Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2893 E. 2021/1766 K. 26.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2893
KARAR NO: 2021/1766
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2018
NUMARASI: 2014/556 (E) 2018/555 (K)
DAVANIN KONUSU: Bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 26/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Ltd. Şti.’ye ait, … Sigorta AŞ’ye sigortalı … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’ın yönetimindeki … plakalı kamyonetin 20/1/2017 günü müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının davalılardan, 10.000,00 TL manevi tazminatın ise davalı … Ltd. Şti.’den olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birilikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. Vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakma görevinin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu, zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, kazada sürücünün herhangi bir kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; toplanmasını istediği kanıtları bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulüne, 19.551,04 TL sürekli iş görmezlik tazminatının, 5.000,00 TL tutarına davalı sigorta şirketi yönünden davanın açıldığı 10/1/2014 tarihinden, bakiyesine ise ıslah tarihi olan 24/4/2018 gününden, diğer davalı … Ltd. Şti. yönünden ise tazminatın tamamına kaza tarihi olan 20/1/2012 günüden itibaren işleyen avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, davalı … Ltd. Şti. aleyhine açılan manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 3.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 20/1/2012 tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalı … Ltd. Şti.’den alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; toplam tazminata kazanın meydana geldiği 20/1/2012 tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken, davalı sigorta şirketi yönünden ıslah ile artırılan 14.551,04 TL’ye ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin kararın kabul edilemeyeceğini, tazminatın tamamına sürücü ve işleten yönünden olay tarihinden, ZMSS’ni düzenleyen sigorta şirketi yönünden ise temerrüt tarihinden itibaren faiz uygulanacağının Yargıtay’ın kararlarında belirtildiğini; hükmolunan manevi tazminatın düşük olduğunu, müvekkilinin %70 oranında kusurlu olduğuna ilişkin Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporlarının hükmüne esas alınamayacağını belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı genişletilmiş uzmanlar kurulundan oluşturulan Adlî Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 5/2/2017 tarihli raporunda; davalı … Ltd. Şti.’ye ait, … Sigorta AŞ’ye sigortalı … plakalı araç sürücüsü dava dışı … ile yaya davacının kaza sırasındaki konumları ve davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesindeki kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, yeterli gerekçeyi taşıyan raporun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin bu konuya yönelen istinaf başvurusu yerinde değildir. Olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla zarar gören, haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, haksız fiil faili veya işleten yönünden, maddi tazminata ilişkin faiz başlangıcının kaza tarihinden itibaren olması gerekir. Kazaya karışan ve davacıların zarara uğramasına neden olan aracın ZMSS poliçesini akdeden davalı … Sigorta AŞ yönünden ise; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 99/1’inci maddesi ile ZMSS poliçesinin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, tazminatın ve giderlerin ödenmesine ilişkin B.2’inci maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt tarihinden itibaren faizden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bununla birlikte sigorta şirketine başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde de bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Öte yandan eldeki davada, bedensel zararın belirlenebilmesi, ancak yargılama sırasında kanıtların toplanıp değerlendirilmesinden sonra olanaklıdır. Bu nedenle dava tarihi itibarıyla oluştuğu ileri sürülen zararın miktar ve değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesi kendisinden beklenemeyecek davacının, davanın niteliğine ve dava dilekçesi içeriğine göre davayı HMK’nin 107’nci maddesinde öngörüldüğü biçimde belirsiz alacak davası niteliğinde açmasında zorunluluk bulunmaktadır. O halde alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, uğranılan zararın miktarının belirlenmesinin ardından, bedel artırım dilekçesiyle yükseltilen tazminat için de, aynı tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. Zira, davalı sigorta şirketi ile davacı arasındaki hukuki ilişki sözleşme ilişkisi değildir. Borcun nedeni haksız