Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3227 E. 2022/301 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3227
KARAR NO: 2022/301
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2018
NUMARASI: 2014/689 (E) 2018/682 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/02/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 15/09/2013 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ’ye ZMMS ile sigortalı, davalılar … ve …’nin maliki oldukları, davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı minibüs ile seyir halinde iken minibüsün kapısının açık olması nedeniyle yolcu konumunda bulunan davacıların eşi ve babaları olan …’ın minibüsten düşüp hayatını kaybettiğini, davacı …’ın eşinin ölümüyle onun desteğinden yoksun kaldığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davacı … için 10.000,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, davacı eş … için 90.000 TL, diğer davalılar için ayrı ayrı 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı haksız fiil faili ile işletenlerden müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davacılar vekili 17/10/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … için maddi tazminat talebini 483.860,00 ‘ye arttırmış, bu miktar maddi tazminata ve manevi tazminata işleyecek faiz türünü avans faizi olarak ıslah etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taleplerin zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası kapsamında kaldığını, kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 05/09/2013-05/09/2014 vadeli zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacılar murisinin müterafik kusurunun tazminat hesabı yapılması halinde bu bedel üzerinden indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalılar …, … ile … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar murisinin her iki eli de dolu halde herhangi bir yerden tutunmadan minibüs içinde hareket ettiğini, boş koltuklar olmasına rağmen oturmadığını, çok kısa mesafede yolcu almak için düşük hızla seyreden sürücünün aracın kapısını kapatmadığını, gerçekleşen kazada yolcunun da kusurunun bulunduğunu, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davacı …’ın maddi tazminat talebinin kabulü ile, 483.860,00 TL tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 15/09/2013 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, davacı eş … için 20.000 TL, davacı çocuk … için 10.000 TL, davacı çocuk … için 10.000 TL, davacı çocuk … için 10.000 TL, davacı çocuk … için 10.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/09/2013 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı gerçek kişiler …, …, …’dan müştereken ve müteselsilen alınıp davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili, davalı sigorta vekili ve davalılar …, … ve … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacılar vekili müteveffaya kaza anında minibüs içinde tutunmamasından dolayı kusur atfedilmiş ise de bu yönde dosyada delil bulunmadığını, mevzuatta da seyir halindeki taşıtlarda yolcu olarak bulunanların tutunması gerektiğine dair bir kural bulunmadığını, kazanın oluş şekli dikkate alındığında müteveffanın kusursuz olduğunun açık olduğunu, davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu, kötüniyetli davalı sigorta şirketi aleyhine HMK m. 329/1 uyarınca akti vekalet ücretine hükmedilmediğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı sigorta şirketi dava konusu kazada müteveffa yolcu …’ın %30 oranında kusurlu olması sebebiyle tazminatta % 30 oranında kusur indirimi yapılması gerektiğini, desteğin kaza tarihinde 64 yaşında ve emekli olmasına rağmen …’nda eğitim danışmanı olarak çalışmasına dayanılarak tüm hayatı boyunca ve aylık 5.487,80 TL gelir elde edeceğinden bahisle hesaplama yapıldığını, ancak, müteveffanın emekli olduğu göz önünde bulundurulmadan bu şekilde hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, müteveffa 64 yaşında hala çalışmakta ise de hakkaniyete ve genel kabullere en uygun olarak ancak 65 yaşına kadar aktif çalışacağı, 65 yaşından sonra ise ömür sonuna kadar pasif döneme gireceği kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiğini, 11/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda müteveffanın ömür boyu aktif olarak çalışacağı yönünden hesap yapılmasının hatalı olduğunu, pasif dönemde asgari geçim indirimi düşülmüş ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, müvekkilinin poliçeden dolayı sorumluluğunun, azami sakatlanma ve ölüm halinde kişi başına 250.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, gerekçeli kararda poliçe limitinin açıkça belirtilmediğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalılar …, … ve … vekili kusur oranlarının belirlenmesine ilişkin mahkemeye sunulan tanıkların dinlenmediğini, tazminat hesabına ilişkin bilirkişi ek raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, desteğin aylık net gelirinin 5.487,83 TL olarak kabulünün yanlış olduğunu, bu miktarın ölüm tarihi itibariyle kabul edilmiş olsa bile ilerleyen yaşlarda bu miktar üzerinden hesaplama yapılmasının yanlış olduğunu, bilirkişi raporunda 20/03/2012 tarih ve 28239 Sayılı RG’de yayımlanan Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde özel öğretim kurumlarında çalışacak personel için azami yaş haddi şartının düzenlenmediği gerekçe gösterilerek desteğin 77 yaşına kadar aktif çalışacağı kabul edilerek hesaplama yapılmasının yanlış olduğunu, bu hususun özel okullar meslek birliklerinden ve tanınmış özel okullardan araştırılması gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 15/09/2013 