Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3138 E. 2021/1937 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3138
KARAR NO: 2021/1937
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2018
NUMARASI: 2016/56 Esas – 2018/693 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. maddesi kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın kabulüne, 17.342,08-TL işgöremezlik tazminatının 03/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafça, müvekkili Sigorta Şirketi’ne başvurulması üzerine hasar dosyası açılarak davacı tarafa 23.531,02 TL tazminat ödendiğini, ancak davacının bu ödemeyi yetersiz görerek Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurduğunu ve Sigorta Tahkim Komisyonunun 2014/3633.9 E. 2014/K-4150 sayılı ilamı ile davacı tarafın, %36 oranındaki maluliyeti için yapılan hesaplama sonucunda müvekkili şirket aleyhine 3.006,34 TL bakiye tazminata hükmedildiğini, davacı tarafça bu ilamın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icraya konulması üzerine müvekkili tarafından 18/12/2014 tarihinde toplam 5.516,92 TL ödeme yapıldığını, Sigorta Tahkim Komisyonunun kararının kesinleştiğini; davacının aynı konuya ilişkin olarak işbu dosyada açılan davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından verilen kararın 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’na göre ilam niteliğinde olduğunu, bu nedenle Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: HMK’nın “Dava şartları” başlıklı 114/i maddesinde; ” Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” dava şartı olarak sayılmış, aynı Kanun’un “Dava şartlarının incelenmesi” başlıklı 115. maddesinde ise; “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır… Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafından davalı Sigorta Şirketi’ne %36 maluliyet oranı üzerinden tazminat ödenmesi için başvuru yapılması üzerine, hasar dosyası açılarak sigortalı araç sürücüsünün %100 kusuru ve %36 maluliyet oranı üzerinden yapılan hesaplama sonucunda davacıya 23.531,02 TL ödeme yapılmıştır. Davacı bu ödemeyi yetersiz görerek Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurmuş ve Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 25/11/2014 tarih – 2014/K.4150 sayılı kararı ile davalı Sigorta Şirketi aleyhine 3.006,34 TL bakiye sürekli sakatlık tazminatına hükmedilmiştir. Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin bu kararı kesinleşmiştir. Bu ilamın davacı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konulması üzerine, davacı tarafça icra dosyasına 18/12/2014 tarihinde toplam 5.516,92 TL ödeme yapılmıştır. Bütün bu hususlar her iki tarafın kabulündedir. Bu aşamadan sonra davacı taraf, 20/01/2016 tarihinde açılan işbu davada, yine %36 maluliyet oranı nedeniyle yapılan ödemenin yetersiz olduğunu iddia ederek bakiye güç kaybı tazminatı talep etmiştir. Bu durumda, aynı dava Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından daha önceden kesin hükme bağlandığına göre, Mahkemece, kesin hüküm dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle, davalı vekilinin istinaf başvurusundaki itirazlar yerinde görülmüştür.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-HMK’nın 114/1-i ve 115/1. maddeleri gereğince davanın usulden reddine, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına, 3-Davacı tarafından peşin yatırılan toplam 72,20 TL karar ve ilam harcından Harçlar Kanununa göre alınması gereken 59,30 TL’nin mahsubu ile fazladan alınan 12,90 TL harcın davacıya iadesine, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, B-İstinaf İncelemesi Bakımından: 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 32.00 TL posta ve tebligat gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.15/12/2021