eylemdir. Yukarıda anılan hükümlere göre, davalı sigorta şirketi bakımından temerrüt faizinin başlangıcını oluşturan ihbar yükümlülüğünde esas olan zarar miktarı değil, kazanın ihbar edilmesidir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek sigortanın sorumluluğundadır. Bu itibarla, sigorta şirketlerine başvuru yapılması veya dava açılmasıyla; kaza, davalı sigorta şirketlerine ihbar edilmiş olacağından, anılan hükümlerde öngörülen koşullar yerine getirilmiş olacaktır. Dosya kapsamından, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığına dair kanıt bulunmamaktadır. Bu itibarla en erken dava tarihinde temerrüde düşürüldüğünün kabul edilmesi gereken davalı … Sigorta AŞ’nin, kanıtlanan bedensel zararın tümüne yönünden, dava tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu tutulması gerekirken, bedel artırım dilekçesiyle artırılan miktara bedel artırım tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmesi yerinde değildir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/6/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/6/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Adlî Tıp Kurumu 3’üncü Adlî Tıp İhtisas Dairesinin 2/9/2015 tarihli raporunda, davacı …’ın 20/1/2012 günü geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak %19.33, ‘E’ cetveline göre %23.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmesine neden olduğu bildirilmiştir. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacının dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumuna, olayın meydana geliş biçimine, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporundan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacı lehine hükmolunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu anlaşılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davacı tarafından açılan bedensel zarar tazminatı davasının kabulüne, 19.551,04 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalı … Sigorta AŞ yönünden davanın açıldığı 10/1/2014 tarihinden itibaren, davalı … Ticaret Ltd. Şti. yönünden ise trafik kazasının meydana geldiği 20/1/2012 tarihinden itibaren işleyen avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, 2-Davacı tarafından açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 10.000,00 TL manevi tazminatın trafik kazasının meydana geldiği 20/1/2012 tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalı … Ltd. Şti.’den tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ve hükmolunan maddi tazminatın miktarına göre hesaplanan 1.335,53 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan karar ve ilam harcından maddi tazminat davasına isabet eden 13,33 TL, ıslah harcı olarak alınan 50,00 TL olmak üzere toplam 63,33 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye ‭1.272,2‬0 TL karar ve ilam harcının davalılar … Sigorta AŞ ve … Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, hazineye gelir kaydına, 4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ve hükmolunan manevi tazminatın miktarına göre hesaplanan ‭683,1‬0 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan karar ve ilam harcından manevi tazminat davasına isabet eden 36,67 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye ‭646,43‬ TL karar ve ilam harcı davalı … Ltd. Şti.’den tahsil edilerek, hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf nedeni olarak ileri sürülmediğinden istinaf incelemesi dışında kalan ilke derece mahkemesi kararı uyarınca, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre belirlenen 2.180,00 vekâlet ücretinin, … Sigorta AŞ ve … Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 6-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalı … Ltd. Şti.’den tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 7-Karar ve ilam harcı olarak peşin yatırılan 50,00 TL, ıslah harcı olarak yatırılan 55,00 TL olmak üzere toplam 105,00 TL karar ve ilam harcının davalılar … Sigorta AŞ ve … Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, davalı … Sigorta AŞ’nin 63,33 TL’den sorumlu tutulmasına, 8-Davacı tarafından sarfedilen 25,20 TL başvurma harcı, 3,80 TL vekalet harcı, 361,30 TL posta ve tebligat gideri, 2.750,00 TL bilirkişi raporları giderleri olmak üzere toplam 3.140,3‬0 TL yargılama giderinin davalılar … Sigorta AŞ ve … Ticaret Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, davalı … Sigorta AŞ’nin 2.077,63 TL yargılama giderinden sorumlu tutulmasına, 9-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca kendiliğinden ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından sarfedilen posta ve tebligat gideri 102,20 TL, istinaf başvuru harcı 98,10 TL olmak üzere toplam 200,3‬0 TL yargılama giderinin, davalılar … Sigorta AŞ ve … Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.26/11/2021