Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2763 E. 2021/1751 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2763
KARAR NO: 2021/1751
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/05/2018
NUMARASI: 2015/251(E) 2018/640 (K)
DAVANIN KONUSU : Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dilekçesinde özetle; 26/04/2014 günü, sürücüsü …’ın yönetimindeki, davalı … AŞ’nin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortaladığı … plakalı motosiklet ile … plakalı çekicinin karıştığı kaza sonucu, motosiklette yolcu olarak bulunan ve sağlığında motor tamircisi olarak çalışmak suretiyle anne ve babasına destek olan …’nın vefat ettiğini belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde davacı … için 3.000,00 TL; davacı …ı ise 1.900,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile, 100,00 TL cenaze gideri tazminatının davalıdan limitle sınırlı olmak üzere tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; toplanmasını istediği kanıtları bildirerek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne, davacı … için 42.286,96 TL, davacı … için 38.291,49 TL maddi tazminatı ile 100,00 TL cenaze ve defin gideri tazminatının 25/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … AŞ (eski unvan … Sigorta AŞ) vekili dilekçesinde özetle; genel kabul görmüş uygulamaya göre vefat eden kişinin 18 yaşında gelir getiren bir işte çalışacağı, 20 yaşında askere gideceği, 25 yaşında evleneceği, evlendikten 2 yıl sonra birinci, bundan iki yıl sonra da ikinci çocuğunun olacağı varsayımının yaygın olarak kullanıldığını, bilirkişi raporunda ise desteğin 18 yaşında çalışmaya başlayacağı, 20 yaşında askere gideceği, 23 yaşında evleneceği, 25 yaşına geldiğinde birinci, 30 yaşına geldiğinde ise 2 veya daha fazla çocuk sahibi olacağı varsayımına dayandırıldığını, bilirkişi raporu ile vefat eden kişi için yetiştirme gideri hesaplanmadığını, kişinin 16 yaşından itibaren çalışacağının varsayıldığını, muhtemel çocuklardan sonraki dönemde muhtemel eşine 2, anne, baba ve çocuklara birer pay verilerek hesaplama yapılması gerekirken destek ve muhtemel eşine 2, anne ve babasına 1 pay verilerek dağıtım yapıldığını, eksik incelemeyle oluşturulan bilirkişi raporunun müvekkili şirketin davacılara fazladan ödeme yapması sonucunu doğurduğunu, sürücünün ehliyetsiz olduğunu bilen ve kask takmayan desteğin müterafik kusur nedeniyle yapılan %10 indirimin yetersiz olduğunu; hatır taşıması yönünden indirim yapılması taleplerinin dikkate alınmadığını belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularla ve ileri sürülen istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davalı vekilinin cenaze ve defin gideri tazminatına ilişkin hükme yönelik istinaf dilekçesinin incelenmesinde: HMK’nin 341/2’nci maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4’üncü maddesi uyarınca alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ayrıca anılan Kanunun ek 1’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; “200’üncü, 201’inci, 341’inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2’nci fıkrasında; “200’üncü ve 201’inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341’inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” biçiminde düzenlemeler bulunmaktadır. İlk derece mahkemesinin hükmünü verdiği 2018 yılı için HMK’nin 341/2’nci maddesinde öngörülen istinaf başvuru sınırı, aynı Kanunun ek 1/1-2’nci maddesi uyarınca her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle hesaplandığında 3.560,00 TL olacaktır.Diğer yandan ilk derece mahkemesince 100 TL cenaze ve defin gideri tazminatının davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine hükmolunmuştur. Bu durumda, davalı aleyhine hükmolunan tutara göre istinafa konu olan hükmün, 2018 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığının anlaşılması ve HMK’nin 341/2’nci maddesi karşısında istinaf başvurusuna konu hükmün incelenmesine yasal olanak bulunmadığından, davalının cenaze ve defin gideri tazminatına ilişkin hükme yönelik istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı vekilinin destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin hükümlerine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesine gelince: Yargıtay 4’üncü ve 17’inci Hukuk Dairelerinin süreklilik kazanan kararlarında açıklanan pay esasında; desteğin ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi gereksinimleri, kalan yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak, bu dönemde desteğe iki, anne ve babaya birer pay verilmek suretiyle evlenmeden önceki dönem içinde desteğin tüm gelirinin %25’i oranında anneye, %25’i oranında babaya pay ayrılması, desteğin ileride evlenmesiyle birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, desteğin tüm gelirinin %16’sı oranında anneye, %16’sı oranında babaya pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda desteğe iki pay, eşe iki pay, çocuğa bir pay, anne ve babaya birer pay ayrılmak suretiyle, desteğin tüm gelirinin %14’ü oranında anneye, %14’ü oranında babaya pay ayrılması; daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek, desteğin tüm gelirinin %12,5’i oranında anneye, %12,5’ioranında babaya pay ayrılması, yaşam tablosuna göre anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa, kalan kişiye diğerinin payı eklenerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekmektedir.Bu hesap biçimine göre çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile anne ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Bu pay esası Türk aile sistemine çok uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde ise, 13/4/1998 tarihinde doğan ve olayın meydana geldiği 26/4/2014 tarihi itibarıyla 16 yıl 13 günlük olduğu anlaşılan ölen desteğin, muhtemelen 23 yaşına kadar evleneceği, 25 yaşına geldiğinde 1’inci, 30 yaşına geldiğinde 2 veya daha fazla çocuk sahibi olacağı belirtilerek, evleneceği zamana kadar geçecek 6 yıl için desteğe 2, davacı babaya 1, davacı anneye 1; evlenmesinin ardından desteğe 2, davacı babaya 1, davacı anneye 1, muhtemel eşe 2; muhtemel 1’inci çocuğun doğumunun ardından desteğin kazancı 7 pay kabul edilerek, ölen desteğe 2/7, davacı babaya 1/7, davacı anneye 1/7, muhtemel eşe 2/7, muhtemel 1’inci çocuğa 1/7 oranında pay ayrılması gerekirken, desteğe 4/12, davacı babaya 1/12, davacı anneye 1/12, muhtemel eşe 4/12, muhtemel 1’inci çocuğa 2/12; muhtemel 2’nci çocuğun doğumunun ardından desteğin kazancı 8 pay kabul edilerek, ölen desteğe 2/8, muhtemel eşe 2/8, muhtemel 1’inci çocuğa 1/8, muhtemel 2’nci çocuğa 1/8 oranında pay ayrılması gerekirken, desteğe 4/14, davacı babaya 1/14, davacı anneye 1/14, muhtemel eşe 4/14, muhtemel 1’inci çocuğa 2/14, muhtemel 2’nci çocuğa 2/14; davacı annenin PMF 1931 Yaşam Tablosunda öngörülen bakiye ömrünün sona ermesinden sonra, anne için ayrılan payın baba için ayrılan paya eklenmesi ve buna göre desteğin kazancı 8 pay kabul edilerek, ölen desteğe 2/8, muhtemel eşe 2/8, muhtemel 1’inci çocuğa 1/8, muhtemel 2’nci çocuğa 1/8 oranında, davacı babaya 2/8 oranında pay ayrılması gerekirken, desteğe 4/14, davacı babaya 1/13, muhtemel eşe 4/13, muhtemel 1’inci çocuğa 2/13, muhtemel 2’nci çocuğa 2/13 oranında pay verilerek destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlık yukarıda açıklanan ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; muhtemel 1’nci ve 2’nci çocukların doğumundan sonra davacılar anne ve babaya Yargıtay’ın yerleşik kararlarına aykırı biçimde desteğin gelirinden az pay verilerek destekten yoksun kalma tazminatın hesaplandığının anlaşılması karşısında,davalı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü bu konulara ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Herhangi bir çıkar karşılığı olmayan hatır taşıması nedeniyle 6098 sayılı TBK’nin 51’inci maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hâkim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de indirim yaptığı takdirde indirim oranını objektif ölçüler içinde takdir etmek zorundadır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Yakın aile bireylerinde