Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3023 E. 2021/1282 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3023
KARAR NO: 2021/1282
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/03/2018
NUMARASI: 2016/530 (E) 2018/173 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi
KARAR TARİHİ: 28/09/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … sigorta AŞ’nin Zorunlu MAli Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi ile sigortalı olan davalı …’e ait, davalılardan …’in yönetimindeki … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacı …’in annesi müteveffa destek …’ın meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu ölmesi nedeniyle davacının destekten yoksun kaldığını belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan, 70.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılar … mirasçıları ile …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; … plakalı otomobilin kendisine ait olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 97’inci maddesinde öngörülen dava şartı niteliğindeki “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” koşulunun gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; davacının maddi tazminat davasının kabulüne, 62.275,68 TL’nin davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … sigorta AŞ vekili dilekçesinde özetle; 2918 sayılı KTK’nin 97’inci maddesinde öngörülen dava şartı gerçekleşmeden açılan davanın usulden reddi gerektiğini; hükme esas alınan aktüerya uzmanı bilirkişi raporunun hüküm kurulmaya elverişli olmadığını; hatır taşıması ve birlikte kusur indirimi yapılmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar …, …, …, …, … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan görülen davanın karara bağlandığını, kendilerine husumet yöneltilmeden davanın sonuçlandığını belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununu (HMK) 355’inci maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularla ve ileri sürülen istinaf nedenleri ile sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Eldeki davanın, dava dilekçesinin başlık kısmında; “…’in murisleri” şeklindeki ifadeyle, miras bırakan …’in mirasçılarına karşı açıldığı anlaşılmakla birlikte dava dilekçesinin, duruşma gününün ve diğer tebligatların dava açılmadan önce öldüğü anlaşılan … adına TK 21. maddesine göre usulsüz tebliğ edildiği, adı geçen miras bırakının mirasçıları saptanmayıp gerekçeli kararın tebliğ edildiği davacı vekilinden veraset ilamını sunmasının istenilmesi üzerine sunulan mirasçılık belgesindeki mirasçıların vekili tarafından istinaf başvuru dilekçesinin verildiği, özetle; usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğu anlaşıldığından, … mirasçısı davalılar …, …, …, … ve … vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmüştür. Diğer yandan, ilk derece mahkemesi kararından sonra davacı vekili mahkemeye hitaben 03/07/2018 tarihli dilekçesinde: davalı … yönünden “davamızı takip etmiyoruz” şeklinde beyanda bulunduktan sonra dilekçesinin sonuç bölümünde de “geri alma” beyanının kabulünü talep etmiş; yine Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) vasıtasıyla 07/07/2021 tarihinde sunduğu dilekçe ile davalı … Sigorta AŞ ile maddi tazminat talebi tutarında anlaşarak ibraname imzalandığını, ibraname gereğince davalı … Sigorta AŞ yönünden davadan feragat etiklerini bildirmiştir. Bu beyan içeriğinden davacı vekilinin feragat beyanının hakkın özünden vazgeçmek amacıyla değil sulh/ibra nedeniyle olduğu anlaşılmaktadır. HMK’nın “Sulhun etkisi” başlıklı 315. maddesinde; ” Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu durumda Mahkemece davacı ile davalı sigorta şirketi arasındaki mahkeme dışı sulh sözleşmesi mahkeme huzurunda da teyit edilerek, tarafların bu sulhe göre karar verilmesini isteyip istemediği sorularak, sulhe göre karar verilmesini istemeleri halinde sulh sözleşmesine göre, sulhe göre karar verilmesini istemezlerse karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi; ödemenin yapıldığının belirlenmesi halinde ise bu davalı hakkındaki davanın konusuz kaldığına hükmedilmesi gerekir. Diğer yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 168/2’nci madde hükmüne göre alacaklı, diğerlerinin zararına olarak müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde, bunun sonuçlarına katlanır. Ancak TBK’nin 166/2’nci maddesi hükmüne göre, borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuş ise, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler. TBK’nın 168/1’inci maddesi hükmüne göre, diğerlerine rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her biri, ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur. Burada, ifada bulunan müteselsil borçlunun alacaklıya halef olması hali düzenlenmekte olup madde metninden de anlaşılacağı üzere, alacaklının müteselsil borçlulardan biri hakkındaki davadan feragat etmesi veya sulh olması, alacaklıya yapılan ödeme nedeniyle olması durumunda, diğer müteselsil borçlular o ödeme oranında borcun sona ermesinden yararlanırlar. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; Öncelikle davalı … mirasçılarına/vekiline dava dilekçesi ve devam eden aşamalardaki usuli işlemlerle ilgili belgelerin usulüne uygun tebliğinden sonra davacının adı geçenlere karşı maddi ve manevi tazminat taleplerinin devam edip etmediği ve tüm davalılara karşı talepleri belirlenmeli, oluşacak hukuki duruma göre davacının maddi tazminat bakımından sulh ve ibrası ile diğer davalıların davalı sigorta şirketinin poliçe ile sorumlu olduğu tutar kadar borçtan (maddi tazminat) kurtuldukları da gözetilerek, buna göre karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle davalı … mirasçılarının ve davalı … sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurularının kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Kararın kaldırılması nedenine göre davalı … sigorta AŞ vekilinin istinaf itirazları bu aşamada incelenmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta AŞ vekili ile davalılar …, …, …, …, … ve … vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, dava şartlarına aykırılık nedeniyle HMK’nin 353/1-a/4-6’ncı maddesi gereğince kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk derece mahkemesince yatıranlara ayrı ayrı geri verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinafa başvuranlar tarafından sarf edilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep edenler tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran taraflara geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/09/2021