Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2973 E. 2021/1891 K. 10.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2973
KARAR NO: 2021/1891
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI: 2016/8 (E) 2018/510 (K)
DAVANIN KONUSU: Sözleşmeden kaynaklanan alacak
KARAR TARİHİ: 10/12/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı/karşı davalı … Limited Şirketi vekili dilekçesinde özetle; davalılar …, … ile dava dışı … arasında 26/3/2015 tarihinde akdedilen protokol uyarınca şirket hisse devrinin yapıldığı tarihten önceki döneme ait öngörülemeyen borçların devir tarihinden sonra ortaya çıkması durumunda; ilgili borç tutarlarının %15’inin …, %35’inin …, %50’sinin ise … tarafından ödenmesinin kararlaştırıldığının, 5/11/2015 tarihli vergi inceleme raporu ile ortaya çıkan ve 4/12/2015 tarihinde yapılan uzlaşma ile kabul edilen 160.205,10 TL vergi ve cezalarının müvekkili şirket tarafından ödendiğini belirterek …’dan %15 payına karşılık 24.030,75 TL, …’den ise %35 payına karşılık 56.072,00 TL’nin ayrı ayrı tahsiline hükmolunmasını talep etmiştir. Davalı/karşı davacı … vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; doğan borçlardan öncelikle şirketin mal varlığı ile sorumlu olduğunu, 1/4/2014 tarihinde yaptıkları sözleşme uyarınca davacı şirketin kendisine 24.920,00 TL borcunun bulunduğunu, ayrıca Kanunun öngördüğü indirimden yararlanan şirketin elde ettiği kazançtan dolayı kendisine 36.796,00 TL geri ödeme yapması gerektiğini, buna göre davacı/karşı davalı şirketin kendisine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla toplam 61.716,00 TL borçlu olduğun belirterek takas/maksup def’ini ileri sürdüğünü belirterek davanın reddi ile karşı davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, asıl ve karşı davanın ayrı ayrı reddine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı/karşı davalı … Limited Şirketi vekili vekili dilekçesinde özetle; dava konusu edilen dönemde davalı/karşı davacı ile müvekkili şirketin şimdiki tek ortağı olan …’in müşterek imza ile şirket müdürü sıfatına haiz biçimde faaliyet gösterdiklerini, vergi ve cezalarına ilişkin 160.205,10 TL’nin müvekkili şirket hesabından ödendiğini, kendisini vekille temsil ettirmeyen davalı/karşı davacı lehine vekalet ücretine hükmolduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin asıl davanın reddine ilişkin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi içeriğine göre; davacı şirketin 18/6/2012 tarihli dava dışı … ve davalı/karşı davacı …’dan oluşan ortaklar kurulu kararıyla, daha önce şirket müdürü olarak seçilen … ile …’ın münferit imza yetkilerinin kaldırılarak şirketi her hususta müşterek imzaları ile temsil ve ilzama yetkili hale getirildikleri; davalı/karşı davacı …’ın davacı … Limited Şirketindeki 500.000,00 TL hissesinin Üsküdar …’üncü Noterliğinin 4/4/2014 gün ve … sayılı hisse devir temlik sözleşmesi ile şirket dışından davalı …’e devrederek ortaklıktan ayrıldığı, bu devir işlemi üzerine şirket paylarının 500.000,00 TL’nin dava dışı …’e, 500.000,00 TL’nin ise davalı …’e ait olacak biçimde oluştuğu, şirket müdürü olarak şirket dışından … ile dava dışı …’in atandığı; davalı …’in açıklanan biçimde edindiği 500.000,00 TL hissesinin tamamını Üsküdar ..’inci Noterliğinin 8/6/2015 gün ve … sayılı hisse devir ve temlik sözleşmesi ile dava dışı …’e devretmesi üzerine hisse tutarının 1.000.000,00 TL olarak dava dışı …’e ait hale geldiği, şirket müdürlüğüne 10 yıl süreyle …’in atanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Dava dışı … ile davalılar … ve … arasında akdedilen “akit protokolü” başlıklı sözleşmenin 3’üncü paragrafında şirket hisse devrinin yapıldığı tarihten önceki devre ait belirsiz (öngörülmeyen) borçların (vergi, SGK primi kaynaklı borçlar) devir tarihinden sonra ortaya çıkması durumunda ilgili borç tutarının %15’inin …, %35’inin …, %50’sinin ise … tarafından tazmin edileceği belirtilmiştir. Dava dışı … ile davalılar arasında sözleşmenin akdedildiği 26/3/2014 tarihi itibarıyla davacı/karşı davalı şirketin ortakları … ile davalı/karşı davacı …’dır. Yukarıda açıklandığı gibi davalı …’in hissesini dava dışı …’e devretmesinden sonra davacı/karşı davalı şirket tek hissedarı bulunan şirket haline gelmiştir. Bu itibarla dava dışı …, bahse konu sözleşmeyi kendisi adına akdetmiş olmakla birlikte, davacı/karşı sermaye şirketi niteliğini taşıyan davalı … Limited Şirketinin tek ortağı haline gelmesi gözetildiğinde davacı/karşı davalı şirketin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığından söz edilemeyecektir. Diğer yandan dava dışı … ile davalı/karşı davacı … ve davalı … arasında akdedilen sözleşmede borcun kim tarafından ve hangi oranda tazmin edileceği hükme bağlanmakla birlikte vergi borcunun davacı/karşı davalı şirket tarafından ödenmesi durumunda talep hakkı vermeyeceğine ilişkin herhangi bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. Başka bir anlatımla bahse konu sözleşmede vergi veya SSK prim borcu kim tarafından ödenirse ödensin sırf borçtan kimin hangi oranda sorumlu tutulacağı belirtilmiştir. Somut uyuşmazlıkta ise, uzlaşma ile belirlenen vergi borcunu 30/12/2015 keşide tarihli çekle 4/1/2016 günü ödediği ileri sürülen davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin bulunduğu gözetilerek, tarafların ileri sürdükleri kanıtların değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre esas hakkında karar verilmesi gerekirken aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle asıl davanın reddine hükmolunması isabetli olmamıştır. Öte yandan, kendisini vekille temsil ettirmeyen davalı/karşı davacı … lehine vekalet ücretine hükmolunması da yerinde değildir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı/karşı davalı … Limited Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin asıl davaya ilişkin hükmünün HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince yatırana geri verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı/karşı davalı … Limited Şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan miktarın yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.10/12/2021