Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2744 E. 2021/1869 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2744
KARAR NO: 2021/1869
İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2018
NUMARASI: 2014/940 (E) 2018/136 (K)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 07/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babası …’in davalı … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı … plakalı araçla 24/7/2001 tarihinde seyir halindeyken trafik kazası yaptığını, olayda müvekkilinin adı geçen babası ile annesi …, kız kardeşleri … ve …, dayısı …’ün öldüğünü belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 5.000,00 TL maddi tazminat ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 7/3/2014 tarihli dilekçesiyle talep ettiği tazminatın 1.000,00 TL’sinin destekten yoksun kalma tazminatı, 1.000,00 TL’sinin tedavi ve cenaze gideri tazminatı, 1.000,00 TL’sinin araç hasar tazminatı, 1.000,00 TL’sinin ferdi kaza sorumluluğu, 1.000,00 TL’sinin ise sakatlık tazminatına ilişkin olduğunu bildirmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını savunarak esasa girilmeksizin davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, kasko poliçesiyle teminat altına alınmayan manevi tazminat davasının reddine, kaza tarihi itibarıyla sorumlu olduğu 1.000,00 TL’yi ödeyen davalı sigorta şirketine karşı açılan maddi tazminat davasının reddine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; zorunluluğu bulunmasına rağmen yerel mahkemenin destekten yoksun kalma tazminatını hesaplatmadığını, maluliyetine göre 403.309,44 TL zararın oluştuğunu hesaplayan bilirkişi raporunun aksine karar verildiğini, manevi zararlarının kasıtlı olarak giderilmediğini, istenilen tazminat miktarının da fahiş olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımına uğrayan davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğini, zamanaşımı iddiası saklı kalmak koşuluyla ticari faize hükmedilmesinin hukuka aykırılık oluşturduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1/11/2017 tarihli kararıyla sürücü vefatından kaynaklanan destek taleplerinin işletenin sorumluluğunu üstlenen trafik sigortasınca karşılanamayacağını belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Davalı … Sigorta AŞ vekilinin, kabulüne karar verilen cenaze ve defin gideri tazminatı ile İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası (İMMS) kapsamında ödenmesine karar verilen tazminat ve sakatlık tazminatına ilişkin hükümlerine yönelik olduğu anlaşılan istinaf dilekçesinin incelenmesinde; HMK’nin 341/2’nci maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4’üncü maddesi uyarınca alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ayrıca anılan Kanunun ek 1’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; “200’üncü, 201’inci, 341’inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2’nci fıkrasında; “200’üncü ve 201’inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341’inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” biçiminde düzenlemeler bulunmaktadır. İlk derece mahkemesinin hükmünü verdiği 2018 yılı için HMK’nin 341/2’nci maddesinde öngörülen istinaf başvuru sınırı, aynı Kanunun ek 1/1-2’nci maddesi uyarınca her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle hesaplandığında 3.560,00 TL olacaktır.İlk derece mahkemesince 1.000,00 TL cenaze ve defin gideri tazminatı ile 302,00 TL İMMS kapsamında tazminata, 302,00 TL sakatlık tazminatına hükmolunmuştur. Bu durumda, davalı … Sigorta AŞ aleyhine hükmolunan tutara göre istinafa konu olan hükmün, 2018 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığının anlaşılması ve HMK’nin 341/2’nci maddesi karşısında istinaf başvurusuna konu hükmün incelenmesine yasal olanak bulunmadığından, davalı… Sigorta AŞ vekilinin, kabulüne karar verilen cenaze ve defin gideri tazminatı ile İMMS kapsamında ödenmesine karar verilen tazminat ve sakatlık tazminatına ilişkin hükümlerine yönelik olduğu anlaşılan istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurunun kapsamına göre manevi tazminat talebi ile destekten yoksun kalma tazminatı ve sürekli sakatlık tazminatı taleplerinin reddine ilişkin hükümlerin incelenmesinde; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 109’uncu maddesinde motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazmini için kaza gününden itibaren iki yıllık zamanaşımı öngörülmüş, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, davanın cezayı gerektiren bir eylemden kaynaklanması durumunda Ceza Kanunu’nun öngördüğü ceza zamanaşımının (sürücü, işleten veya diğer sorumlular için fark gözetilmeksizin) uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sadece eylemin aynı zamanda suç oluşturması yeterli olup, ayrıca fail hakkında mahkûmiyet kararı ile sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı gerekmemektedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 5/6/2015 gün ve 2014/17-2198 (E) – 2015/1495 (K), 16/9/2015 gün ve 2014/17-116 (E) – 2015/1771 (K) sayılı kararlarıyla da aynı ilkeler benimsenmiştir. Somut uyuşmazlıkta dava dosyasına getirtilen Tercan Cumhuriyet Başsavcılığının 2001/258 numaralı soruşturma belgelerinin incelenmesinden; davacının babası …’in idaresindeki otomobil ile 24/7/2001 günü seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybettiği aracın önce yolun sağındaki bankete, sonrada kavak ağacına çarptığı, olay sonucu davacının babası …, annesi …, kız kardeşleri … ve … ile dayısı ..’