Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2748 E. 2022/256 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2748
KARAR NO: 2022/256
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2018
NUMARASI: 2017/598 (E) 2018/421 (K)
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/02/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalılardan … arasında 25/10/2016 tarihinde yapılan pay alım satım sözleşmesine göre … AŞ’nin borsada işlem gören o tarihteki değeri 715.209,00 TL olan 65.019 lot hissenin devrinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin belirtilen bedeli ödediğini, davalının ise aracı kurum hesabında bulunan hisselere ilişkin virman talimatı vermiş ise de, bu talimatı geri çektiğini ve hisseleri devretmediğini, sözleşmeye konu hisseler üzerinde işlem yasağı olduğunu ve yasağın 28/07/2017 tarihinde sona erecek olduğunu sonradan öğrendiklerini, hal böyle iken adı geçen davalının müvekkili tarafından tüm bedeli ödenen bu hisselerin, 25.500 lotluk kısmını davalılardan …’ya; kalan 39.519 lotluk kısmını da davalılardan …’a muvazaalı bir şekilde devrettiğini belirterek yapılan muvazaalı devir işleminin iptaline, hisselerin davacı adına devredilmesine, bunun kabul edilmemesi durumunda hisseler üzerinde alacak miktarıyla sınırlı olmak üzere İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince haciz ve satış yetkisi tanınmasına, bunun da kabul edilmemesi halinde hisselerin karar tarihi itibarıyla borsada işlem gören değerinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ancak cevaba cevap dilekçesinde talebini değiştirmek suretiyle taraflar arasındaki tasarruf işlemlerinin iptali ile … AŞ’nin 65.019 lot hissesinin davacıya devir ve tesciline, bu kabul görmediği takdirde hisselerin borsada işlem gören değerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı … vekili cevabında, davanın reddine ilişkin cevap dilekçesi ile birlikte açmış olduğu karşı davasında alacak talebinde bulunmuş ancak adı geçen davalının asaleten vermiş olduğu 02/10/2017 tarihli dilekçesinde, davacı iddialarının doğru olduğunu, karşı davaya konu hisse bedellerini almış olduğunu, davacının davasında haklı olduğunu, malların ona ait olduğunu, karşı davasına konu ettiği alacağının gerçekte bulunmadığını beyan etmiştir. Davalı … vekili cevabında, müvekkilinin diğer davalı …’ya 700.000,00 TL faizsiz borç para vererek ondan alacaklı olduğunu, borcunu ödememesi üzerine dava konusu hisseleri borcuna karşılık 05/09/2016 tarihinde devraldığını, muvazaa iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı taraf karşı davasında sulh ceza mahkemesine yapılan şikayet neticesi hisselere dair verilen tedbir kararından kaynaklı oluşan zararının tahsilini talep etmiştir. Davalı … vekili cevabında, müvekkilinin yaşamını İngiltere’de sürdüren ve orada restoran zinciri bulunan bir kimse olduğunu, davaya konu hisseleri yatırım amacıyla diğer davalı …’dan satın alarak bedelini nakit olarak ödediğini, sözleşme örneğinin bilahare sunacağını, muvazaa iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davalı …’ …’nın ıslah dilekçesi ile davacı tarafın iddialarını doğrulamış olması nedeniyle hisse senetlerinin iadesine ilişkin davasının kabulü ile anılan dava bedele dönüşmüş olmakla ve taleple bağlı kalınarak 715.209,00 TL’nin adı geçen davalıdan tahsiline, davacının açmış olduğu diğer bir davası olan muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası yönünden ve ayrıca …’ın karşı davası bakımından mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, görevsizlik kararının hatalı olduğunu, hisselerin borsadaki değeri talep edilmiş olmasına rağmen ödenen bedelin iadesine karar verilmesinin doğru olmadığını, diğer davalılar hakkındaki taleplerinin göz ardı edilerek yalnızca davalı … yönünden karar verilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporuna da itibar edilmemesinin doğru olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre davacı ve davalı … arasında … AŞ’ye ait borsada işlem gören 65.019 lot hissenin, bedeli karşılığı devri konusunda sözleşme yapıldığı, davalı …’nın, sözleşme bedelini almış olmasına karşılık virman talimatını geri çekerek borsa hesabında bulunan hisseleri devretmekten kaçındığı, sözleşmeye konu hisseler üzerinde işlem yasağı olduğu ve yasağın 28/07/2017 tarihinde sona ereceği, hal böyle iken davalı …’nın devrini taahhüt ettiği hisselerin 25.500 lotluk kısmını, davalılardan …’ya; kalan 39.519 lotluk kısmını da davalılardan …’a devrettiği görülmektedir. HMK’nın 141/1. maddesinde, tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde iddia ve savunmalarını genişletebilecekleri veya değiştirebilecekleri açıklanmıştır. