Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2726 E. 2021/1187 K. 10.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2726
KARAR NO: 2021/1187
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2018
NUMARASI: 2016/171 Esas – 2018/354 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/09/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık, TBK’nın 54. ve 56. maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı dava devam ederken sigorta şirketi tarafından maddi tazminat talebi kabul edildiğinden maddi tazminat talebinden feragat ettiğinden maddi tazminat yönünen davanın Reddine, taraf vekilleri lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, davacının manevi tazminat talebinin Kısmen Kabul Kısmen Reddi ile 10.000,00TL’nin kaza tarihiden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … AŞ. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkiline ait aracın bir aylığına kiraya verildiğini, İlk Derece Mahkemesince, bir aylık kiralamanın, uzun süreli kiralama sayılamayacağına ilişkin yapılan değerlendirmenin Yargıtayın yerleşik içtihatlarına aykırı olduğunu, uzun süreli kiralama sayılması gerektiğini, meydana gelen kazada müvekkili şirketin maliki olduğu aracın tam kusurlu olduğuna ilişkin değerlendirilmenin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, 0811/2015 tarihinde, davalı … Sigorta A.Ş.’nin ZMS sigortacısı ve davalı Davalı … AŞ.’nin işleteni olduğu … plakalı araç ile davacının maliki – sürücüsü olduğu … plakalı aracın kaza yapması neticesinde davacının yaralandığı, işbu dosyada davacı tarafça maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulduğu ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusundaki birinci itirazı, müvekkilinin işleten sıfatının bulunmadığına ilişkindir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ile Dairemizin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere; 2918 sayılı KTK’nın hükümlerine göre, trafik kaydı “işletenin” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, moturlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araç, kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktirinde, gerekse Yargıtayın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta; davalı tarafça her ne kadar kiralamanın, uzun süreli kiralama olduğu iddia edilmiş ise de, kaza yapan ve davalıya ait olduğu anlaşılan araç, çok kısa süreli olarak değişik tarihlerde dava dışı kişiye kiralanmıştır. Bir başka deyişle, uzun süreli kiralama sayılması için aranılan ve yukarıda belirtilen unsurlar, somut uyuşmazlıkta gerçekleşmediğinden, davalının işletenlik sıfatı devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöne ilişkin dava ve itirazı yerinde değildir. Davalı vekilinin ikinci itirazı ise, kusur oranına ilişkindir. Mahkemece karara dayanak yapılan 25/12/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında tam kusurlu, … plakalı araç sürücüsü olan davacının kusursuz olduğu mütala edilmiştir. Bilirkişi kurulu raporunun yapılan incelemesinde, raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, başta trafik kazası tespit tutanağı olmak üzere dosyadaki bilgi ve belgelere uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanısına varıldığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin iddia ve itirazları da yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 305,66 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek, bakiye 377,44 TL karar ve ilam harcının davalı … AŞ’den tahsili ile Hazine’ye verilmesine, 3-Davalı … AŞ.’nin istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.10/09/2021