olduğu gibi maddi ve manevi menfaattin bulunduğu akrabalar arasındaki ücretsiz taşıma ahlaki bir ödev niteliğinde olduğundan, belirlenen tazminat miktarından hatır taşıması indirimi yapılamaz. Dava dosyasına eklenen soruşturma belgelerinin incelenmesinde; davacıların desteği …’nın, sürücüsü …’ın yönetimindeki … plaka sayılı motosiklet ile seyir halinde bulunduğu sırada, adı geçen motosiklet sürücüsünün dengesini kaybederek, sürücüsü dava dışı …’ın yönetimindeki … plakalı çekicinin sağ arka tekerlerinin önüne düşmesi ile oluşan kazada öldüğü anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamından yukarıda ilkeleri açıklanan hatır taşımasının bulunduğuna dair kanıt elde edilemediğinin anlaşılması karşısında davacı vekilinin hatır taşımasına ilişkin istinaf sebepleri de yerinde değildir. Davalı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü birlikte kusur nedeniyle hükmolunan tazminattan yapılan indirimin oranına ve yetiştirme giderine ilişkin istinaf nedenlerinin incelenmesine gelince: Mağdurun, makul bir insandan beklenen davranışta bulunmayarak zararın meydana gelmesinde veya artmasında etkili olmasına birlikte kusur denilmektedir. (Prof. Dr…., Prof. Dr. …, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Genişletilmiş 11’inci bası, 2’nci cilt, sayfa 120) Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan birlikte (müterafik) kusur 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 52’nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hâkim tazminat miktarını hafifletebilir. Birlikte kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin birlikte kusurunun tespiti halinde 6098 sayılı TBK’nin 52’nci maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Somut olayda ise, trafik kazası tespit tutanağı içeriğine göre, kask takmadığı anlaşılan motosiklet yolcusu ölen destek …’nın ölüm sebebinin belirlenmesi için yapılan otopsinin ardından Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 9/6/2014 tarihli otopsi raporunda, sağ temporal bölgede kemik defekti görülen ve kafatasının açılmasının ardından her iki temporal lop alt yüzlerde beyin doku harabiyeti görülen ve kafatası kaideden çok parçalı hale gelen bir adet dişin kafatası boşluğunda olduğu saptanan adı geçen desteğin ölümünün, genel beden travmasına bağlı kafatası ve omur kırıkları ile birlikte iç organ yaralanmasından gelişen kanama, beyin kanaması, beyin doku harabiyeti ve medüller şok sonucu oluştuğu belirtilmiştir. Olayın meydana geliş biçimine göre destek …’nın koruyucu ekipmandan olan kask takmaması ile ölüm arasında nedensellik bağının bulunduğunun anlaşılması karşısında, birlikte kusur nedeniyle hükmolunun tazminattan Yargıtay’ın süreklilik kazanan uygulamalarına göre %20 oranında indirim yapılması gerekirken %10 oranında indirim yapılması isabetli olmamıştır. Diğer yandan her baba ve annenin çocuğunu belli bir yaşa kadar büyütmek, yetiştirmek ödevi olup çocuğun ölümü nedeni ile artık yapılması gerekmeyecek yetiştirme giderlerinin belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi gerekmektedir. Nüfus kaydı içeriğine göre 13/04/1998 doğumlu olup, 26/4/2014 tarihinde ölen böylece kaza tarihinde 16 yaşında olan desteğin ölümü sebebiyle, ekonomik sosyal durum araştırmasına göre davacı anne …’nın çalışmayıp aile ekonomisine katkısının bulunmadığının anlaşıldığından, sadece davacı baba … yönünden hesaplanacak tazminattan, asgari ücretin %5’i oranında yetiştirme giderinin indirilmesi gerekirken, bu konuda hesaplama yapılmayan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi de doğru olmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … AŞ vekili tarafından harcanan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, 7-İstinaf kanun yolu incelmesi sonucuna göre … AŞ (… Sigorta AŞ) tarafından icranın geri bırakılması talebi kapsamında icra dosyasına sunulan teminat mektubunun, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 36/5’inci maddesi uyarınca davalı … AŞ’ye (… Sigorta AŞ) geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2021