Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2776 E. 2021/1193 K. 10.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2776
KARAR NO: 2021/1193
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2018
NUMARASI: 2016/829 Esas – 2018/489 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/09/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık, TBK’nın 54. maddesi kapsamında trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı ve bakıcı gideri tazminatı istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı vekili verdiği 22/03/2018 tarihli dilekçesinde davalı taraf ile yapılan görüşmeler neticesinde davaya konu maddi tazminata ilişkin talepler davalı taraf ile varılan anlaşma kapsamında davalı sigorta şirketi tarafından yerine getirilmiş olması nedeniyle tarafların sulh olduğunu, bu nedenle davanın konusuz kaldığını karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin verdiği 24/04/2018 tarihli dilekçesinde, tarafların sulh protokolü yaparak anlaşmaya vardığını, tazminat ödemesinin yapıldığını, protokole istinaden davacı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını, yokluklarında karar verilmesini talep etmiştir. Dilekçeler, davacı ve davalı vekilinin beyanı ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde davanın konusuz kalması nedeni ile Karar verilmesine yer olmadığına,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen sulh protokolü gereğince feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: HMK’nın “Sulhun etkisi” başlıklı 315. maddesinde,”Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili 23/03/2018 tarihli dilekçesi ile davaya konu maddi tazminata ilişkin talepler konusunda davalı taraf ile varılan anlaşıma kapsamında sulh olunduğunu, taleplerin yargılama aşamasında davalı sigorta şirketi tarafından yerine getirilmiş olduğunu, davanın konusuz kaldığını belirterek dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili de, 24/04/2018 tarihli dilekçesi ile taraflar arasında imzalanan sulh protokolü gereğince davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir. Bu durumda, her iki taraf da, “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesini açıkça talep ettiklerinden ve Mahkemece de bu doğrultuda hüküm kurulmuş olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazları yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye verilmesine, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.10/09/2021