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, davalılar arasındaki tasarruf işlemlerinin iptali ile … AŞ’nin 65.019 lot hissesinin davacıya devir ve tesciline, bunun mümkün olmaması halinde hisselerin borsada işlem gören değerinin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Buna göre, davacı vekili, cevaba cevap dilekçesinde, talebini kısmen değiştirip daraltarak taraflar arasındaki borsada işlem gören dava dışı … AŞ hisselerinin alım satımına ilişkin sözleşmenin aynen ifası, mümkün olmadığı takdirde borsadaki değerinin davalılardan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Yani davacı vekili, dava dilekçesinde ileri sürdüğü (birinci sıradaki talepten sonra terditli olarak ileri sürülmesi kabul edilemeyecek olan ve karışıklığa sebebiyet veren) İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali isteminden vazgeçmiştir. Davacının muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemindeki kastı, davalılar arasında yapılan hisse devir sözleşmelerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunun tespiti ile hisselerin uhdelerinde bulunması halinde davacıya iade ve teslimine karar verilmesine yöneliktir. Borsada işlem gören menkul kıymetlerin saklandığı/muhafaza edildiği merkezi saklama kuruluşu olan … nezdinde kararın infazı mümkündür. Ne var ki, İlk Derece Mahkemesince, taleplerin hukuki nitelendirilmesinde hataya düşülerek tasarrufun iptali davası varmış gibi taleplerden biri hakkında görevsizlik kararı verilmesi, sözleşmenin aynen ifası ve devir işlemlerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunun tespiti ile hisselerin davacıya iadesi ve teslimine dair talep hakkında da karar verilmeden, terditli talep hakkında doğrudan doğruya karar verilmesi, terditli talep hakkında karar verilirken de hisselerin borsada işlem gören değeri talep edilmesine rağmen bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadan sözleşme bedelinin iadesine karar verilmesi ve diğer davalılar hakkında bir karar verilmemesi doğru olmamıştır. Yine karşı davacı …’ın davası yönünden karşı dava açma koşullarının bulunup bulunmadığı değerlendirilmeden kararı verilmesi de isabetli değildir. TBK’nın 125. maddesinde, alacaklının her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahip olduğu, alacaklının ayrıca borcun ifasından vazgeçerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebileceği veya sözleşmeden dönebileceği öngörülmüştür. O halde, önceki bilirkişiler dışında, bir SPK uzmanı, bir menkul kıymetler borsasında uzman, bir de yorumda yardımcı olmak üzere şirketler hukuku alanında uzman bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınarak, borsada işlem görmesine rağmen hakkında süreli işlem yasağı bulunan taraflar arasındaki sözleşmeye konu hisselerin, devrine ilişkin kanunen yasaklayıcı bir hüküm bulunup bulunmadığı, işlem yasağının hisselerin haricen devrine olumsuz bir etkisinin bulunup bulunmadığı ve hisselerin borsada işlem görmesi nedeniyle, sözleşmenin konusunun imkansız olup olmadığı hususlarının değerlendirmesi istenilerek, bu konuda kanunen yasaklayıcı bir hüküm bulunması ve/veya sözleşmenin imkansız olması halinde, TBK’nın 27. maddesi uyarınca kesin hükümsüzlükten kaynaklı geçersiz sözleşmeye dayalı olarak tarafların ancak verdiklerini geri isteyebilecekleri gözetilerek bu konuda bir değerlendirme yapılması; Taraflarca yapılan hisse satımına ilişkin sözleşmenin, sözleşme serbestisi içerisinde kalması ve sözü geçen madde uyarınca kesin hükümsüzlük hali bulunmaması halinde, davayı kabul eden davalı … tarafından diğer davalılara yapılan hisse devirlerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olup olmadığına ilişkin taraflarca bildirilen deliller kapsamında ve özellikle davalı …’nın suç duyurusuna konu soruşturma dosyası ve açılmış ise ceza dosyası celp edilerek, bu deliller de değerlendirilip devir işleminin muvazaalı olmadığı sonucuna varılması halinde, davacının, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebileceği gözetilerek bu konuda bilirkişi heyetinden hisselerin hangi tarih itibarıyla değerinin, zararın giderilmesine esas alınması gerektiği yönünde mütalaa alınarak davalı … hakkında bir karar verilmesi; Devir işleminin muvazaalı olduğunun kabulü halinde ise hisselerin davalıların uhdelerinde bulunması durumunda, sözleşmenin aynen ifası zımnında tedbir kararıyla birlikte hisselerin davalıya devir ve teslimine dair hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmesi; Hisselerin, davalıların uhdelerinde bulunması halinde ise davacının zararını diğer davalılar … ve …’dan da isteyebileceği değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 4-Peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istinaf kanun yoluna başvurana iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, Dair, 6100 sayılı HMK’nun 7251/39 md. ile değişik 362/1-g maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi.15/02/2022