Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3247 E. 2021/2044 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3247
KARAR NO: 2021/2044
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2018
NUMARASI: 2015/1069 (E) 2018/273 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 28/12/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalıların işleteni ve trafik sigortacısı oldukları … plakalı aracın, yaya olarak yolun karşısına geçmekte olan müvekkilinin babası …’a çarparak ölmesine neden olduğunu belirterek şimdilik 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar davanın reddini savunmuşlardır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmaması nedeniyle araç işleteni olan davalıya karşı açılan defin masrafı dahil maddi ve manevi tazminat davasının reddine, desteğin kusurunun 3. kişi konumundaki davacıya yansıtılamayacağından ötürü sigorta şirketi yönünden açılan maddi tazminat davasının kabulüne, 10.000,00 TL maddi tazminatın kararda belirtilen faiz başlangıç tarihinden itibaren davalı sigorta şirketinden tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, defin masrafı yönünden miktar belirtilmeksizin sigorta şirketine karşı açılan davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, diğer davalı bakımından açılan maddi ve manevi tazminat davasının da kabulüne kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur. Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmaması nedeniyle sigorta şirketinin de sorumlu olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, davalıların işleteni ve trafik sigortacısı oldukları … plaka sayılı aracın yaya konumunda olan davacıların desteğine çarparak vefat etmesinden kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı” hükümlerine yer verilmiştir. Aynı yasanın 86. maddesinde ise bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Araç işleteni, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecektir. Yine aynı yasanın 91. maddesinde, işletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasından kaynaklanan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu oldukları düzenlenmiştir. Bunlara göre davalı işletenin ve dolayısıyla trafik sigortacısının sorumluluğunun doğabilmesi için kazanın gerçekleşmesinde sigorta araç sürücüsünün az da kusurunun bulunması şarttır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler kapsamında dava dışı araç sürücüsünün, davaya konu kaza nedeniyle yargılandığı Bakırköy 33. ASCM’nin 2011/1231 Esas – 2013/245 Karar sayılı ceza davasında kusuru bulunmadığından bahisle beraat ettiği, kararın kesinleştiği, hükme esas alınan 22/02/0213 tarihli bilirkişi raporunda, D100 Karayolu tek yönlü fiziki ayıraçlarla bölünmüş kuzey yan yolda yaya üst geçidini tercih etmeksizin, refüj bariyerlerini aşarak karşıya geçmeye çalışan müteveffanın, tam kusurlu olduğu kanaatinde bulunulduğu, eldeki dava dosyası üzerinden ATK’dan alınan 01/08/2016 tarihli raporda da zemin asfalt, D100 Karayolu Kuzey Yan Yolda yüzey ıslak, hava yağmurlu, vakit gece, olay yerine 20 m mesafede yaya üst geçidi olduğu halde demir bariyerle bölünmüş tek yönlü yoldan karşıya geçmeye çalışan müteveffanın tam kusurlu olduğu, araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu kanaatinde bulunulduğu, gerekçeli ve denetime elverişli olan bilirkişi raporlarının oluş, usul ve yasaya uygun düştüğü ve davacı tarafça da kusur durumuna ilişkin mevcut delil durumunun aksine bir ispat ortaya konulamadığı karşısında, davacı vekilinin, davalı işleteninin de sorumlu tutulması gerektiğine yönelik istinaf başvurusunda isabet bulunmamaktadır. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde ise; davalı sigorta şirketi tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan aracın davacının murisine çarparak ölümüne neden olduğu olayda, ölen yayanın mirasçısı olan davacının, davalı sigorta şirketi karşısında 3. kişi olarak kabul edilemeyeceği, giderek desteğin kusuru davacıyı etkileyecek olmasına rağmen, somut olayda uygulama yeri olmayan-desteğin araç sürücüsü olduğu halde tek taraflı gerçekleştirdiği trafik kazalarında münhasıran uygulanması gereken- içtihatlar emsal alınarak yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır (Yargıtay 17. HD 2019/4057 Esas – 2020/4977 Karar sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer kararları). Bu itibarla, davalı sigorta şirketinin teminat altına aldığı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından ötürü bu davalı bakımından açılan davanın da reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. O halde davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise reddine karar verilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir. Kabul şekli bakımından da defin giderleri yönünden infaz kabiliyeti olmayacak şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, istinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, B)1-Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesi kararı bütünüyle kaldırılmak suretiyle düzeltilerek yeniden esas hakkında kararla, a)Davacı vekilinin davalı … Ltd. Şti. ile … Sigorta AŞ’ye yönelik açmış olduğu defin giderleri dahil maddi tazminat davasının ayrı ayrı reddine, b)Davacı vekilinin davalı … Ltd. Şti. aleyhine açtığı manevi tazminat davasının reddine, 3-Maddi-manevi tazminat davasında alınması gereken maktu harcın mahsubundan sonra kalan ve fazladan alındığı anlaşılan 52,35, TL karar ve ilam harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, 4-Maddi-manevi tazminat davasında davacı tarafından yapılan vekalet ücreti dahil yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Maddi tazminat davası bakımından ret sebebi ortak olduğundan ötürü kendilerini vekille temsil ettiren davalılar lehine tek bir vekalet ücretine hükmedilmek suretiyle ilk derece mahkemesi karar tarihindeki tarife hükümleri gereğince 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalılara eşit olarak ödenmesine, 6-Manevi tazminat davasında davalı … Şirketi kendisini vekille temsil ettirdiğinden 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak adı geçen davalı tarafa ödenmesine, 7-Davalı … Şirketi tarafından sarf edilen 60,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya ödenmesine, 8-Artan gider avansının bulunması halinde ilgili taraflara iadesine, İstinaf yargılama giderleri bakımından: 9-İstinafa başvuran davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 10-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan alınarak adı geçen davalı tarafa ödenmesine, istinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, istinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, objektif dava birleşmesi teşkil eden maddi ve manevi tazminat davalarında her bir dava değeri (maddi tazminat davası bakımından fazlaya ilişkin saklı tutulan miktarla birlikte 37.172,19 TL; manevi tazminat bakımından 60.000,00 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 28/12/2021