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ’ye ZMMS ile sigortalı, davalılar … ve …’nin maliki oldukları, davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı minibüs ile seyir halinde iken yolcu konumunda bulunan davacıların eşi ve babaları olan …’ın minibüsün açık olan kapısından düşerek vefat ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece ATK’dan alınan 27/06/2016 tarihli kusur raporunda; davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki minibüsün kapısı açık olduğu halde, gayri nizami şekilde seyretmiş, aracının kapısını kapattıktan sonra aracını hareket ettirmeye özen göstermemiş, belirtilen hatalı hal ve hareketleri ile neden olduğu olayda % 70 asli kusurlu, müteveffa …’ın ise araca biner binmez önce tutunma tedbiri alarak kendi güvenliğini sağlaması gerektiği halde bahsedilen bu hususa riayet etmemiş olmakla % 30 tali kusurlu olduğu tespit edilmiş, Mahkemece İTÜ Makine Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan heyetten alınan 23/01/2017 tarihli raporda da aynı yönde görüş bildirildiği anlaşılmıştır. Davaya konu kaza ile ilgili olarak İstanbul 45. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/547 E. 2015/141 K. sayılı dosyasında, davalı sürücü …’ın bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, UYAP’tan yapılan sorgulamada, hükmün temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 10/10/2019 tarih ve 2018/1202 Esas 2019/10091 Karar sayılı ilamıyla TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin bendin hükümden çıkartılması suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verildiği, kararın 10/10/2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Mahkemece hükme esas alınan kusur raporlarının, olayın oluşuna ve dosya kapsamına uygun, birbirini teyit eder nitelikte olmasına ayrıca bilinçli taksirle adam öldürme suçundan ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararının ilk derece mahkemesi açısından maddi olgu yönünden bağlayıcı hale gelmiş olmasına göre davacılar vekili ve davalılar …, … ve … vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Mahkemece alınan 11/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda davacı eş …’ın destekten yoksun kalma zararının 483.860,00 TL olarak hesaplanmış, davalı tarafın itirazı üzerine bir başka aktüer bilirkişiden alınan 21/03/2018 tarihli raporda ise destekten yoksun kalma zararı 549.887,20 TL olarak hesaplanmış, mahkemece 21/03/2018 tarihli ikinci rapor hükme esas alınarak, davacı tarafın ıslah ettiği miktar üzerinden davacı …’ın maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir. Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre 60 yaşına kadar aktif devre kabul edilmekte olup, 60 yaşını tamamladıktan sonra pasif devre zararı hesaplanması gerekmektedir. Mahkemece hükme esas alınan 21/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda 64 yaşında vefat eden desteğin PMF 1931 yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrünün 13 yıl olup muhtemelen 77 yaşına kadar yaşayacağı, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan emekli başmüfettiş olduğu ve … Koleji’nde danışman olarak görev yaptığı, dosyada mübrez Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 03/04/2015 tarihli yazı cevabında 5580 sayılı Kanun kapsamında açılan özel öğretim kurumlarında çalışacak personelde 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri çerçevesinde 65 yaş sınırının aranmayacağının bildirildiği, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 20/03/2012 tarih ve 28239 sayılı RG’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nde, özel öğretim kurumlarında çalışacak personel için azami yaş haddi şartının düzenlenmediği dikkate alınarak desteğin aktif çalışmasının, yaşam sonuna kadar devam edebileceğinin kabulü ile hesaplama yapılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Öte yandan destek emekli ise, emekli olduktan sonra bu dönemde başka bir işte çalıştığı kanıtlanırsa tazminat hesabında esas alınması gerekir.Dosya kapsamına göre desteğin emeklilik döneminde ücret karşılığı fiilen çalıştığı ve çalıştığı kurumdan aldığı ücretle ilgili bilgi ve belgelerin dosyaya geldiği, buna göre ortalama aylık net 5.487,83 TL gelir esas alınarak araç sürücüsünün kusuru oranında hesaplama yapılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.Davalı sigorta şirketi ve davalı gerçek kişiler vekilinin destek zararına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Davalı sigorta şirketi vekili gerekçeli kararda poliçe limitinin açıkça belirtilmediğinden bahisle istinaf talebinde bulunmuş ise de bu hususun mahallinde her zaman düzeltilebilir nitelikte bir hata olduğu anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davacılar vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf itirazların değerlendirilmesi; kazanın oluş şekli, kaza tarihi, kaza tarihindeki paranın alım gücü, kusur oranı ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının, TBK’nın 56/2. maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu kanısına varıldığından, davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin, davalı sigorta şirketi vekilinin ve davalılar …, … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin, davalı … Sigorta AŞ vekilinin ve davalılar …, … ve … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 44,80 TL karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 37.151,08 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 14.575,77 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 22.575,31 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/2/2022