Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2939 E. 2021/1749 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2939
KARAR NO: 2021/1749
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2018
NUMARASI: 2015/1226 (E) 2018/498 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sürücüsü davalı …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve … plakalı dorsenin seyir halinde iken doğrultu değiştirerek, davacının yolcu olarak bulunduğu dava dışı …’ın yönetimindeki otomobilin bariyer ile çekici arasında sıkışmasına neden olduğunu, olay sonucu müvekkili davacının ağır yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 20.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, 100.000,00 TL manevi tazminatın ise sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; manevi tazminatın poliçe teminatına dahil olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalılar … Limited Şirketi ile … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın … Sigorta Aş nezdinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi ile sigortalı olduğunu, kusur oranını tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu (ATK) Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine; manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ile Sisler … Limited Şirketi ve … AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran … Lojistik AŞ vekili dilekçesinde özetle; dava konusu olayda müvekkili şirketin kusuru ve sorumluluğunun bulunmadığını, davanın türü itibarıyla … plakalı çekicinin malikine yöneltilmesi gerektiğini, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Davalılar … İnşaat Limited Şirketi ile … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eksik biçimle görünüşte gerekçe yazılarak adil yargılanma hakkının (hukuki dinlenilme) ihlal edildiğini, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen maluliyet raporu kendilerine tebliğ edilmeksizin dosyanın kusur ve aktüerya bilirkişisine tevdi edildiğini, kusur ve aktüerya bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirilmeksizin karar verildiğini, maluliyet ve kusur oranı yönünden sağlıklı bir inceleme yapılmadığını, tazminat hesaplarının hatalı ve hakkaniyete aykırı olduğunu, 30.000,00 TL tutarındaki manevi tazminatın pek aşırı (fahiş) olması nedeniyle itiraz ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Olaya ilişkin açılan ceza davasında düzenlenen ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 25/11/2014 tarihli raporunda gece vakti aydınlatmanın mevcut olduğu bölünmüş yolda sağ şerit üzerinde seyri sırasında sol şeride doğrultu değiştirmeden önce ayna yardımıyla arkadan gelen araçlar olup olmadığını kontrol etmesi ve arkadan gelip sol şeridi takiben seyir halinde olan … plakalı otomobilin hız ve mesafesini gözetmesi gerekirken bu konulara uymayan ve kontrolsüz biçimde şerit değiştirerek akabinde otomobilin istikamet şeridini kapatarak seyir durumunu tehlikeye düşüren …’nin asli kusurlu olduğu, sürücü …’ın ise açıklanan biçimde oluşan kazada manevra tedbirine başvurması nedeniyle kusursuz olduğu bildirilmiş; hükme esas alınan bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda ise davalı sürücü …’nin %100 oranında tam kusurlu olduğu, dava dışı …’ın ise kusurunun bulunmadığı bildirilmiş, raporun aktüerya hesaplarına ilişkin bölümünde ise davacının yaralanmasına ilişkin ATK 3’üncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun sonuç kısmında yer verildiği anlaşılmıştır. Mahkemenin hükmüne esas aldığı kusura ilişkin raporlarda, davalı sürücü …’nin yönetimindeki … plakalı dorsenin bağlı olduğu … plakalı çekici ile davacının yolcu olarak bulunduğu dava dışı sürücü …’ın yönetimindeki aracın kaza sırasındaki konumları ve adları geçen sünücüllerin davranışları irdelenerek, davalı sürücü …’nin olayın meydana gelmesindeki kusur oranının, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, yasal dayanaklarıyla birlikte, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan raporların hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığının anlaşılması karşısında, davalılar … İnşaat Limited Şirketi ile … vekilinin istinaf dilekçesinde bildirdiği bu konulara ilişkin istinaf nedenleri yerinde değildir. Diğer yandan ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında, HMK’nin 297’inci maddesinin 1’inci fıkrasının “c” bendine uygun biçimde tarafların iddia ve savunmalarının özetine, anlaştıkları ve anlaşamadıkları konulara, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan kanıtlara, kanıtların tartışılması ve değerlendirilmesine, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplere yer verildiği anlaşılmaktadır. Davacının yaralanmasına ilişkin ATK 3’üncü İhtisas Kurulunun 15/9/2017 tarihli raporunda ise yaralanmaya ilişkin bulgulara yer verilerek, meslekte kazanma gücünün %10,2 oranında kaybetmiş sayılacağı belirtilen davacının iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/6/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı ile davalı …’nin dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, raporlardan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarınında isabetsizlik bulunmadığından, davalılar … İnşaat Limited Şirketi ile … vekilinin dilekçesinde bildirdiği manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf nedenleri ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin istinaf nedeni ve diğer istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Dosyaya eklenen Bolu Emniyet Müdürlüğünün 8/4/2015 tarihli yazısında, … plakalı yük naklinde kullanılan çekicinin davalı … İnşaat Limited Şirketi’ne; dosyaya eklenen Sultanbeyli İlçe Emniyet Müdürlüğünün 2/4/2015 tarihli yazısı ekinde gönderilen Araç Trafik Tescil Formu içeriğine göre ise de … plakalı yarı römorkun ise davalı … Lojistik AŞ’ye ait olduğu bildirilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 102’nci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca bir römorkun veya yarı römorkun veya çekilen bir aracın sebep olduğu zarardan dolayı, çekicinin işleteni, motorlu aracı işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu tutulur. Çekilen araçla ilgili olarak sorumluluk genel hükümlere tabidir. Aynı maddenin 2’nci fıkrası gereğince çekicinin sorumluluk sigortası, çekiciyi işletenin, römorkun sebep olduğu zarardan dolayı sorumluluğunu da kapsar. Somut uyuşmazlık yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında değerlendirildiğinde; davaya konu zararın oluşumunda, sorumluluğu genel hükümlere tabi olan … plakalı yarı römorkun işleteni … Lojistik AŞ’ye yüklenecek kusur bulunmadığı gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmesi yerinde olmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalılar … İnşaat Limited Şirketi ile … vekilinin, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin manevi tazminata ilişkin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi uyarınca esastan reddine, B-Davalı … Lojistik AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: I-Maddi tazminat davası yönünden; 1-Davacının açtığı maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, 2-Maddi tazminat davası yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Sulh olduklarını ve yargılama gideri ile vekalet ücreti talep etmediklerini bildiren davalı … Sigorta AŞ yönünden yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 4-Maddi tamzinat davası yönünden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca belirlenen 2.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek, davalılar … Lojistik AŞ, … ve … İnşaat Limited Şirketine verilmesine, II-Manevi tazminat davası yönünden; 1-Manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ile … İnşaat Limited Şirketi’nden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Davalı … Lojistik AŞ’ye karşı açılan manevi tazminat davasının reddine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ‭2.049,30 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 409,04 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek, bakiye ‭1.640,26‬ TL’nin davalılar … ile … İnşaat Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, hazineye gelir kaydına, 4-Manevi tazminat davası yönünden ilk derece mahkemesince, kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre AAÜT uyarınca hesaplanan 3.600,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, … Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, 5-Manevi tazminat davası yönünden ilk derece mahkemesince, reddine karar verilen manevi tazminat miktarına ve AAÜT’nin 13/2 maddesine göre 3.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek, davalılar …, … Limited Şirketine ve … Lojistik AŞ’ye verilmesine, 6-İstinaf nedeni olarak ileri sürülmemesi nedeniyle inceleme dışı kalan ilk derece mahkemesi kararı uyarınca yargılama nedeniyle sarf edilen 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 438,10 TL tebligat gideri, 516,30 TL ATK rapor gideri olmak üzere toplam 2.154,40 TL yargılama giderinde, davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 539,70 TL yargılama giderinin davalılar …, … İnşaat Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından peşin yatırılan ve hükmolunan harçtan mahsup edilen 409,04 TL peşin harcın davalılar …, … İnşaat Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 8-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca kendiliğinden ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine,
C-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı … Lojistik AŞ tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı … Lojistik AŞ tarafından sarf edilen posta ve tebligat gideri 25,00 TL, istinaf başvuru harcı 98,10 TL olmak üzere toplam 123,10 TL yargılama giderinin, davacıdan tahsil edilerek, davalı … Lojistik AŞ’ye verilmesine, 3- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ‭2.049,30 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 513,00 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek, bakiye ‭1.536,3‬0 TL’nin davalılar … ile … Kereste ve İnşaat Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, hazineye gelir kaydına, 4-Davalılar … ile … Kereste ve İnşaat Limited Şirketi tarafından yapılan yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, hükmolunan manevi tazminatın miktarına göre HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/11/2021