Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/289 E. 2019/697 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/289
KARAR NO : 2019/697
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2017
NUMARASI : 2017/4518 Esas – 2017/4518 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan İş Gücü Kaybı Tazminatı
KARAR TARİHİ: 12/12/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili başvuru dilekçesinde; 08/10/2012 tarihli kazada karşı tarafa ZMSS ile sigortalı … plakalı aracın %100 kusuru ile meydana gelen kazada … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan müvekkilinin malul kaldığını, sigorta şirketine yapılan başvuruya rağmen kendilerine ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 50.000,00 TL iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı … şirketi cevap dilekçesinde; kaza ile sakatlık arasında illiyet bağı kurulması gerektiğinden dosyanın Adli Tıp Kurumuna sevki gerektiğini, kendilerinin poliçe limiti ve kusur oranında sorumlu olduklarını beyan etmiştir.Uyuşmazlık Hakem Heyeti karar ve gerekçesinde; sigortalı aracın % 75 kusuruna denk gelen 181.043,23 TL tutarın sigorta şirketinin temerrüt tarihi olan 04/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar vermiştir.Davalı … şirketi vekili İtiraz Hakem Heyetine vermiş olduğu dilekçesinde; cevap dilekçesi ile birlikte talep ettikleri Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması gereğini yerine getirmeden başvuranın sunmuş olduğu maluliyet raporuna göre tazminat hesabı yapılmasının yerinde olmadığını, kendilerinin sunmuş olduğu tıbbi mütala raporu ile başvuranın sunmuş olduğu rapor arasında farklılık olduğunu, tazminatta kusur indirimi yapılmadığını, ıslah edilen tutar için başvuru ücreti yatırılmadığını, ıslah ile artırılan tutar için faizin ıslah tarihinden başlayacağını vekalet ücreti yönünden itirazlarda bulunmuştur.İtiraz Hakem Heyeti karar ve gerekçesinde; ıslah başvuru ücretinin yatırılmış olduğunu, aktüer raporunda % 75 kusurun dikkate alınarak kabul edildiğini değerlendirerek itirazının reddine karar vermiş, bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı … şirketi istinaf başvurusunda; maluliyet raporlarını ve tazminat hesabını kabul etmediklerini, Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, kalıcı ruhsal bozukluk bakımından 12 aylık süreden sonra değerlendirilme yapılması gerektiğini, olayın iş kazası olup olmadığının tespiti gerektiğini, SGK tarafından başvurana peşin sermaye değerli gelir bağlandı ise bu hususun sorulması gerektiğini, olayda hatır taşıması var ise bu hususun değerlendirilmesi gerektiğini, davacı lehine hükmedilerek vekalet ücretinin AAÜT’de belirlenen miktarın 1/5’i oranında olması gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan iş gücü kaybı tazminat talebine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Davacı …’in, dava dışı oğlu … sevk ve idaresindeki … plakalı araç içerisinde yolculuk etmekte iken … plakalı araçla meydana gelen trafik kazasında % 45 oranında kalıcı maluliyet olacak şekilde yaralandığı dosya kapsamı ile sabittir. Sigorta şirketi her ne kadar sigortalısına ait aracın sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu ve kusur incelemesinin gereği gibi yapılmadığını beyan etmiş ise de, davacının olayda yolcu konumunda olması sebebiyle davacının talebi açısından, haksız fiile sebep olan kişiler, araç işleteni ve aracın ZMS sigorta şirketi davacıya karşı müteselsilen sorumlu olduklarından, sürücülerin kusur oranının davacının talebi bakımından esasa etkili olmadığı değerlendirilerek sigorta şirketinin bu yöndeki istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Başvuranın maluliyetine esas olarak sunulan rapor incelendiğinde; kaza tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinden alınan raporun 30/06/2016 tarihli olduğu, kazanın üzerinden yaklaşık 4 yıl geçtikten sonra raporun alındığı ve psikiyatrik rahatsızlıklar da dahil olmak üzere, maluliyetin tespiti için yeterli ve uzunca bir sürenin geçmiş olduğu değerlendirilerek sigorta şirketinin maluliyet raporuna ilişkin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Davalı vekilinin, kazada hatır taşıması bulunduğuna ve kazanın iş kazası olduğuna yönelik istinaf talepleri değerlendirildiğinde; Sürücü, davacının oğlu olup ahlaki bir görevin ifası kapsamında anne-oğul arasındaki taşıma ilişkisinde hatır taşıması indirimi yapılması olanağı yoktur. Yine, dosya kapsamındaki kayıtlara göre kazanın trafik iş kazası olduğuna ilişkin iddia, savunma veya delil bulunmamaktadır. Bu itibarla, SGK’dan rücuya tabi ödeme yapılması ihtimali de bulunmadığından bu yöndeki istinaf itirazının da reddi gerekmiştir. Kaza tarihi itibarıyla yürürlükte olan ZMSS genel şartları uyarınca aktüer hesabında PMF yaşam tablosunun kullanılmış olmasında ve bu raporun hükme esas alınmasında da usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,6-İstinaf talebi için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.12/12/2019