Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3222 E. 2021/1677 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3222
KARAR NO: 2021/1677
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2017
NUMARASI: 2014/389 (E) 2017/1036 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalıların sürücüsü işleteni ve trafik sigortacısı oldukları … plaka sayılı aracın 22/02/2013 tarihinde müvekkiline kusurlu olarak çarpması neticesinde müvekkilinde meydana gelen işgücü kaybı, geçici işgörmezlik ve bakıcı giderlerinden oluşan maddi ve manevi zararlarının karşılanması amacıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan; 10.000,00 TL manevi tazminatın ise sigorta şirketi haricinde kalan davalılardan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı … vekili, aracın uzun süreli kiralama sözleşmesiyle diğer davalı …’in ortağı olduğu dava dışı şirkete kiralandığını, bu nedenle işleten sıfatlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … duruşmadaki beyanında davacının birden bire kısa mesafeden önüne çıktığını, bu esnada aralarında 20 cm’lik mesafe bulunduğunu ve duramadığını, kusurunun olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalı sigorta şirketi davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davalı tanığının beyanı ve kazanın meydana geliş şekli nazara alındığında davalı araç sürücüsünün gerçekleşen kazada kusurunun bulunmadığı, davacının aniden kendini yola bıraktığı ve davalı araç sürücüsünün kazayı engelleyebilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davalı araç sürücüsü ve sigorta şirketi bakımından davanın esastan reddine, diğer davalı bakımından ise uzun süreli kiralama sözleşmesi kapsamında işleten sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle husumetten reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili vermiş olduğu istinaf dilekçesinde, husumetten ret kararının doğru olmadığını, dava açarken bu durumu bilmelerinin mümkün bulunmadığını, esas bakımından ise soruşturma dosyası içeriğine göre olayın oluş şekli dikkate alındığında kusurlu tarafın davalı araç sürücüsü olduğu hususunun rahatlıkla anlaşılabileceğini, itirazlarının gereği gibi araştırılmadığını, eksik incelemeyle karar verildiğini, raporun hüküm vermek bakımından yeterli olmadığını, keşif yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının karşıdan karşıya geçmek isterken ve bunun için kaldırımdan inip henüz birkaç adım attıktan sonra davaya konu kazanın meydana geldiğini, davalının ifadesinde, davacının yüzünün araca dönük olduğunu beyan etmiş ise de, müvekkilinin sol bacağının arka kısmından darbe aldığını, buradan da anlaşılacağı üzere davalının anlatımının inandırıcı olmadığını, raporda seçenekli olarak kusur durumu bildirilmiş ise de bu çelişkili ve muğlak durumun giderilmeden karar verildiğini, davalı tarafın tanık bildirme hakkı olmamasına rağmen duruşmada da dinlenmeyen, yazılı olarak ifade veren tanık anlatımına dayalı olarak karar verilmesinin usule aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. 1-Davacı vekilinin husumetten reddedilen davalı bakımından istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; Dosyada mübrez davalı … ile dava dışı …’ın da kefil olarak yer aldığı kira sözleşmesine göre, kazaya karışan aracın, 36 ay süre ile dava dışı … Şirketine kiralandığı, kazanın, kira süresi içerisinde gerçekleştiği, araç teslim tutanağına göre de aracın yine kaza öncesinde diğer davalı …’e teslim edildiği, her ne kadar kira sözleşmesi ile araç teslim tutanağı, adi yazılı nitelikte düzenlenmiş ise de; davacı vekilinin işbu belgelerin gerçeği yansıtmadığı, sonradan düzenlendiği şeklinde bir itirazının bulunmadığı, belge içeriklerine itibar edilmemesini gerektiren dosyaya yansımış herhangi bir delil ve emare bulunmadığı, bu belgeler kapsamında davalı şirketin işleten olmadığı, giderek hakkında verilen husumetten ret kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı görülmektedir. Ancak davacı tarafın sicil kaydına dayalı olarak eldeki davayı açtığı, taraflar arasındaki kira ilişkisini bilmesinin mümkün olmadığı, bir başka ifadeyle dava açarken kusurunun bulunmadığı, dolayısıyla adı geçen davalı yönünden açılan davada vekalet ücreti ve yargılama giderinin taraflar üzerinde bırakılması gerekirken yazılı şekilde aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru olmamıştır. 