Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3052 E. 2021/1440 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3052
KARAR NO: 2021/1440
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/05/2018
NUMARASI: 2017/562 (E) 2018/532 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, 04/08/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı oldukları … plaka sayılı aracın, davacıların desteğine çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini belirterek şimdilik davacı eş … ve çocuk … için 500,00’er TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve ayrıca davacıların uğramış olduğu manevi zararlar nedeniyle toplam 55.000,00TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı … vekili, gerçekleşen kazada herhangi bir kusurlarının olmadığı gerekçesiyle davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili, manevi tazminat taleplerinin mali mesuliyet teminatı içerisinde bulunduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusuruna denk gelen zararın ödendiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili, müvekkili şirketin aracın işleteni olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Yargılama aşmasında, HMK’nın 124. maddesi uyarınca taraf değişikliğine gidilerek davalı … Şirketinin taraf olmaktan çıkarılmasına, onun yerine … AŞ’nin davalı olarak kabulüne karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacı … yönünden açılan maddi tazminat davasının desteklik ilişkisi ispatlanamadığından bahisle reddine, davacı … yönünden açılan maddi tazminat davasının 3.590,25 TL üzerinden kısmen kabulü ile bu bedelin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davacıya ödenmesine, manevi tazminat davasının ise kısmen kabulü suretiyle davacı Hatice için 10.000,00 TL, diğer davacılar için de 5.000,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi haricinde kalan davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde özetle, kusura yönelik itirazları değerlendirilmeden karar verildiğini, yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, hatalı tespitler içeren kusur raporu uyarınca hesaplama yapılmasının doğru olmadığını, davacı … yönünden yaşı nedeniyle ret kararı verilmesinin de isabetli olmadığını, desteğin evlenmemiş kızı lehine tazminat hesaplanması gerektiğini, kaza ve ıslah tarihi olmak üzere ayrı ayrı maddi tazminat yönünden faize hükmedilmesinin doğru olmadığını, hükmedilen manevi tazminat tutarının hakkaniyetle bağdaşmadığını, manevi tazminat yönünden faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak kabul edilmesinin de doğru olmadığını, davalı sigorta şirketi tarafından manevi tazminatın teminat kapsamında olduğu kabul edilmiş olmasına rağmen sigorta şirketi bakımından ret kararı verilmesinin usule aykırı olduğunu, maddi tazminat talebi açısından da … aleyhine reddedilen kısmı aşacak şekilde vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. 1-Davacı … bakımından maddi tazminat davasında verilen karara yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde kural olarak yüksek öğrenim yapacaklar ise 25 yaşının doldurulmasına kadar; yüksek öğrenim yapmayacaklar ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın, desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilmektedir (Yüksek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/10093 E. 2019/5631 K. Aynı Daire 2016/3128 E. 2018/11950 K. Sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer kararları). Meğer ki bu yaşlardan sonra da aralarında fiili bir bakım ve geçindirme münasebetinin varlığı ispatlanmış olsun. Somut olayda; davacı …’in, desteğin vefat tarihinde, yukarıda yazılı yaşların üzerinde olduğu, kaza tarihi itibariyle destek iişkisinin kural olarak çoktan sona erdiği, davacı tarafından işbu karinenin aksine babası ile arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardım ilişkisinin halen devam ettiği veyahut babası hayatta iken onun desteği ile geçimini sürdürdürüyor olduğu yönünde bir ispat ortaya konulamadığı, giderek destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı görülmektedir. Bu yöne ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir. Ancak dava dilekçesinde 1.000,00 TL tazminat talebinde bulunulduğuna göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalılar lehine hükmedilecek vekalet ücreti talep edilen miktarı geçmeyecek olmasına rağmen maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru olmamıştır. Bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerindedir. 2-Davacılar vekilinin maddi ve manevi tazminat davasına ilişkin sair istinaf itirazlarının değerlendirilmesi; Dosyada mübrez kaza tespit tutanağı, ilk derece mahkemesince davacı tanıkları dinlenmek suretiyle yapılan keşif neticesi düzenlenen 04/06/2014 tarihli bilirkişi raporu, ceza dosyası üzerinden düzenlenen ATK’nın 06/08/2013 tarihli kusur raporu, keşif neticesi düzenlenen rapora itiraz üzerine alınan ATK’nın 28/01/2015 tarihli bilirkişi raporu çerçevesinde yapılan değerlendirmede, raporlar arasında çelişki bulunmadığı, kazanın, davalı araç sürücüsü …’ın idaresindeki araç ile seyir halinde iken karşıdan karşıya geçmek isteyen davacıların desteği olan yayaya aracının sol ön yan kısmı ile çarpması neticesi meydana geldiği, kazanın gerçekleşmesinde ilk geçiş hakkını otomobile vermeyen yayanın asli, araç sürücüsünün ise kavşağa yaklaşırken aracının hızını asgari düzeye düşürmemiş olması nedeniyle tali oranda (%60’a %40 şeklinde) kusurlu olduğu yönündeki mahkeme kabul şeklinde, oluş, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, kusura yönelik araştırmanın yetersiz yapıldığına dair istinaf itirazlarında isabet olmadığı görülmektedir. Ancak, aksine hüküm bulunmadıkça haksız fiil teşkil eden eylemlerde, zarar, haksız fiilin işlendiği tarihte gerçekleşeceğinden (ıslahen artırılan kısım için de olmak üzere) temerrüt hali, eylemin işlendiği tarihte gerçekleşir. Haksız fiilden kaynaklanan zarardan kanunen sorumlu olan kişiler de zararın tamamı için kanunda temerrüt tarihi bakımından ayrık