.Diğer yandan davalılara karşı haksız fiile dayanılarak 1.000,00 TL maddi tazminatın tahsil istemiyle açılan davada, ilk derece mahkemesince davalı … AŞ’ye açılan davanın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 97’nci maddesinde öngörülen sigorta şirketine başvuru koşulu yerine getirilmeden açılan davanın reddine, davalı …’a karşı açılan maddi tazminat davasında ise maddi zararının 422,05 TL olarak belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği, böylece her iki davalı yönünden ret kararlarının farklı gerekçelere dayandığının anlaşılması karşısında, davalı … AŞ ile davalı … lehine ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmolunmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin hükmünün, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davacının davalı … AŞ’ye karşı açtığı davanın reddine, 2-Davacının davalı …’a karşı açtığı maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 422,05 TL maddi tazminatın davalı …’dan tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Davacının davalı …’a karşı açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 370,38 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 140,04 TL nispi harç mahsup edilerek, bakiye 230,34 TL karar ve ilam harcı davalı …’dan tahsil edilerek Hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından peşin ödenen ve hesaplanan harçtan mahsubuna hükmolunan 140,04 TL nispi harcın davalı …’dan tahsil edilerek davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından sarf edilen 307,40 TL tebligat gideri, 1400 TL bilirkişi rapor gideri, 31,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.738,80 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen (%13,22 kabul, %86,78 ret) 229,86 TL yargılama gideri davalı …’dan tahsil edilerek davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Kabulüne karar verilen maddi tazminat davası yönünden, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 13’üncü maddesinin, 2’nci fıkrası uyarınca belirlenen 422,05 TL vekâlet ücretinin davalı …’dan tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, 8-Manevi tazminat davası yönünden, dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca belirlenen 5.000,00 TL vekâlet ücretinin davalı …’dan tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, 9-Reddine karar verilen maddi tazminat davası yönünden, AAÜT’nin 13’üncü maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca belirlenen 1.000,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’tan tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davalı … AŞ’ye verilmesine, 10-Kısmen reddine karar verilen maddi tazminat davası yönünden, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13’üncü maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca belirlenen 577,95‬ TL vekâlet ücretinin davacı …’tan tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davalı …’a verilmesine, 11-Reddine karar verilen manevi tazminat davası yönünden, AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca belirlenen 5.000,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’tan tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davalı …’a verilmesine, 12-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca kendiliğinden ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN;1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf kanun yolu aşamasında davacı tarafından sarf edilen posta ve tebligat gideri 40,60 TL, istinaf başvuru harcı 98,10 TL olmak üzere toplam 138,70 TL yargılama giderinin, davalı …’dan tahsil edilerek davacıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa geri verilmesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, manevi tazminata ilişkin hüküm yönünden HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere; maddi tazminata ilişkin hüküm yönünden ise HMK’nin 361’nci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/12/2021