2-Davacı vekilinin esasa yönelik istinaf itirazlarının değerlendirilmesi; Dosya arasında bulunan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlikle sonuçlanan 2013/16915 Karar sayılı dosyasında, davacının, olay günü …’den Mecidiyeköy’e giderken araç yolundan kaldırıma çıkacağı esnada aracın kendisine arkadan çarptığını beyan ettiği ve şikayetçi olmadığı, davalı araç sürücüsünün de davacı yayanın kısa mesafeden kaldırımdan birden yola atladığı, frene bastığı ancak duramayarak çarpmak zorunda kaldığını ifade ettiği, tahkikat evrakında ise aracın seyir halinde iken yol üzerinde yürüyen davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğu şeklinde olayın anlatıldığı, soruşturma dosyası kapsamında başkaca bilgi ve belge bulunmadığı, dosyaya kazandırılan bilirkişi rapor ve ek raporlarında da kazanın, davalının anlattığı şekilde gerçekleşmesi halinde araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, davacının anlattığı şekilde gerçekleşmesi halinde ise tarafların eşit kusurlu oldukları kanaatinde bulunulduğu görülmektedir. Davalı araç sürücüsü ve dolayısıyla işleten ile sigortacının sorumluluğunun doğabilmesi için araç sürücüsünün az da olsa kusurunun bulunması şarttır. Eldeki davada ispat yükü davacı tarafa aittir. Davacı taraf, soruşturma aşamasında kaldırıma çıkacağı esnada aracın kendisine arkadan çarptığını ifade ederken; yargılama aşmasında ise karşıya geçmek amacıyla kaldırımdan adımını attığında aracın kendisine çarptığını (vekili vasıtasıyla) beyan etmiştir. Davacının iddiaları çelişkili olduğu gibi kazanın gerçekleşme biçimine ilişkin iddilarını dosya kapsamı itibarıyla ispat edememiştir. Bu durumda, davalı araç sürücüsü ve sigortacı bakımından ispatlanamayan davanın reddine karar verilecek yerde; süresi içerisinde delil bildirilmemiş olması nedeniyle, usulen kabulü caiz olmayan tanık delili kapsamında bildirilen kişinin, huzurda da dinlenmeksizin, yazılı beyanları hükme esas alınmak suretiyle davalı araç sürücüsünün gerçekleyen kazada kusuru olmadığı kabul edilerek ret kararı verilmiş olması doğru olmamıştır. 3-HMK’nın 353/1-b/2. maddesinde kanunun olaya uygulanmasında veyahut gerekçede hata edilmesi düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi nedeni olarak düzenlenmiştir. O halde davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle düzeltilerek yeniden esas hakkında kararla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesi kararı bütünüyle kaldırılmak suretiyle düzeltilerek yeniden esas hakkında kararla, a)Davalı … AŞ yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, b)Davalılar … AŞ ve davalı … yönünden ispatlanamayan davanın reddine, 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 31,40 TL. karar harcının, peşin ve ıslahla yatırılan toplam 70,60 TL’den mahsubu ile bakiye 39,20 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, 4-Davalılardan … AŞ bakımından açılan davada vekalet ücreti dahil yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, diğer davalılar bakımından davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Davalılardan … Sigorta AŞ kendisini vekille temsil ettirmiş bulunduğundan, maddi tazminat yönünden: hesaplanan 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine, İstinaf yargılama giderleri bakımından: 6-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 7-Davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ile 42,00 TL tebligat giderinin davalılar sigorta şirketi ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 9-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, objektif dava birleşmesi teşkil eden maddi ve manevi tazminat davasında uyuşmazlık konusu miktarlar (maddi tazminat davası yönünden ıslaha konu 11.658,49 TL; manevi tazminat davası yönünden 10.000,00 TL) ayrı ayrı gözetilerek 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi. 16/11/2021