Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2892 E. 2021/1459 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2892
KARAR NO: 2021/1459
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2018
NUMARASI: 2016/147 (E) 2018/593 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 23/07/2015 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında, davalıların sürücüsü ve işleteni oldukları … plaka sayılı aracın, karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacıların desteği …’a çarparak vefat etmesine neden olduğunu belirterek her bir davacı için ayrı ayrı 20.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın araç sürücüsü ve işleten olan davalılar ile manevi tazminat taleplerini teminat altına alan diğer davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı … vekili kazaya ilişkin kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Şirketi vekili, kazaya sebebiyet veren aracın uzun süreli kiralama sözleşmesiyle dava dışı … Şirketine kiralandığını belirterek davanın husumetten reddini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi kazaya karışan araca ilişkin düzenlenen kasko sigorta poliçesinde manevi tazminat taleplerinin teminat altına alınmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davalı araç sürücüsünün tali kusurlu olduğu, davalı … Şirketinin de uzun süreli kira sözleşmesine dair savunmasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek her bir davacı için 10.000,00’er TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsiline; diğer davalı sigorta şirketi bakımından açılan davanın ise poliçe kapsamında manevi tazminat teminatının verilmediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili tarafından yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Karara karşı davalı … Şirketi vekili tarafından uzun süreli kira sözleşmesinin varlığına ilişkin dayandıkları delillere dair bir değerlendirilme yapılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; Dosya arasında bulunan İstanbul Anadolu 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/469 Esas – 2016/28 Karar sayılı dava dosyasında, kusura dair bilirkişi raporu alınmadan hakim tarafından kazaya ilişkin görüntüler izlenmek suretiyle davalı araç sürücüsünün kiralık araç ile yapmış olduğu kazada kusurlu olduğu kanaatine varılarak HAGB kararı verilmiştir. Uygulamada, kesinleşmiş mahkumiyet kararlarının aksine hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ceza mahkemesi kararlarının, hukuk hakimini bağlamayacağı kabul edilmektedir. Eldeki dava dosyası üzerinden ise 06/11/2017 tarihinde UYAP kaydı yapılan tek bir bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporu benimsenmek suretiyle rapora yönelik itirazlar hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden sonuca gidilmiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Aynı yasanın HMK’nın 281. maddesine göre; taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. Somut olayda, davalı taraf, bilirkişi raporuna yönelik itirazda bulunmuş ise de, mahkemece bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadan karar verilmiş olması hukuki dinlenilme hakkının ihlalini teşkil eder. 2-Davalı … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; TMK’nun 6. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olayların varlığını ispatla yükümlü oldukları, yine HMK’nın 190/1. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı, ayn yasanın 191. maddesinde ise, diğer tarafın, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabileceği açıklanmıştır. Somut olayda, davalı taraf, kazaya karışan aracın uzun süreli kira sözleşmesine dayalı olarak ihbar olunan … Şirketine kiraya verildiğini, giderek işleten sıfatının bulunmadığını savunmak suretiyle, kira sözleşmesi, bu sözleşmeye ilişkin ödenen damga vergisine dair vergi beyannamesi, aracın sıfır km satın alınarak kiracıya teslim-tesellüm edildiğine ilişkin belge ve bir kısım fatura sunulmuş olmasına ve ihbar olunan tarafından verilen 14/03/2017 tarihli dilekçede de, uzun süreli kiralama sözleşmesinin varlığı kabul edilmiş olmasına rağmen, usule aykırı bir şekilde buna ilişkin araştırma yapılmadan karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Diğer yandan, davalı vekilinin kasko sigorta poliçesinde manevi tazminat taleplerinin de teminat altına alındığı, bu nedenle kasko sigorta şirketi yönünden verilen ret kararında isabet bulunmadığına dair istinaf itirazının değerlendirilmesinde ise, dosyada mübrez sigorta sözleşmesinde manevi tazminat taleplerinin teminat altına alındığına dair herhangi bir kloz bulunmadığı gibi davacı tarafın, sigorta şirketi yönünden istinaf başvurusunda bulunmaması nedeniyle, karar bu yönden kesinleşmiş olup, bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi mümkün bulunmamaktadır. Kesinleşme hali, hak kaybına yol açacak nitelikte olmayıp, talep hakkının varlığında ısrarcı olması halinde, her daim rücuen sigorta şirketine dava açma imkanı bulunmaktadır. 3-HMK’nın 353/1-a/6. maddesinde esasa etkili nitelikte bulunan delillerin toplanmamış olması kararın kaldırılması nedeni olarak öngörülmüştür. O halde, davalı … vekilinin bilirkişi raporuna itirazları doğrultusunda, ceza dosyasındaki olay anını gösteren CD görüntüleri de temin edilerek, ATK veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, önceki rapor ile arasında çelişki bulunması halinde gerekirse bu çelişki de giderildikten sonra diğer davalının uzun süreli kira sözleşmesine dair savunması üzerinde durularak, bildirdiği deliller üzerinden (gerekmesi halinde davalı şirketin ticari defterleri ile ihbar olunan şirketin ticari defterleri de olacak şekilde) bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle işleten sıfatının bulunup bulunmadığı tespit edilip bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi amacıyla mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/6. maddesi uyarınca davalı … vekili ile davalı … Şirketi vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru talebinin kabulüne, 2-İlk derece mahkemesi kararının davalı … vekili ile davalı … Şirket yönünden kaldırılmasına, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 4-Peşin istinaf karar ve ilam harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvurana iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-Davalı sigorta şirketi aleyhine davacı tarafından istinafa başvurulmamış olması nedeniyle bu davalı bakımından gerçekleşen kesinleşme halinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine, Dair, 6100 sayılı HMK’nun 7251/39 md. ile değişik 362/1-g maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi. 19/10/2021