Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3034 E. 2021/1414 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3034
KARAR NO: 2021/1414
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2017/121 (E) 2018/425 (K)
DAVANIN KONUSU: Rücuen tazminat
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, kasko sigortacısı davacının, dava dışı sigortalısına yaptığı araç hasar tazminatı ödemesinin, zarar sorumlusunun işleteninden rücuen tahsili için yürütülen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulüne, 34.264,00 TL’nin ödeme tarihi olan 27/4/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsil edilerek, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; kazaya ilişkin kolluk görevlilerince düzenlenen kaza tespit tutanağında kusura ilişkin değerlendirmeye yer verilmediğini, kusur yönünden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması talepleri değerlendirilmeden dosyadaki bilgi ve belgelerle kusurun %100 müvekkili şirket araç sürücüsünde olduğu kabul edilerek karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kazalı aracın ikinci el piyasa değeri kazadan önce başkaca bir hasarın bulunup bulunmadığı, aracın ne kadar süreden beri kullanıldığı, kaç km yol yaptığı ve şirket aracı olduğu gözetilmeden yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan rapor düzenlendiği; avans faizi uygulanmasının ve ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişiler tarafından tarafından düzenlenen 22/12/2017 tarihli raporda; olayın meydana geldiği yol bilgileri ile incelemeye elverişli krokisini içeren kolluk tarafından düzenlenen Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı da değerlendirilmek suretiyle, davacıya sigortalı … plakalı araç sürücüsü ile davalıya ait … plakalı araç sürücüsünün, kaza sırasındaki konumları ve davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesindeki kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığı; rizikonun gerçekleşmesi nedeniyle zarar gören davacıya sigortalı … plakalı otomobilin onarım maliyetinin, aracın hasarına ilişkin fotoğraflar, dosyaya eklenen kasko ekspertiz raporu ve kolluk tarafından düzenlenen Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı dikkate alınarak piyasa rayiçlerine uygun, somut olgu ve ölçütlere dayalı biçimde belirlendiğinin anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin bu konuya yönelen istinaf başvurusu yerinde değildir. Davacıya kasko sigortası ile sigortalı … plakalı araç dava dışı … Limited Şirketine, haksız fiil failinin yönetimindeki … plakalı otomobil ise davalı … AŞ’ye aittir. Diğer bir anlatımla her iki araç tacir olan dava dışı şirket ile davalı şirkete aittir. Gerek kazaya karışan araçların tacirlerin ticari işletmelerine ait olması, gerekse davacı sigorta şirketinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun sigorta hukuku bölümünde düzenlenen kasko sigortasına dayanması nedeniyle davacı lehine hükmolunan alacağa ticari faiz uygulanmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla zarar gören, haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, kasko sigortacısı davacı lehine hükmolunan tazminata, sigortalısına ödeme tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 2.340,57 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 585,15‬ TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 1.755,42‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsil edilerek Hazineye verilmesine, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/10/2021