Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3235 E. 2021/1379 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3235
KARAR NO: 2021/1379
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2018
NUMARASI: 2015/1053 Esas – 2018/236 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat ( Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 53/3. maddesi kapsamında, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; ” Kural olarak boşanarak ayrı yaşayan eski eşin destek tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Ancak; Bu konudaki Yargıtay kararlarına göre destek tazminatı talep edebilmek için resmi evlilik şart olmayıp, fiili birliktelik yeterli görülmektedir. Talimatla dinlenen davacı tanıkları davacı ile müteveffa …’ın birlikte yaşadığını beyan etmişlerdir. Ancak; Dosyada mevcut ücret bordrolarına göre davacının işyeri adresi Ula/Muğla olmasına karşın müteveffanın işyeri Muğla/Merkezde gözükmektedir. Bunun dışında da fiili birlikteliği gösterir bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Ayrıca Türkiye’deki örf ve adetlere göre boşanan eşlerin boşandıktan sonra beraber aynı çatı altında oturmaları hayatın olağan akışına aykırı olup beraber oturuyor iseler neden boşandıkları hususunun aydınlatılması gerektiği, müteveffa ile kaza tarihinden önce ve 2003 yılında boşanan davacı …’ın boşanmaya rağmen müteveffa ile fiilen birlikte yaşadığı, müteveffanın sağlığında davacıya eylemli olarak baktığı , ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düştüğü ve müteveffanın yardımına muhtaç olduğu hususunda mahkememizce kanaat edinilmediği ve bu hususta dinlenen davacı tanıklarının beyanlarına da itibar edilmeyerek davacının kaza tarihinden çok önce boşandığı eski eşi Müteveffa …’ın ölümü nedeni ile açtığı destekten yoksun kalma tazminat davasının reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kazada, müvekkilinin 05/10/1974 doğumlu eşi … ile 15/07/2001 doğumlu kızı …’ın vefat ettiğini, dinlenen tanık beyanlarına göre; vefat eden … ile müvekkilinin anlaşmalı olarak boşandıkları ancak boşanmadan sonrada aynı evde fiilen birbirlerine destek olarak yaşadıklarının tespit edildiğini ancak Mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeksizin tanık beyanlarına itibar edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesi ekinde ibraz ettikleri 12/05/2007 tarihli ” Müşteki Bilgi Alma Tutanağı” ile müteveffa ve davacı vekilinin birlikte yaşadıklarının ispatlandığını, 12/05/2007 tarihinde gerçekleşen kazanın akabinde müvekkilinin alınan ifadesinde, müteveffadan, “ölen eşim” diye bahsettiğini, bu hususun tutanakla sabit olduğunu, müteveffa …’ın, kaza sonrasında üzerinden çıkan nüfus cüzdanında dahi evli gözüktüğünü, resmi boşanma tarihinden 4 yıl sonra dahi nüfus cüzdanını değiştirmemesinin, tarafların fiilen bir arada evli olarak yaşadıklarını gösterdiğini, bilirkişi heyeti tarafından, Yerel Mahkemenin yanıltıldığını, kaza tarihinde müteveffa ve müvekkilinin aynı yerde ikamet ettiklerini, bilirkişi raporunda farklı bir işyeri adresi olarak belirtilen adresin 2017 yılına ait olduğunu, kazanın ise 2007 yılında olduğunu, ayrıca Mahkemece Ula İlçesi ile Muğla Merkez İlçesi arası 10 dakikalık mesafe olmasına rağmen sanki iki ayrı şehirmiş gibi değerlendirme yapıldığını, bu nedenle, eşi …’ın ölümü nedeniyle talep edilen destekten yoksun kalma tazminatının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu; müteveffa … yönünden talep edilen destekten yoksun kalma tazminatının reddine karar verilmesinin de hatalı olduğunu, davalının zamanaşımı itirazının kabule şayan olmadığını, yapılan ödemenin kısmi ifayı içeren makbuz niteliğinde değerlendirilmesi gerektiğini, 22/08/2008 tarihinde yapılan 7.612,00 TL’lik ödeme ile 06/12/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda belirtildiği üzere, yapılan ödemenin müvekkilinin zararını karşılama oranının %51,21 olduğunu, yapılan ödeme ile belirlenen zarar arasında aşırı orantısızlık bulunduğunu, bu nedenle Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığını belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 12/05/2007 tarihinde, …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Muğla’dan Gökova’ya seyir halinde iken, karşı yönden gelen ..’