Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2727 E. 2021/1506 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2727
KARAR NO: 2021/1506
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2018
NUMARASI: 2015/544 (E) 2018/686 (K)
DAVANIN KONUSU: Destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/08/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı kurumun zararından sorumlu olduğu … plakalı aracın sürücüsü ve müvekkili …’in eşi olan …’in vefat ettiğini, müvekkilinin eşinin desteğinden yoksun kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 100.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte sigorta limiti dahilinde davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 07/12/2017 tarihinde sunduğu dilekçe ile destekten yoksun kalma tazminatına yönelik talebini 125.000 TL’ye arttırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının eşi meydana gelen kazada %100 kusurlu olduğunu ve kendi kusurundan faydalanamayacağını, davacı ile vefat edenin 10 günlük evli olduğunu, bu süre dikkate alındığında davacı ile müteveffa arasında eylemli ve gerçek bir bağlılık ilişkisi kurduklarını düşünmenin mümkün olmadığını, manevi tazminatın unsurlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; asıl ve ıslahla açılan davanın kısmen kabulü ile 125.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 18/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin reddine karar vermiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kazanın tek taraflı olduğunu ve davacının murisi sürücü …’in %100 kusurlu olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/17-1315 E. 2017/ 1239 K. sayılı kararına göre kendi kusuruyla sebebiyet yada artmasına neden olduğu zararın ödettirilmesini istemenin doğruluk ve dürüstlük kuralına aykırı olacağından davacının davasının reddinin gerektiğini, ayrıca bilirkişi raporunda davacı …’in sosyal ve ekonomik durum araştırmasında bakmakla yükümlü olduğu eşi ve 2 çocuğunun bulunduğu ve takdirin Mahkemeye ait olduğu hususu belirtilmiş olmasına rağmen Mahkemenin takdir hakkını kullanmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, 16/08/2008 tarihinde, davacının eşi olan …’in sevk ve idaresinde olan yabancı plakalı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası neticesinde ölümü nedeniyle zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle davalı taraftan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda araç sürücüsü davacı desteği …’in %50, lastik patlamasının olaya etkisinin % 50 oranında olduğu mütalaa edilmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. TBK 53/3 maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Davalı Türkiye Motorlu Taşıtlar Bürosunun yabancı plakalı araçların Türkiye’de karıştığı kazalarda zararların karşılanması sorumluluğu araçların yeşil kart sigortası olması halinde, kaza tarihindeki Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası limitleri ile sınırlıdır. Dosya kapsamından davacılar desteğinin sürücüsü olduğu aracın ülkemizde de geçerli uluslararası sigorta poliçesinin düzenlenme tarihinin, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının yürürlük tarihinden önce olduğu, Yargıtay HGK 2020/17-111 Esas 2020/422 Karar sayılı ilamında aracı kullanan işletenin tam kusuruyla meydana gelen kazada, işletenin ölümü nedeniyle talep edilen destek zararının, ölenin değil, üçüncü kişi durumundaki destek tazminatı isteklilerinin zararı olduğu, işletenin ve şoförün, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden, destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilebileceği kabul edilmekle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davacının nüfus kaydının UYAP’tan yapılan sorgulamasında medeni halinin dul gözüktüğü ve önceki evliliğinden iki çocuğunun bulunduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekili tarafından yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 8.538,75 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.134,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 6.404,05 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/10/2021