Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2803 E. 2021/1765 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2803
KARAR NO: 2021/1765
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2018
NUMARASI: 2015/1397 (E) 2018/719 (K)
DAVANIN KONUSU: Bedensel zarar tazminatı
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne, 48.318,85 TL tazminatın dava tarihinden itibarın işleyecek yasal faizi ile birlikte kaza tarihindeki poliçe limitiyle sınırlı olmak koşuluyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; trafik kazası nedeniyle 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununun (CMK) 253’üncü maddesi uyarınca sigortalı araç sürücüsü ile uzlaşan davacının başvuru hakkının bulunmadığını, CMK’nin 253’üncü maddesini 19’uncu fıkrası uyarınca davacı tarafın dava konusu trafik kazası ve yaralanması sebebiyle tazminat davası açamayacağını ve açılmış davadan da feragat etmiş sayılacağını, olaya ilişkin olarak Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 2014/28018 Soruşturma, 2014/23132 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığını ilişkin kararda tarafların uzlaşma istediklerini söylemeleri üzerine çıkarılan davetiyenin ardından müştekinin alınan ifadesinde 200,00 TL karşılığında anlaştıklarını beyan etmesi, şüphelinin de müştekinin uzlaşmak için istediği 200,00 TL’yi PTT’ye yatırarak dekontunu ibraz ettiğini belirterek kovuşturmaya (dava açmaya) yer olmadığına dair karar verildiğinin belirtildiğini, uzlaşmanın sigortalı araç sürücüsü ile davacı arasında gerçekleşmiş olsa dahi sigortalı araç sürücüsü ve işletenin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, halefiyet ilkesi gereğince sigortalı araç sürücüsünün yaptığı ödeme ile müvekkili şirketi de sorumluluktan kurtaracağını bu durumun hüküm kurulurken dikkate alınmadığını belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Davalı … AŞ (Eski unvan … Sigorta AŞ) tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalanan dava dışı …’nın yönetimindeki … plakalı minibüs ile karşı yönden gelen davacının yönetimindeki… plakalı motosikletin çarpışması sonucu davacı …’un yaralandığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Somut olayda tartışılması gereken hukuki sorun taksirle yaralamaya neden olma suçundan dava dışı … hakkında başlatılan soruşturmada, adı geçen kişi ile davacı arasında uzlaşma olduğu gerekçesiyle kovuşturma yer olmadığına dair karar verilmesi nedeniyle davacı lehine bedensel zarar tazminatına hükmolunup, hükmolunamayacağına ilişkindir. Konya Cumhuriyet Başsavcılığının olaya ilişkin Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla gönderdiği belgelerin incelenmesinde; davacı … ile dava dışı …’nın kollukta alınan anlatımlarında uzlaşmayı kabul ettiklerini beyan etmeleri, adı geçen dava dışı sürücünün Konya Cumhuriyet Başsavcılığında alınan 22/8/2014 tarihli beyanında, 200,00 TL’yi PTT aracılığıyla verebileceğini beyan etmesi ve Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 22/8/2014 tarihli telefon görüşme tutanağında …’un 200,00 TL’yi ödemesi halinde uzlaşmış sayılacağını kabul ettiğini bildirdiğinin belirtildiği, Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 15/10/2014 tarihli Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair kararında ise bu hususlara yer verilerek 200,00 TL paranın PTT’ye yatırıldığına dair dekontun Cumhuriyet Savcılığına ibraz edildiği, böylece uzlaşmanın sağlandığı gerekçesiyle Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karar verildiği anlaşılmıştır.5271 sayılı CMK’nun 253’üncü maddesinin 4’üncü bendi uyarınca, soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Aynı maddenin 5’inci bendi gereğince uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır. Anılan maddenin 17’nci bendi “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.”, 19’uncu bendi ise “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup,anılan Kanun maddesinin 253’üncü maddesinin, 19’uncu bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.” biçimindedir. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre; uzlaşmanın maddi ve manevi tazminat davası açılmasına engel olması veya açılmış davada feragat edilmiş sayılabilmesi için, davacının maddi ve manevi talep olmaksızın ile dava dışı sürücü ile uzlaşmış olması nedeni ile bu kaza sebebiyle tazminat davası açamayacağını kabul etmiş olması, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan uzlaşmanın usulüne uygun olması, uzlaşmanın anlam ve sonuçlarının uzlaşma teklif formu ile usulünce davacıya açıklanması, davacının da bunu okuyup imzalayarak kabul etmesi gerekmektedir. Yukarıda açıklanan Konya Cumhuriyet Başsavcılığının Kovuşturmaya Yer olmadığına Dair Kararına dayanak soruşturmada ise; uzlaştırmacı atanmadığı, bunun sonucu olarak uzlaştırmacı raporu da düzenlenmediği gibi davacı …’a uzlaşmanın sonucu olarak tazminat davası açılamayacağının ve açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılacağının CMK’nin 253’üncü maddesinin 5’inci maddesi uyarınca hatırlatılmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma uzlaştırmanın gerçekleştiği gerekçesiyle Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararla sonuçlandırılmış ise de, açıklanan biçimde davacıya uzlaşmanın sonuçları hatırlatılmadığından eldeki davanın açılmasına engel oluşturacak hak düşürücü nitelikte değildir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ‭‭3.300,66 TL karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 825,16 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye ‭‭2.475,5‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.23/11/2021