Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3032 E. 2021/1054 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3032
KARAR NO: 2021/1054
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2018
NUMARASI: 2017/120 (E) 2018/358 (K)
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı sigorta şirketine kasko sigortasıyla sigortalı bulunan müvekkiline ait … plaka sayılı aracın, 23/04/2015 tarihinde, yükleme sırasında oluşan sel nedeniyle su altında kalarak zarar görmüş olması nedeniyle, sigorta şirketine müracaat edilmiş ise de; sigorta şirketi tarafından hasar bedelinin eksik ödendiğini, bu sebeple davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, ne var ki takibe yönelik haksız bir şekilde itiraz edildiğini belirterek Kocaeli …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulü ile, Kocaeli … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin asıl alacak olan 16.715,00 TL ve 836,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.551,67 TL üzerinden devamına, 16.715,00 TL asıl alacak için takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, 16.715,00 TL asıl alacak üzerinden hesap edilecek %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Karara karşı davalı vekili vermiş olduğu istinaf dilekçesinde özetle, sigortalı araç sürücüsünün, su baskınına maruz kalan aracı çalıştırmak suretiyle aracın arızalanacağı ve hasarın artacağını bilerek hasarın oluşumuna sebebiyet verdiğini, somut olay bakımından hasarın, sigortalının iradesi dışında ani ve harici bir etki sonucu oluştuğunun kabul edilemeyeceğini, kasko genel şartlarının B.2 ve 3.3.3 maddelerine göre, sigortalının, poliçeden kaynaklı haklarının düşmüş olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün, aracı aşırı zorlaması ve bu surette zarara sebebiyet vermiş olması nedeniyle rizikonun teminat dışı olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de yasal şartlarının bulunmadığını, zira alacağın yargılamayı gerektirdiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasında akdedilmiş bulunan kasko sigorta poliçesinde, sel ve su basması hasarlarının teminat kapsamına alındığı, kasko sigortası genel şartlarının B.2. maddesi uyarınca sigortalının, zararı önlemek, azaltmak ve zarara engel olmakla yükümlü olduğu, dosya kapsamına göre, aracın bulunduğu yerde yağmur suyundan kaynaklı sel olması nedeniyle, sigortalı araç sürücüsünün, aracı olay yerinden uzaklaştırmak istediği ancak bu esnada aracın hasara uğramış olduğunun anlaşılmakta olduğu, buna göre, zarara engel olmaya çalışan sigortalı araç sürücüsünün bu davranışının, gerek sözleşmeye gerekse hukuka uygunluk arz etiği, dolayısıyla, zararın meydana gelmesi veyahut artmasına sebebiyet vermiş olsa dahi, sonuç olarak sel basması nedeniyle meydana gelen zararın tamamından veya bir kısmından hukuka aykırı bir eylemi bulunmayan sigortalı araç sürücüsünün giderek, sigortalının sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığı, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan ve Dairemizce de oluş, usul ve yasaya uygun görülen 21/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda da teknik olarak aracın aşırı zorlanmasından söz edilemeyeceği kanaatinde bulunulduğu, hasara ilişkin değerlendirmelerin de davalı sigorta şirketi tarafından tanzim ettirilen ekspertiz raporundaki hesaplama ile tamamen örtüştüğü, dolayısıyla, poliçeye konu rizikonun kısmen teminat dışı kaldığı savunmasında haksız çıkılmış olması ve zarar tutarının da likit olması nedeniyle, itirazında haksız olduğu sübuta eren davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasında da usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı karşısında, davalı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı görülmektedir. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.198,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.196,00 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 2,85 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi. 01/07/2021