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan … (davacının boşandığı eski eşi ve araç sürücüsü …’nın kızı) ile … ( davacının kızı ve araç sürücüsü …’nın torunu)’ın vefat ettiği; kazanın meydana gelmesinde, … plakalı araç sürücüsü …’in tam kusurlu olduğu, … plakalı aracın ZMSS poliçesinin bulunmaması nedeniyle işbu davada, davacı tarafça, her iki vefat olayı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunulduğu ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. A) Müteveffa … yönünden verilen karara yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Kanun’un bu hükmünün uygulanabilmesi için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek bulunmamaktadır. Bu husus dava sırasında ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Kanun’da belirtilen 2 yıllık hak düşürücü sürenin mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Somut uyuşmazlıkta; 12/05/2007 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde, davacının kızı …’ın vefatı etmesi nedeniyle davacıya 22/08/2008 tarihinde 7.612 YTL destekten yoksun kalma tazminatı ödenmiş ve taraflar arasında ibraname düzenlenmiştir. Dava konusu trafik kazası ise 12/05/2007 tarihinde gerçekleşmiştir. Bu durumda; Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2. maddesinde belirtilen 2 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra dava açıldığına göre, Mahkemece hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir hata bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazları yerinde görülmemiştir. B) Müteveffa … yönünden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunu değerlendirilmesi: Yargıtay ve Dairemizin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarında sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçekleşmeseydi, az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bu manada, bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi, destektir. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur. İfade olunan bu hususlar, gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiş olup, destek kavramının sadece mali olarak yardımı ifade etmediği, bakım ve hizmet etmek suretiyle sağlanacak katkıyı da kapsadığı genel olarak kabul edilmektedir. Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf, müteveffa … ile davacının boşanma sonrasında da bir arada fiilen yaşadıklarını ve birbirlerine destek olduklarını iddia etmiştir. İlk Derece Mahkemesince her ne kadar, davacı ile kaza neticesinde vefat eden eski eşi arasında desteklik ilişkisi ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; gerekçe dosya kapsamına uygun düşmediği gibi gerekli ve yeterli araştırma da yapılmamıştır. Bir başka deyişle, kaza sonrasında düzenlenen “Müşteki Bilgi Alma Tutanağı”ndaki davacı beyanı, davacının ceza dosyasında müşteki olarak alınan beyanı, tanık beyanları, müteveffa …’ın SGK tarafından dosyaya gönderilen “01/2007 Ayı Ücret Hesap Pusulası”, nüfus cüzdanı ve SGK kayıtlarında kaza tarihine kadar soyadının “Taşkın” olarak geçmesi hususları yeterince değerlendirme, tartışma ve araştırma konusu yapılmadan karar verilmiştir. Bu nedenle davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvuru iddia ve itirazları yerinde görülmüştür. O halde, Mahkemece, yukarıda belirtilen ilkeler ve tespitler doğrultusunda, kaza nedeniyle vefat eden … ile davacının 19/11/2003 tarihinde boşanmalarından sonra da fiilen bir arada yaşayıp yaşamadıkları, bir başka deyişle destek ilişkisinin devam edip etmediği hususlarının tespiti açısından gerekli ve yeterli araştırmanın yapılarak, davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep etmeye hakkı olup olmadığı yönünden yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A) Davacı vekilinin, müteveffa … yönünden verilen karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, B-1)Davacı vekilinin, müteveffa … yönünden verilen karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bu kısmın HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2) Müteveffa … yönünden talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı davasının yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3)İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5)Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6)İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, müteveffa … yönünden talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı (ıslah edilen miktar 31.289,33 TL) miktarı bakımından HMK’nın 362/1-a maddesi; müteveffa … yönünden talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı bakımından, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2021