Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2809 E. 2021/1828 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2809
KARAR NO: 2021/1828
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2017
NUMARASI: 2017/69 Esas – 2017/1017 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 53/3. maddesi kapsamında tek taraflı ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Mahkememizce dosyanın yapılan incelemesinde davacılar açmış oldukları dava ile vefat eden …’un desteğinden yoksun kalma tazminatı talep etmişlerdir. Talebe konu trafik kazası 02/01/2016 tarihinde ve tek taraflı olarak meydana gelmiş olup davalı sigorta şirketinin zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında oluşan zarardan sorumluluğunu gerektirecek şartların oluşmadığı değerlendirilmekle davanın reddine, ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aracın sahibinin (sigorta ettiren – işleten) … isimli şahıs, aracın sürücüsünün ise, müvekkillerinin eşi ve babası olan müteveffa …, kaza yapan aracın, davalı Sigorta Şirketi tarafından düzenlenen ZMSS poliçesinin başlangıç tarihinin 20/02/2015 olduğunu; ZMSS Genel Şartları’nın 01/06/2015 tarihinde ve Karayolları Trafik Kanunu’nda bu doğrultuda yapılan değişikliğin ise 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girdiğini, dolayısıyla müvekkillerinin destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin, poliçe teminatı kapsamında bulunduğundan, davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; davalı Sigorta Şirketi nezdinde 20/02/2015 başlangıç tarihli ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan aracın, davacıların desteği (davacı …’un eşi ve davacı …’un babası) …’un sevk ve idaresinde iken 02/01/2016 tarihinde gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacıların desteği …’un vefat ettiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, aynı Kanun’un 85/son maddesinde ise; “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde, zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar düzenlenmiş olup, araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, uygulama ve yargı kararları ile sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatı, TBK’nin 53/3. maddesinde ölüm halinde uğranılan zararlar arasında gösterilmiştir. Araç sürücüsü miras bırakanın, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun, gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olduğundan, desteklerinin kusurunun olması davacıların hakkına, etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/17669 (E) – 2017/919 (K), Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 (E) – 411 (K), 22.2.2012 gün ve 2011/17-787 (E) – 2012/92 (K), 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 (E) – 2013/74 (K) sayılı ilamları ) Dava konusu olayda, davacılar desteğinin sevk ve idaresindeki araçla meydana gelen trafik kazası neticesinde vefat ettiği, davacılar, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulunduklarından, miras bırakanın kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, belirlenen tazminattan davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. maddesine göre, destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1451. maddesine göre, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, sigorta sözleşmeleri hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. 2918 sayılı KTK’nin 95. maddesine göre, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. 01/06/2015 tarihli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri teminat dışında bırakılmış ise de, Genel Şartlar hükümlerinin, kanunlara ve yerleşik yargı kararlarına aykırı olamayacağı, 6704 sayılı Kanun ile değişiklikten önce, Karayolları Trafik Kanunu’nda teminat dışı bırakılmayan bir hususun, Genel Şartlar ile teminat kapsamı dışına çıkartılmasının mümkün olmadığı, yasanın emredici hükümlerine aykırılık olması halinde, Genel Şartlar’a göre değil, Kanun’un emredici hükümlerine göre karar verilmesi gerekmektedir. 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun ile, 2918 sayılı KTK’nın 92. maddesinde değişiklik yapılmıştır. Yapılan bu değişiklik ile, teminatın kapsamına yönelik Genel Şartlar’da düzenlenen hükümler uygulanabilir hale gelmiştir. Dolayısıyla, ancak bu tarihten sonra meydana gelen olaylarda, Genel Şartlar’da yer alan teminatın kapsamına ilişkin ilkelerinin dikkate alınması gerekmektedir. Somut olayda, poliçe tarihi, 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’dan öncedir. Başka bir deyişle, ZMSS poliçesi 20/02/2015 tarihinde düzenlenmiştir. Bu durumda, poliçenin düzenlendiği tarih itibariyle davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talepleri ZMSS teminatı kapsamı içerisinde kalmaktadır. Bir başka deyişle, İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenle, davacılar vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde görülmüştür. O halde Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler doğrultusunda tarafların delillerinin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda, davacıların destekten yoksun kalma talepleri konusunda esastan karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,5-Davacılar vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/11/2021