Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3245 E. 2021/1375 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3245
KARAR NO: 2021/1375
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/05/2018
NUMARASI: 2015/1079 Esas – 2018/651 Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık, 818 sayılı BK’nın 45(6098 sayılı TBK’nın 53/3). maddesi kapsamında, tek taraflı ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; ” Davanın dava ve ıslah dilekçelerine göre kabulü ile, davacı … için 34.615,04 TL, Davacı … için 29.118,63 TL destekten yoksun kalma tazminatının 12/11/2015 olan dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte, davacı … için 19.312,50 TL , Davacı … için, 24.792,97 TL destekten yoksun kalma tazminatının 17/08/2010 olan ödeme tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacılar … ile …ın murisi …’ın, müvekkili Sigorta Şirketi nezdinde sigortalı aracın işleteni ve kusurlu sürücüsü olduğunu, kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olan sürücünün (desteğin) ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edilemeyeceğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/17-1315 Esas – 2017/1239 Karar sayılı kararının bu yönde olduğunu; kazada davacıların murisi araç sürücüsünün alkollü olduğunu ve kazanın alkolden dolayı meydana geldiğini, ödenecek tazminatlar nedeniyle, davalı … Şirketi’nin, aynı zamanda kanuni mirasçıları olan davacılara rücu hakkının doğduğunu, alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının davacılarda birleştiğini, bu nedenle de kararın hatalı olduğunu; davacılar … ile …’nin murisi …’nin, alkollü sürücünün kullandığı araca bilerek ve isteyerek binmiş olması nedeniyle bu davacılar yönünden verilen tazminatlardan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, ayrıca muris … hatır yolcusu olduğundan tazminatlardan hatır taşıması indiriminin yapılması gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 23/03/2010 tarihinde, davalı … Şirketi’nin ZMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın, davacılar … ve …’ın desteği sürücü …’ın sevk ve idaresinde iken tek taraflı ve tam kusurlu kaza yapması neticesinde, davacıların desteği (sürücü) … ile davacılar … ve …’nin desteği olan ve araçta yolcu olarak bulunan …’nin vefat ettiği; her iki müteveffanın anne ve babaları olan davacıların, işbu davada destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulundukları ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. A) Davalı vekilinin, davacılar … ve … yönünden verilen karara karşı istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: Davacının talebine dayanak olan kaza, 6704 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile değişik 2918 sayılı Kanun’un 92. maddesindeki değişiklik tarihinden önce, 23/03/2010 tarihinde meydana gelmiş; ZMSS poliçesi ise 03/03/2010 tarihinde düzenlenmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6267 (E)-2020/6402(K) sayılı 03/11/2020 tarihli kararında ve benzer nitelikteki kararlarında da ifade edildiği üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, 6098 sayılı TBK’nın 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. TBK’nın 53/3. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.’nın 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E.-411 K. sayılı ilamı). Davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Şu hale göre; sürücü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, desteğinin kusurunun olması, davacının hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır. Davacıların üçüncü kişi konumunda olduğu talep edilen tazminatın miras hukukundan ayrı olduğu mahkemenin kabulünde olduğu gibi, sürücünün yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin Kanun’da ve buna bağlı olarak poliçede açık bir düzenleme bulunmaktadır. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Davacıların talebi, ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayanmaktadır. Dolayısıyla, davacıların, ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan, doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusuru davacılara yansıtılamayacak, sürücü desteğin tam kusurlu olması, onun desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyecektir (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK’nın 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca). Yukarıdaki tespitler, olgular ve açıklamalar çerçevesinde; davacıların, zarar gören üçüncü kişi sıfatına dayanan zarar giderim talebi nedeniyle desteğin kazadaki kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, davalı … Şirketi’nin ödeme yapması halinde de davacılara rücu imkanının bulunmadığı gözetildiğinde, davalı tarafın tazminattan sorumluluğuna hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. B) Davalı vekilinin, davacılar … ve … yönünden verilen karara karşı istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: Olay yeri tespit tutanağında yer alan kimlik tanığı …’ın beyanına göre; araç sürücüsü (kardeşi – müteveffa) …’ın, Alanyurt Beldesi’ne, el arabasını kaynak ettirmek amacıyla gittikleri esnada kazanın meydana geldiği anlaşılmıştır. Bir başka deyişle, sigortalı araç sürücüsü …’ın işi nedeniyle, davacılar … ve …’nin desteği (müteveffa) … araçta bulunmuştur. Buna göre; olayda hatır taşıması söz konusu olmadığından Mahkemece bir indirim yapılmaması doğru olmuştur. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazları yerinde değildir. Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması yönündeki iddia ve itirazına gelince; hastane kayıtlarına göre, kaza esnasında araç sürücüsü (müteveffa) …’ın 105 promil, davacılar … ve …’nin desteği (yolcu – müteveffa) …’nin 12 promil alkollü oldukları anlaşılmaktadır. Buna göre olayda, 818 sayılı BK’nın 44 (6098 sayılı TBK’nın 52). maddesinde düzenlenen müterafik kusur bulunduğundan, davacılar … ve … lehine hükmedilen destekten yoksun kalma tazminatı miktarlarından, Yargıtayın yerleşik uygulaması dikkate alınarak, takdiren %20 oranında indirim yapılması sonucunda; davacı … için 19.834,38 TL ve davacı … için 15.450,00 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi gerekmiştir. Bir başka deyişle davalı vekilinin bu yöne ilişkin iddia ve itirazları yerinde görülmüştür.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A)Davalı vekilinin, davacılar … ve … yönünden verilen karara karşı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, B)Davalı vekilinin, davacılar … ve … yönünden verilen karara karşı istinaf başvurusunun kabulü ile; yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: A-1) Davacılar … ve … tarafından açılan davanın kabulü ile; davacı … için 34.615,04 TL, Davacı … için 29.118,63 TL destekten yoksun kalma tazminatının 12/11/2015 olan dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte tahsili ile bu davacılara verilmesine 2) Davacılar … ve … tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile; … için 15.450,00 TL, Davacı … için, 19.834,38TL destekten yoksun kalma tazminatının 17/08/2010 olan ödeme tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile bu davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3) Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 6.763,92 TL ilam harcından peşin yatırılan 27,70 TL harç ile 362,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 6.374,22 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 4) İlk Derece Mahkemesi kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince davacı … için hesaplanan 4.153,80 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine, 5) İlk Derece Mahkemesi kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince davacı … için hesaplanan 3.494,24 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine, 6) Dairemiz kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince davacı … için hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine, 7) Dairemiz kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince davacı … için hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine, 8) Davacılar … ve …’nin reddedilen tazminat miktarı, müterafik kusur indiriminden kaynaklandığından davalı lehine vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına, 9) Davacılar tarafından yapılan 27,70 TL başvuru harcı, 27,70 TL peşin harç, 362,00 TL ıslah harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 162,60 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden oluşan toplam 1.180,00 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 10) Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
C)İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN: 1)Davacılar … ve … ile davacılar … ve … ihtiyari dava arkadaşı konumunda olup davacılar … ve … tarafından açılan davada verilen hükme karşı istinaf başvurusunun kabulüne karar verildiğinden bu davalılar için kurulan hüküm bakımından davacı taraftan istinaf karar harcına hükmedilmemesi; diğer davacılar için verilen karara karşı istinaf başvurusu için harca hükmedilmesi gerektiğinden; Davacılar … ve … hakkındaki hükümle ilgili olarak Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 4.353,65 TL karar/ilam harcından, peşin yatırılan 1.842,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.511,65 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 2)İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına, 3)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4)İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.05/10/2021