Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2773 E. 2021/1396 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2773
KARAR NO: 2021/1396
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2018
NUMARASI: 2017/493 (E) – 2018/111 (K)
DAVANIN KONUSU: Bedensel zarar tazminatı
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi ile sigortalı dava dışı sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı minibüs ile davalı … Sigorta AŞ’ye ZMSS poliçesi ile sigortalı dava dışı …’ın yönetimindeki kamyonetin çarpışmasıyla meydana gelen trafik kazası sonucu minibüste yolcu olarak bulunan davacı …’in yaralandığını belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 50,00 TL maluliyet tazminatı, 50,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 50,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 150,00 TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; 06/00/2012 günü davacıya 49.599,00 TL ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; davalılardan … Sigorta AŞ’nin 30/01/2018 günü toplam 23.102,00 TL ödediği gerekçesiyle konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; sulh anlaşmasının yalnızca … Sigorta AŞ ile yapıldığını, diğer davalı … Sigorta AŞ ile sulh olmadıklarını belirterek, ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularla ve ileri sürülen istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. Davalı … Sigorta AŞ vekili tarafından dilekçe ekinde sunulan “Makbuz ve İbraname” başlıklı belgenin incelenmesinde, … Sigorta AŞ tarafından yapılacak ödeme ile … Sigorta AŞ’nin ve sigortalısının başkaca bir sorumluluğunun kalmayacağı, İstanbul 13’üncü Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/493 (E) sayılı dosyasındaki tazminat taleplerinden … Sigorta AŞ yönünden feragat edeceklerini kabul ve beyan ettiklerinin belirtildiği anlaşılmıştır. Medeni Usul Hukuku kurumu olan davadan feragat, HMK’nin 307’nci maddesi uyarınca, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davayı sonuçlandıran tek taraflı hukuki işlemlerden olması nedeniyle karşı tarafın kabulüne bağlı olmayan davadan feragat; aynı Kanunun 309 ve 310’uncu maddelerine gereğince dava hakkında verilen kararın kesinleşmesine kadar her zaman yapılabilir ve anılan Kanunun 311/1’inci maddesine göre de kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Geçerliliği şekle bağlı olan davadan feragat HMK’nin 309’uncu maddesi uyarınca feragat dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Kanunun ön gördüğü biçimde yapılmayan feragat geçerli değildir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 131 ve devamı maddelerinde düzenlenen ve borcun sona ermesi hallerinden biri olan ibra; borçluyu borcu ifa etmeden borçtan kurtarmak hususunda alacaklı ile borçlunun anlaşmasıdır. Diğer bir ifade ile ibra alacaklının borçlu ile yaptığı bir akit ile alacağından vazgeçerek borçluyu borçtan kurtarmasıdır. Nitekim TBK’nin 132’nci maddesinde ibra ve sözleşmenin düzenlenme biçimi; “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.” biçiminde düzenlenmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun “Sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111’inci maddesinde ise “ Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir” hükmüne yer verilmiştir. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı vekili tarafından dosyaya sunulan ve içeriğinde ödemenin yapılmasıyla birlikte davacı vekilinin davalı … Sigorta AŞ’ye karşı olan davasından feragat edeceği, davanın feragat ile sonuçlandırılacağı belirtilen “Makbuz ve İbraname” başlıklı belge; davadan feragat iradesiyle mahkemeye sunulan “davadan feragat dilekçesi” niteliğinde olmadığı, böylece davadan feragatin biçimine ilişkin HMK’nin 309/2’nci maddesinde öngörülen şekil koşulları bulunmadığından “davadan feragat” niteliğini taşımamaktadır. Bununla birlikte davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 20/020/2018 tarihli dilekçe içeriğinden, sorumluluğunu yerine getiren davalı … Sigorta AŞ ile sulh olunduğu, bu nedenle davanın konusuz kaldığının belirtildiği, davacı vekilinin davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açılan dava yönünden beyanı bulunmadığı gibi, henüz davacının maluliyet durumunun Adli Tıp Kurumu raporuyla saptanmadığı ve aktüer hesabının da yapılmadığı anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacı …’in maluliyet oranı saptanmadığı gibi meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluşan sakatlık oranına göre talep edebileceği sürekli sakatlık tazminatı, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tazminatının da henüz hesaplanmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan davacının yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasına karışan araçların ZMMS poliçelerini düzenleyen davalılar … Sigorta AŞ ile … Sigorta AŞ’nin, 2918 sayılı KTK’nin 85/1, 88/1 ve 91’inci maddeleri uyarınca sorumlulukları düzenledikleri poliçelerde öngörülen limitle sınırlı olmakla birlikte, her iki sigorta şirketinin toplam sorumluluğu da her iki poliçenin teminat limitlerinin toplamı kadardır. Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre “zararın miktarı ile kapsamı belli olmadan verilen ibranamenin ancak makbuz hükmünde olduğunun” kabul edilmektedir. Bu bağlamda eldeki davada hükme dayanak yapılan ibranamenin geçerli kabul edilemeyeceği, davacı vekilinin ” davanın konusuz kaldığına” ilişkin beyanının da davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açılan davaya ilişkin olduğu, davalı sigorta şirketinin aldığı ibraname makbuz niteliğinde kabul edilip taleple bağlılık ilkesi de dikkate alınarak; dava dilekçesiyle talep edilen davacı …’in meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluşan sakatlık oranına göre talep edebileceği sürekli sakatlık tazminatı, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tazminatının bilirkişi incelemesiyle saptandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi hükmünün HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep edenler tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan miktarın, ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13/10/2021