Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3055 E. 2021/1207 K. 10.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3055
KARAR NO: 2021/1207
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2018
NUMARASI: 2014/1275 Esas – 2018/908 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/09/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 53/3. maddesi kapsamında tek taraflı ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.İlk Derece Mahkemesince; “Davacı …’nin açmış olduğu davanın kabulü ile 163.924,78 TL’nin 23/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacı …’ nun açmış olduğu davanın kabulü ile 1.772,03 TL’nin 23/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacı …’nun açmış olduğu davanın kabulü ile 5.121,68 TL’ nin 23/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacı …’nun açmış olduğu davanın reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza tarihi itibarıyla davacı … ile müteveffa …’nun evli olmadıklarını ve boşanmış olduklarını bu nedenle destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, fiili birliktelik hususunun kanıtlanamadığını; Mahkemece, tüm davacılar yönünden tazminatın başvuru tarihinden itibaren 8 iş gününün geçmesiyle işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş ise de; dava öncesinde yapılan başvurunun yalnızca müteveffanın çocukları adına yapıldığını, eski eş davacı … yönünden herhangi bir başvurunun bulunmadığını bu nedenle davacı … yönünden temerrüt tarihinin, çocuklar için yapılan başvuru tarihi olarak kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu; davacılar … ve … lehine verilen destekten yoksun kalma tazminatının hatalı olduğunu, bu davacılar yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; alkollü sürücünün sevk ve idaresindeki araçta yolculuk eden müteveffanın, müteraffik kusurunun bulunup bulunmadığının tartışılmaması ve indirim yapılmamasının hatalı olduğunu, olayda hatır taşıması olduğundan indirim yapılması gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; davalı Sigorta Şirketi nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan … plakalı aracın, 19/05/2014 tarihinde tek taraflı kaza yapması neticesinde araçta yolcu olarak bulunan davacıların desteği ( davacı …’nin eski eşi ve diğer davacıların babaları ) …’nun vefat ettiği; işbu davada, davacılar tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunulduğu ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. A-) Davacı … hakkındaki istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: HMK’nın 341/2.fıkrasına göre miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. HMK’nın 341/4.fıkrasına göre ise alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ayrıca HMK’nın ek 1. maddesinin 1. fıkrasında;” HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 04/01/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; “HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu Yerel Mahkeme hükmünün verildiği 2018 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00 TL’dir. Bu durumda, Mahkemece … için verilen 1.772,03 TL’lik miktar, kararın verildiği tarih olan 2018 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesince verilen karar için HMK’nın 341/4. maddesi gereğince istinaf hakkı bulunmamaktadır. Yerel Mahkemece, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. B-) Davacılar … ve … hakkındaki istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: TBK’nın 53/3. Maddesinde “ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradığı kayıplar”, ölüm halinde uğranılan zararlar arasında sayılmıştır. Bu madde gereğince, ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir. Kanun metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Destekten yoksun kalma tazminatının mahiyeti ve amacı, ölenin eylemli yardımını alanların, desteğin ölümünden sonra da bu yardımdan mahrum kalmaması olduğuna göre; destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için, her şeyden önce, destek alma hakkı olan kişinin destek alma ihtiyacının devam etmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta; müteveffa … ile davacı …’nin 15/03/1989 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten çocukları olan davacıların dünyaya geldiği ve 16/03/2012 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları ancak nüfus kayıtları ve tanık beyanlarına göre boşanma sonrasında da, davacı … ile müteveffa …’nun aynı adreste fiilen birlikte yaşadıkları, müteveffanın, davacının desteği olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazları yerinde değildir. Dosyada bulunan 09/06/2014 tarihli başvuru dilekçesine göre; dava öncesinde davacı … yönünden, davalı Sigorta Şirketi’ne bir başvuru yapılmadığı, sadece diğer davacılar yönünden başvurunun yapıldığı tespit edilmiştir. Bu durumda, davacı … yönünden, davalı Sigorta Şirketi’nin temerrüt tarihinin, dava tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Bir başka deyişle, davalı vekilinin bu yöne ilişkin iddia ve itirazı yerindedir. Davalı vekilinin müteraffik kusur ve hatır taşıması yönündeki iddia ve itirazlarına gelince; Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 11/12/2019 tarihli ve 2019/9246 esas – 2019/11718 karar sayılı kararıyla onanmasına karar verilen, Ünye Ağır Ceza Mahkemesinin 04/04/2019 tarih ve 2018/329 esas – 2019/ 116 karar sayılı kararına göre; davalı nezdinde sigortalı aracın sürücüsü …’un, saat 04:30 civarında yola çıktığı, müteveffa …’nu yoldan aldığı, kazanın 06:30 civarında meydana geldiği, müteveffa …’nun, sürücü …’un alkollü olup olmadığına dair bilgisinin bulunmadığı, hatta sürücü …’un beyanında, alkollü olmadığını belirttiği; yine sürücü …’un savcılık aşamasındaki beyanına göre; kendisinin Rize ilindeki iş yerine yardımcı olmak için müteveffanın yolculuk yaptığı anlaşılmıştır. Buna göre , olayda müteraffik kusur ve hatır taşıması bulunmadığından, davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf iddia ve itirazlarında isabet bulunmamaktadır.Karara dayanak yapılan 22/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı …’nin talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı miktarın 163.924,78 TL , davacı …’nun 5.121,68 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, raporda hesaplama yönünden herhangi bir hatanın bulunmadığı, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöne ilişkin iddia ve itirazı da yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-)Davalı vekilinin, …’nun tazminat miktarına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine, B-)Davalı vekilinin …’ın tazminat miktarına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince esastan reddine, C-)Davalı vekilinin, davacı … hakkındaki istinaf başvurusunun faiz başlangıç tarihi yönünden kabulü ile; Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-)Davacı …’nin açmış olduğu davanın kabulü ile; 163.924,78 TL tazminatın dava tarihi olan 02/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 2-)Davacı …’ nun açmış olduğu davanın kabulü ile; 1.772,03 TL’nin 23/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 3-)Davacı …’ nun açmış olduğu davanın kabulü ile 5.121,68 TL’nin 23/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 4-)Davacı …’ nun açmış olduğu davanın reddine, 5-)Alınması gerekli harçtan, peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 11.073,41 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 6-)Davacıların yapmış olduğu harç, posta, müzekkere masrafı toplamı olan 2.861,60 TL’nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, 7-) Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine, 8-)Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden, İlk Derece Mahkemesi kararrının verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 16.199,11 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
D-)İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN: 1-)Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-)İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 34,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-)İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, davacı … lehine hükmedilen maddi tazminat miktarı (163.924,78 TL) yönünden; HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık; diğer davacıların her biri için hükmedilen maddi tazminat miktarları yönünden, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/09/2021