Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2775 E. 2021/1097 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2775
KARAR NO: 2021/1097
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2018
NUMARASI: 2015/1093 Esas – 2018/547 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık, TBK’nın 54.maddesi kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 14.09.2013 tarihinde davacı, dava dışı 3. kişi davalı sigortalısı, … plakalı araçla davacının kullandığı … plakalı aracın çarpışması sonucu yaralanmış ve davacının bu kazadan dolayı trafik kazasındaki karşı aracın poliçe düzenleyini … Sigorta’dan maddi tazminat talep ettiği anlaşılmakla, davamızın konusu trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat talebidir. Dava konusu trafik kazasından dolayı Erdemli 4. Asliye Ceza mahkemesinde 2015/232 Esas sayılı dosya ile dava açılmış, yargılama esnasında 22.12.2015 tarihli bilirkişi raporunda davalı sigortalısının tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Ancak Mahkememizce, alınan rapor bu konuda ihtisas yapmış bilirkişilerden olmadığından bu sebeple Mahkememizce dosya bu konuda uzman blirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişilerde 19.03.2018 tarihli raporunda davacının dava konusu trafik kazasında tam kusurlu olduğuna ilişkin rapor düzenlendiğinden alınan rapor usul, yasaya ve denetime elverişli olduğundan, Mahkememizce kabul görmüş, bu itibarla davacı tam kusurlu olduğundan trafik kazasından kaynaklı tazminata hak kazanamayacağı” gerekçesiyle, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 14/09/2013 tarihli trafik kazası tespit tutanağında, kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ün KTK’nın 48/5.maddesini ihlal ettiğinin belirtildiğini, Erdemli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/232 Esas sayılı dosyasındaki 22/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda sürücü …’ün KTK’nın 42.maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle 2/8 oranında tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini, işbu dosyada alınan 19/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda ise, kaza tespit tutanağı ve asliye ceza mahkemesindeki bilirkişi raporlarının gözardı edilerek, davalı tarafça sigortalı araç sürücüsü …’ün kusuru olmadığının belirtildiğini ve Mahkemece kusur bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden davanın reddine karar verildiğini, yargılama aşamasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınması yönündeki taleplerinin Mahkemece reddedildiğini, hatalı bir şekilde kusur oranı netleştirilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, 14/09/2013 tarihinde, davacının sürücüsü olduğu … plakalı motosiklet ile davalı Sigorta Şirketi’nin ZMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın kaza yapması neticesinde davacının yaralandığı, ATK raporuna göre yaralanma nedeniyle %8.1 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 ay olacağının mütalaa edildiği, Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, kazanın meydana gelmesinde davacının %100 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece karara dayanak yapılan 19/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde … plakalı motosikletin sürücüsü davacı …’in %100 oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Ancak davaya konu trafik kazasına ilişkin Erdemli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/232 Esas-2016/259 Karar sayılı dosyasında alınan 22/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde motosiklet sürücüsü davacı …’in 6/8 oranında asli kusurlu, davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsü …’ün 2/8 oranında tali kusurlu olduğu mütalaa edilmiş ve bu rapor dikkate alınarak, 24/03/2016 tarihinde dava dışı sürücü … hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Bu durumda, kusur bilirkişileri arasında çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazları yerindedir. O halde, Mahkemece, dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, trafik kaza tutanağı ve yukarıda değinilen tüm bilirkişi raporları birlikte irdelenip tüm dosya kapsamı ile olayın oluş şekline göre, tarafların olaydaki kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti yönünden ayrıntılı, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınması ve sonrasında tarafların delillerinin değerlendirilerek yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/07/2021