Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3170 E. 2021/1932 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3170
KARAR NO: 2021/1932
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2018
NUMARASI: 2007/334 (E) 2018/600 (K)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından nakliyat sigortasıyla teminat altına alınan dava dışı … Şirketine ait emtianın taşınması hususunda sigortalı şirket ile dava dışı … AŞ ile anlaşma yapıldığını, sözü geçen şirketin de emtianın taşınması hususunda davalı … Şirketiyle anlaşma yaptığını, hal böyleyken, anlaşma yapılan şirketin kendi aracı olmadığından piyasadan temin edilen diğer davalı … şirketine ait araca yüklenen emtianın çalındığını belirterek sigortalıya ödenen 28.939,68 TL riziko bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı … vekili cevabında, müvekkilinin davaya konu olayla bir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … cevabında, davaya konu olayla bir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Şirketi vekili, sigorta konusu emtianın davalı …’a teslim edildiğini, malların yerine ulaşmaması ve çalınması hadisesinde herhangi bir kusurlarının bulunmadığını, sözü geçen davalının, iğfal kabiliyetini haiz ehliyet, kimlik, ruhsat ve plaka tedarik ederek malları teslim aldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Şirketi vekili cevabında, sigorta konusu emtiayı taşıyan aracın kendilerine ait bir araç olmadığını, emtiayı taşıyan araca, kendilerine ait bir aracın plakası takılmak suretiyle taşıma işinin gerçekleştirildiğini, olayın hemen akabinde 10/07/2006 tarihli ihtarname ile taşıma işini yapan şirkete sahtecilikle ilgili bir bağlantılarının bulunmadığı hususunun bildirildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalılar … ve taşıma işini gerçekleştirilen … davaya cevap vermemişlerdir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, taşıma işinde sorumlulukları sabit olmayan davalılar …, … ve … yönünden açılan davanın reddine, davacı vekilinin TTK 787. maddesi uyarınca davasını … Şirketine yöneltmiş olması nedeniyle, diğer alt taşıyıcı şirket olan … Şirketi bakımından açılan davanın reddine, sözü geçen madde hükmü uyarınca davanın yöneltildiği … Şirketinin alt taşıyıcı sözleşmesi ve taşıyan sıfatı sabit olmadığından bahisle bu davalı bakımından açılan davanın reddine, diğer davalı … yönünden ise açılan davanın kabulü ile 28.939,68 TL bedelin 07/12/2006 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davacı sigorta şirketi vekili, emtiayı taşıyan her iki davalı şirketin de emtianın yerine ulaşmamasından kaynaklı sorumlulukları bulunduğu gibi diğer davalılar bakımından açılan davanın da reddinin hatalı olduğunu, zira sigortalı emtianın çalınması işinin, davalı …’ın tek başına gerçekleştirebileceği bir fiil olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, nakliye sigorta sözleşmesine konu emtianın çalınması nedeniyle oluşan zararın, dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK’nın 1301. maddesinden kaynaklı halefiyet hakkına dayalı olarak taşıma işini gerçekleştiren davalı şirketler ile çalınma hadisesinde iştiraki bulunduğu iddia edilen gerçek kişi davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Davaya konu hırsızlık olayına ilişkin Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/60 Esas sayılı dosyası üzerinden görülen davada, davalılardan …’ın, … Şirketine karşı nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılmasına karar verildiği, diğer davalı … yönünden ise beraat kararı verildiği, ceza davası öncesinde diğer davalılar … ve … bakımından ise takipsizlik kararı verildiği, bu kararların kesinleştiği, davacı vekili tarafından, hakkında mahkumiyet kararı verilen davalı haricinde kalan gerçek kişi davalılar bakımından hırsızlık eyleminin gerçekleşmesinde iştiraklarinin olduğu yönünde bir ispat ortaya konulamadığı, istinaf dilekçesinde de haklarında verilen ret kararının ne sebepten ötürü hatalı olduğu yönünde somut bir sebep ve gerekçe de bildirilmediği karşısında davalılar …, … ve … bakımından yapılan istinaf başvurusunda isabet bulunmamaktadır. Dosya konusu hadise, dava dışı … AŞ ile alt taşıyıcı konumundaki davalı … Şirketi arasında akdedilen alt taşıyıcılık sözleşmesi kapsamında teslim alınan sigortalı emtianın çalınmasından mütevellit meydana gelmiştir. Ancak diğer davalı … Şirketinin taşıma işiyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Gerek ceza dosyası ve gerekse dosya kapsamında bulunan diğer bilgi ve belgelere göre hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilen davalı …’ın, sahte ehliyet, fatura ve plaka bilgileriyle emtiayı teslim aldığı, emtiayı taşıyan araçta bulunan plaka bilgileri, adı geçen davalı şirkete ait gözükmekte ise de; gözüken plakanın, o araca ait olmayıp, sahte olduğu, dolayısıyla mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere taşıma işinden sorumlu tutulamayacağı, giderek bu davalı yönünden verilen ret kararında da bir isabetsizlik bulunmadığı ve davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak riziko tarihinde yürürlükte