Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3095 E. 2021/1378 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3095
KARAR NO: 2021/1378
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2018
NUMARASI: 2015/1243 Karar – 2018/347 Esas
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı ( Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. ve TBK’nın 53/3. maddeleri kapsamında, tek taraflı ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın kabulü ile, dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre hesaplanan ve davalı sorumluluk limiti ile ikmal edilen harca göre 250.000,00 TL’nin bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonucu her davacı için çıkan sonuç ile talep edilen miktar oranlanmak suretiyle davacı … için 41.480,16 TL, … için 48.238,14 TL, … için 160.281,69 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle beraber davalıdan alınıp davacılara verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sigortasız olduğu iddia edilen aracın sürücüsü olan …’ın, tam kusurlu olarak gerçekleştirdiği kazada vefat etmesi nedeniyle, yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı talep etmeye haklarının bulunmadığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/17-1315 Esas ve 2017/1239 Karar sayılı kararının bu doğrultuda olduğunu, olayda alacaklı – borçlu sıfatlarının birleştiğini, 6704 sayılı Kanun’un 4. maddesine göre, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin teminat dışı olduğunu, tazminat hesaplamasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faizin dikkate alınması gerektiğini, bilirkişi raporunda müteveffanın anne ve babasının hayatta olup olmadığı araştırılmaksızın ve dikkate alınmaksızın hesaplama yapıldığını, anne ve babasının hayatta olması halinde bu kişilere pay ayrılması gerektiğini, bilirkişi raporunda davacı …’ın yeniden evlenme ihtimali hesaplanırken hata yapıldığını, kaza tarihindeki yaşının dikkate alınarak bakiye tazminattan %42 oranında indirim yapılması gerektiğini; SGK tarafından, davacı tarafa ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarının tespit edilerek, müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi, ayrıca aleyhe karar verilmesi halinde ancak dava tarihinden yasal faiz ile sorumlu tutulması gerektiğini, davacı …’ın yeniden evlenmesi nedeniyle, tazminat hesaplamasının evlendiği tarihe kadar yapılması gerektiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 16/02/2013 tarihinde, ZMSS poliçesi bulunmayan traktörün, davacıların desteği (davacı …’ın eşi ve diğer davacıların babaları) sürücü …’ın sevk ve idaresinde iken, tek taraflı kaza yapması neticesinde, davacıların desteği sürücü …’ın vefat ettiği; işbu davada davacılar tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunulduğu ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Davacıların talebine dayanak olan kaza, 6704 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile değişik 2918 sayılı Kanun’un 92. maddesindeki değişiklik tarihinden önce, 16/02/2013 tarihinde meydana gelmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6267 (E)-2020/6402(K) sayılı 03/11/2020 tarihli kararında ve benzer nitelikteki kararlarında da ifade edildiği üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, 6098 sayılı TBK’nın 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. TBK’nın 53/3. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.’nın 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E.-411 K. sayılı ilamı). Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Şu hale göre; sürücü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, desteğinin kusurunun olması, davacının hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır. Davacıların üçüncü kişi konumunda olduğu talep edilen tazminatın miras hukukundan ayrı olduğu mahkemenin kabulünde olduğu gibi, sürücünün yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin Kanun’da ve buna bağlı olarak poliçede açık bir düzenleme bulunmaktadır. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Davacıların talebi, ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayanmaktadır. Dolayısıyla, davacıların, ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan, doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusuru davacılara yansıtılamayacak, sürücü desteğin tam kusurlu olması, onun desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyecektir (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK’nın 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca). Yukarıdaki tespitler, olgular ve açıklamalar çerçevesinde; davacıların, zarar gören üçüncü kişi sıfatına dayanan zarar giderim talebi nedeniyle desteğin kazadaki kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, davalı …’nın ödeme yapması halinde de davacılara rücu imkanının bulunmadığı gözetildiğinde, davalı tarafın tazminattan sorumluluğuna hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Ancak, nüfus kayıtlarının yapılan incelemesinde; müteveffa …’ın annesi …’ın sağ olduğu ve davacı …’ın 17/01/2020 tarihinde evlendiği tespit edilmiştir. Mahkemece karara dayanak yapılan 03/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda ise; müteveffanın annesi …’a pay ayrılmadan ve davacı …’ın varsayımsal yaşam süresi dikkate alınarak, bir başka deyişle yeniden evlendiği hususu dikkate alınmadan tazminat hesaplaması yapılmıştır. Yine SGK tarafından davacılara rücuya tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığı da araştırılmamıştır. Dolayısıyla davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf iddia ve itirazları yerindedir. O halde Mahkemece, SGK tarafından davacılara rücuya tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılması, müteveffa …’ın annesi …’a pay ayrılarak ve davacı …’ın yeniden evlendiği 17/01/2020 tarihi dikkate alınarak destekten yoksun kalma tazminatlarının yeniden hesaplanması yönünden bilirkişiden ek rapor alınması sonucunda, yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2021