ün öldüğü anlaşılmaktadır. Buna göre trafik kazasının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 2’nci maddesinin 2’nci fıkrası ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca, somut olaya uygulanması gereken 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 455’nici maddesinin 2’inci fıkrasına uyan taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olacak suçu oluşturan olay için aynı maddede ön görülen cezanın üst sınırına (dört seneden on seneye kadar hapis ve 1.000 liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezası) göre, anılan Kanunun 102’nci maddesinin 1’inci fıkrasının 3’üncü bendinde öngörülen dava zamanaşımının 10 yıl olduğu anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta ise, dava konusu olayın 24/7/2001 günü meydana geldiği, eldeki davanın dayanakları yukarıda açıklanan 2918 saylı KTK’nin 109’uncu maddesinin 2’nci fıkrası aracılığıyla 765 sayılı TCK’nin 102’nci maddesinin 1’inci fıkrasının 3’üncü bendinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı geçtikten sonra 4/4/2013 tarihinde açıldığı, davalı vekilinin ise dava dilekçesinin 19/4/2013 tarihinde tebliğ edilmesinin ardından, HMK’nin 127’nci maddesinde öngörülen iki haftalık cevap süresi içerisinde 29/4/2013 günü sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiğinin anlaşılması karşısında, dava dilekçesi ile talep edilen maddi ve manevi tazminat taleplerinin zamanaşımının geçmesi nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle reddedilmesi isabetli değildir. Kararın kaldırılma gerekçesine göre, davacı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : A- Davalı..Sigorta AŞ vekilinin, kabulüne karar verilen cenaze ve defin gideri tazminatı ile İMMS kapsamında ödenmesine karar verilen tazminat ve sakatlık tazminatına ilişkin hükümlerine yönelik olduğu anlaşılan istinaf dilekçesinin HMK’nin 352/1-b maddesi uyarınca reddine, B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davacı tarafından davalıya karşı açılan manevi tazminat davasının zamanaşımının geçmesi nedeniyle reddine, 2-Davacı tarafından davalıya karşı açılan araç hasar tazminatı davasının, poliçe limiti kapsamında karşılanmış olduğundan reddine, 3-Davacının destekten yoksun kalma tazminatı ve sürekli sakatlık tazminatı taleplerine ilişkin davanın zamanaşımının geçmesi nedeniyle reddine, 4-Davacının cenaze ve defin gideri tazminatı ile İMMS poliçesi kapsamında tazminat ve sakatlık tazminatı talebinin kabulüne, 1,000,00 TL cenaze ve defin gideri tazminatı, 302,00 TL İMMS poliçesi kapsamında tazminat, 1.000,00 TL sakatlık tazminatı olmak üzere toplam 2.302,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 22/10/2010 gününden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, 5-Harçlar Kanunu uyarınca maddi tazminat davasında alınması gereken 157,24 TL nispi karar ve ilam harcı ile manevi tazminat davasında alınma gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 216,54 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 256,20 TL karar ve ilam harcından mahsup edilerek, bakiye 39,66 TL karar ve ilam harcının talep halinde davacıya geri verilmesine, 6-Maddi tazminat davası yönünden, ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre belirlenen 2.180,00 maktu vekâlet ücretinin davalıdan tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacıya verilmesine, 7-Manevi tazminat davası yönünden, ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10’uncu maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca belirlenen 2.180,00 maktu vekâlet ücretinin davacıdan tahsil edilerek, vekille temsil edilen davalıya verilmesine, 8-Davacı tarafından sarfedilen başvurma harcı ve vekalet harcı olarak ödenen 28,05 TL; ATK rapor gideri 500,00 TL, bilirkişi rapor gideri 1.100,00 TL, tebligat, posta ve yazışma gideri 479,10 TL olmak üzere toplam 2.150,15 TL yargılama giderlerinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 323,37 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 9-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarfedilen posta ve tebligat gideri 28,00 TL, istinaf başvuru harcı 98,10 TL olmak üzere toplam 126,10 TL yargılama giderinin, davacıdan tahsil edilerek, davalıya verilmesine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının, peşin alınan 60,90 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsup edilerek, bakiye ‭1,60 TL karar ve ilam harcının talep halinde davacıya geri verilmesine, 4-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa geri verilmesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, manevi tazminat davası yönünden HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin, maddi tazminat davası yönünden ise HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.07/12/2021