Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3248 E. 2021/1940 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3248
KARAR NO: 2021/1940
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2018
NUMARASI: 2014/1177 Esas – 2018/776 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (ZMSS Genel Şartları’na Aykırılıktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; … sigortacısı tarafından dava dışı aracın kasko sigortacısına ödenen tazminatın, ZMSS Genel Şartları’na aykırılık iddiasıyla davalı … sigortalısından tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı itibariyle meydana gelen trfik kazası sebebiyle davacının sigortalısına ait davalı tarafından üçüncü kişiye kiraya verilmiş olsa bile , ehliyetsiz araç kullanma durumunda ZMMS olsa bile sigortacının rücu edebilme yetki ve hakkı bulunduğundan, alınan bilirkişi raporları itibariyle kusurun tamamen davalı şirket araç kullanıcısına ait olması sebebiyle meydana gelen zarardan dolayı sorumlu olması sebebiyle davacının davasının kabulüne,” gerekçesiyle “Davacının davasının kabulü ile; Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile takibin devamına, Davacı tarafın icra inkar tazminat taleplerinin rücuen icra takibini yapmış olmaları sebebiyle talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın meydana geldiği tarihte müvekkiline ait aracın dava dışı … Ltd. Şti.’ye 08/05/2013 başlangıç tarihli 6 aylığına kiraya verildiğini, kazanın ise 07/07/2013 tarihinde meydana geldiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesi gereğince müvekkilinin işleten olmaması nedeniyle müvekkili hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ATK raporunda kusurun tamamının sürücü …’a yükletilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; davacı Sigorta Şirketi nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı ve davalı sigortalıya ait … plakalı aracın 07/03/2013 tarihinde, birden çok aracın bulunduğu bir trafik kazasına karıştığı, kaza neticesinde dava dışı … plakalı aracın hasarlandığı; davacı … sigortacısı tarafından, dava dışı … plakalı araçta meydana gelen zarar nedeniyle bu aracın kasko sigortacısına 30/10/2013 tarihinde 6.173,00 TL ödemede bulunulduğu; kazanın meydana gelmesinde davacı Sigorta Şirketi nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın sürücüsü …’ın %100 kusurlu olduğu ve sürücü ehliyetinin bulunmadığı; davacı tarafça, ZMSS Genel Şartları’na aykırılık nedeniyle işbu davada, dava dışı aracın kasko sigortacısına ödenen tazminatın, ZMSS poliçesinin tarafı olan davalıdan talep edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, davacının rücuen tazminat talebi, ZMSS sözleşmesinden kaynaklandığına ve ZMSS Genel Şartları’nın B.4. b maddesine gereğince sigortalısına rücu edebileceğine göre, davalı vekilinin, sigortalı aracın, uzun süreli kiraya verildiği, dolayısıyla işleten sıfatının bulunmadığı yönündeki itirazında isabet bulunmamaktadır. Davalı vekilinin kusura ilişkin itirazına gelince; Mahkemece karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 11/05/2018 tarihli raporunda; kazanın meydana gelmesinde, davacı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın sürücüsü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu ve sürücü ehliyetinin olmadığı, dava dışı diğer sürücülerin kusurlarının bulunmadığı mütala edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, 24/08/2017 tarihli ATK raporuyla örtüştüğü, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davalı vekilinin kusura ilişkin itirazı da yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 449,06. TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 112,26 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 336,80 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.15/12/2021