hüküm varsa o hükümde belirtilen tarihten itibaren temerrüde düşerler. Ancak alacağın bir bölümü veya tamamı için talep edilen faiz başlangıç tarihi, temerrüt halinin gerçekleştiği tarihten sonraki bir tarih ise (taleple bağlı kalınarak) o tarihten itibaren; yalnızca faiz talep edilmiş ise dava tarihinden; faiz talep edilmemişse karar tarihinden itibaren faize hükmolunacaktır (Islah edilen kısıma ilişkin olarak da faiz başlangıç tarihinin haksız fiil tarihi olduğuna dair Yargıtay 17 HD. 2015/9265 Esas, 2018/3446 Karar sayılı kararı; Yargıtay 1 HD. 2013/10600 Esas, 2013/15512 Karar sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer içtihatları). Bu durumda maddi tazminatın tamamına, talep gibi araç sürücüsü ve işleten bakımından kaza tarihinden, ancak talebe aykırı bir şekilde sigorta şirketi bakımından ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken tazminatın bir kısmına kaza tarihinden bir kısmını da ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması doğru olmamıştır. Bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerindedir. Diğer yandan davalı sigorta şirketi tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan … plaka sayılı araç aynı zamanda da birleşik kasko sigorta poliçesiyle (01/03/2012 – 01/03/2013 dönemini kapsayan … poliçe numaralı) teminat altına alınarak, bu doğrultuda artan mali mesuliyet teminatı verilmiş olup davalı tarafın cevap dilekçesindeki kabul ve ikrarına göre manevi tazminat taleplerinin 50.000,00 TL’ye kadar teminat altına alındığı görülmektedir. Bu durumda manevi tazminat davasının sigorta şirketi yönünden reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır. Yine, az yukarıda açıklandığı üzere manevi tazminata talep gibi kaza ve sigorta şirketi bakımından temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Davacı eş 15.000,00 TL, diğer davacı çocuklar ise 10.000,00’er TL manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır. Kazanın gerçekleşme biçimi, kusur dağılımı, tarafların mali sosyal durumu, caydırıcılık ilkesi ve hakkaniyet ilkesi kapsamında yapılan değerlendirmede takdir edilen manevi tazminat miktarları azdır. Davacıların manevi tazminat taleplerinin tam kabulüne karar verilecek yerde yazılı şekilde karar verilmiş olması da hatalıdır. HMK’nın 353/1-b/2. maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla birlikte kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olması durumunda düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği düzenlenmiştir. O halde davacılar vekilinin kabul edilen istinaf itirazları doğrultusunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, anılan yasal düzenleme doğrultusunda ilk derece mahkemesince tüm davacılar bakımından tek bir vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve bu yöne ilişkin istinaf itirazı da olmadığından ötürü kazanılmış usuli hak gözetilerek aynı şekilde tek bir vekalet ücretine hükmedildiğine işaret olunarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-Davacılar vekilinin maddi ve manevi tazminat davalarına yönelik istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulüne, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına: a)Davacı …’ın açtığı maddi tazminat davasının reddine, b)Davacı …’ın maddi tazminat davasının kabulü ile 3.590,25 TL maddi tazminatın, (davalılar … AŞ ve … bakımından kaza tarihi olan 04/08/2012 tarihinden itibaren; … Sigorta AŞ bakımından ise 18/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte olacak şekilde) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ödenmesine, 3-Manevi tazminat davasının kabulü ile a)Davacı … için 15.000,00TL, …, …, … ve … için 10.000’er TL manevi tazminatın (davalılar … AŞ ve … bakımından kaza tarihi olan 04/08/2012 tarihinden itibaren; … Sigorta AŞ bakımından ise 18/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve 50.000,00 TL limitle sorumlu olacak şekilde) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine, 4-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 4.002,30TL ilam harcından peşin alınan 191,30TL harç, 765,04TL tamamlama harcı ve 53,00TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 2.992,95 TL’nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, 5-Davacılar tarafından yatırılan 24,30 TL başvuru harcı, 191,30 TL peşin harcı, 765,04 TL tamamlama harcı ve 53,00 TL ıslah harcının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, 6-Davacılar tarafından ortaklaşa sarf edilen 400,00 TL bilirkişi ücreti, 934,80 TL posta masrafı, 177,50 TL keşif harcı olmak üzere toplam 1.512,30 TL’nin, … bakımından yapılan yargılama gideri mahsup edildikten sonra kalan 1.134,22 TL’nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 7-Tüm davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 8-Maddi Tazminat Yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin tüm davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı …a verilmesine, 9-Maddi Tazminat Yönünden; karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesi uyarınca belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine, 10-Manevi Tazminat Yönünden; Daire karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.250,00 TL vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara eşit bir şekilde verilmesine, 11-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, İstinaf yargılama giderleri bakımından; 12-İstinafa başvuran davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 13-Davacı tarafça yatırılan 392,40 TL istinaf başvuru harcı ile 182,25 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama giderinin, tüm davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 14-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 15-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, ihtiyari dava arkadaşı konumundaki her bir davacı yönünden objektif dava birleşmesi teşkil eden maddi ve manevi tazminat davalarında davalılar aleyhine hükmedilen miktarlar gözetilerek 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi.19/10/2021