bulunan TTK’nın 784. maddesinde asıl taşıyıcının (dava dışı … AŞ), taşıyan eşyanın teslimine kadar yerine geçen bütün taşıyıcıların fiil ve kusurlarından kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, TTK’nın 782. maddesinde, taşıyıcının kullandığı kimselerin veya maiyetinde çalışanların kusurlarının, kendi kusuru hükmünde olduğu ve TTK’nın 787. maddesinde ise taşıyıcı aleyhine açılacak tazminat davalarının birinci veya sonuncu taşıyıcı aleyhine ikame edilmesinin lazım geldiği, ara taşıyıcıya dava açılması durumunda ziya ve hasarın bu taşıyıcı zamanında meydana geldiği hususunun ispatının şart olduğu hususları düzenlenmiştir. Buna göre, birden fazla taşıyıcı bulunması durumunda davacının taşıyanlardan birine davasını yöneltmesi gerektiği, mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere bu hususun dava şartı olduğu, ancak somut olay bakımından seçimlik hakkın kullanılmasını gerektiren bir durumun söz konusu olmadığı, zira, davacının, asıl taşıyıcıya değil, son taşıyan olarak gözüken alt taşıyıcı konumundaki … Şirketine karşı dava açtığı, diğer davalı şirketin de taşıma işiyle bir ilgisi bulunmayıp, alt taşıyan sıfatı bulunmadığı karşısında, davacının fuzuli yere davasını yönlendirmek zorunda bırakılması doğru olmamıştır. Bu hal, taraflar bakımından usuli kazanılmış hak oluşturmadığı gibi, gerekmediği halde davacının, davasını, davalılardan birine yönlendirmek zorunda bırakılması, usulen bir hak kaybına yol açacak bir husus değildir. O halde, emtiayı teslim etmeyen alt taşıyıcı davalı … Şirketinin, yükümlülüğünü yerine getirmediği, taşıma sözleşmesinden kaynaklı akdi taşıyıcı ve dolayısıyla taşıtan ve giderek onun halefi konumundaki sigortacıya karşı Dairemizce de usul ve yasaya uygun görülen 15/01/2018 tarihli raporda belirlenen hasar bedelinden, (sigortacı tarafından sigortalıya yapılan ödeme ile sınırlı olarak) sorumlu olduğu, zira, TTK’nın 782. maddesi uyarınca (rücu hakkı saklı kalmak üzere) taşıma işini bıraktığı …’ın kusurdan sorumlu olduğu karşısında, bu davalı yönünden davanın kabulüne karar verilip, diğer davalı … bakımından husumetten ret kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmayıp, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusu yerindedir. Bu itibarla davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında kararla davalı … Şirketinin de haksız fiil sorumlusu olan …la birlikte sorumlu tutulmalarına, diğer davalı … bakımından ise davanın husumetten reddine, haksız fiile iştirak ettiklerine dair bir ispat ortaya konulamayan davalılar bakımından verilen ret kararının ise tekrar edilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesi kararı bütünüyle kaldırılmak suretiyle düzeltilerek yeniden esas hakkında kararla, davalılar …, … ve … yönünden taşımada sorumlulukları sabit olmadığından aleyhlerine açılan davanın reddine, 3-Davalı … Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın husumetten reddine, 4-Davalılar … ve … Şirketi aleyhine açılan davanın kabulüne, 28.939,68 TL’nin 07/12/2006 tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankası kısa vaadeli kredi reeskont faizi ile birlikte adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 1.976,82 TL ilam harcından, başlangıçta peşin alınan 390,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.586,12 TL harcın davalılar … ve … Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından yapılan 13,10 TL başvurma harcı, 390,70 TL peşin harç, 2,20 TL vekalet harcı, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 49,00 TL davetiye gideri 73,00 TL teskere gideri olmak üzere toplam 1.328,00 TL yargılama giderinin davalılar … ve … Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, ilk derece mahkemesi kararı tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 3.472,76 TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve … Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 8-Davalı … Ltd. Şti. tarafından yapılmış olan 12,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 9-Davalı … Ltd. Şti. tarafından yapılmış olan vekalet ücreti dahil yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 10-Davalı … tarafından yapılmış olan 12,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 11-Davalı … duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, ilk derece mahkemesi kararı tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 3.472,76 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 12-Taraflarca yatırılan gider/delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine, 13-Hakkında ret kararı verilen davalılar yönünden yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, İstinaf yargılama giderleri bakımından: 14-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine, 15-Davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ile 154,00 TL posta giderinin, davalı … Şirketinden tahsil ile davacıya verilmesine, 16-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 17-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (28.939,68 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 15/12/2021