Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2713 E. 2021/1758 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2713
KARAR NO: 2021/1758
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/05/2018
NUMARASI: 2016/350 (E) 2018/620 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sürücüsü davalı …’ın yönetimindeki … plaka sayılı aracın müvekkili davacı …’nun yolcu olarak bulunduğu dava dışı …’ye ait …plakalı motosiklete çarpması suretiyle müvekkilinin yaralanmasına neden olduğunu belirterek, tedavi gideri olarak 1.000,00 TL; ulaşım masrafı için 1.000,00 TL; işgöremezlik tazminatına esas olmak üzere 500,00 TL, bakıcı gideri için 2.000,00 TL, kaza nedeniyle zarar gören cep telefonu için 1.000,00 TL olan toplam 5.000,00 TL maddi tazminat ile 40.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 1/3/2018 günü sunduğu dilekçeyle iş göremezlik tazminatını 541,84 TL’ye yükseltmiş, diğer maddi tazminat taleplerini ile manevi tazminat taleplerinin aynen devam ettiğini bildirmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; ehliyeti olmayan sürücünün kullandığı motosiklete kasksız biçimde binen davacının kendi can güvenliğini tehlikeye atarak kusurlu davrandığını, kazanın oluşumunda asli kusurun dava dışı sürücü …’ya ait olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız talebin reddini savunarak toplanmasını istediği kanıtları bildirmiştir. İlk derece mahkemesince, maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 541,84 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 668,69 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 1.210,43 TL tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin ve diğer taleplerin reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 2.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; Şişli Etfal Hastanesinde yapılan ameliyatın ardından evinde tedavi gören ve özel hastanede pansuman yaptıran müvekkilinin sigortanın karşılamadığı bir takım ilaçlar için 2.100,00 TL, ulaşım gideri için 1.300,00 TL’yi cebinden harcadığını, 2 ay çalışamayan müvekkilinin 2.500,00 TL gelirinden mahrum kaldığını, refakatçiye aylık 2.000,00 TL ödeyen müvekkilinin 1.800,00 TL bedelle satın aldığı cep telefonun da parçalandığını; bu olayın müvekkilinin eşinden boşanmasına neden olduğunu, maddi ve manevi tazminat olarak toplam 3.210,43 TL tazminata hükmolunmasına rağmen 2.180,00 TL karşı vekalet ücretine karar verilerek hakkaniyete aykırı davranıldığını, hükmolunan manevi tazminat miktarının oldukça düşük olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı, maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili 1/3/2018 günü sunduğu dilekçeyle geçici iş göremezlik tazminatını 541,84 TL’ye yükseltmiş, ilk derece mahkemesince dilekçeyle yükseltilen talep sonucu kabul edilerek 541,84 TL geçici iş göremezlik tazminatına hükmolunmuştur. Yargı organlarına yapılan her türlü istemde arandığı üzere, yasa yollarına başvuruda da, istemde bulunanın hukuki bir yararının bulunması gerekir. Nitekim, HMK’nin 114/1-h maddesine göre hukuki yarar dava şartı olarak düzenlenmiş olmakla, anılan hükmün yasa yoluna başvuruda da aranacağı kuşkusuzdur. HMK’nin 361’inci maddesinin 2.fıkrasına göre, davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili talep ettiği geçici iş göremezlik tazminatını 541,84 TL’ye yükseltmiştir. Taleple bağlılık ilkesine ilişkin HMK’nin 26/1’inci maddesi uyarınca talepten fazlasına hükmedilemeyeceği de gözetildiğinde, talep edilen geçici iş göremezlik tazminatı miktarını hüküm altına alan ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf kanun yoluna başvurmakta hukuki yararı bulunmadığından, davacı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin hükme yönelik istinaf başvurusunun istinaf başvuru koşullarının oluşmaması nedeniyle HMK’nin 352/1-ç maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı vekilinin diğer maddi tazminat hükümlerine yönelik istinaf dilekçesinin incelenmesinde: HMK’nin 341/2’nci maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4’üncü maddesi uyarınca alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ayrıca anılan Kanunun ek 1’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; “200’üncü, 201’inci, 341’inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2’nci fıkrasında; “200’üncü ve 201’inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341’inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” biçiminde düzenlemeler bulunmaktadır. İlk derece mahkemesinin hükmünü verdiği 2018 yılı için HMK’nin 341/2’nci maddesinde öngörülen istinaf başvuru sınırı, aynı Kanunun ek 1/1-2’nci maddesi uyarınca her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle hesaplandığında 3.560,00 TL olacaktır. Dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tedavi gideri olarak 1.000,00 TL, ulaşım gideri için 500,00 TL, bakıcı gideri için 2.000,00 TL, kullanılmaz hale gelen cep telefonu için 1.000,00 TL maddi tazminat talep eden davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde ise, tedavi nedeniyle alınan ilaçlar için 2.100,00 TL; ulaşım gideri olarak 1.300,00 TL, bakıcı gideri olarak ise 2.000,00 TL harcadığını, cep telefonunun ise 1.800,00 TL’ye satın alındığını, bildirmek suretiyle talep sonucunu sınırlandırmıştır. Bu durumda, reddine karar verilen tedavi gideri tazminatını oluşturan ilaç ve ulaşım gideri tazminatı, cep telefonunun kırılmasından kaynaklanan maddi tazminat istemi ile bakıcı gideri tazminatı taleplerinin ayrı ayrı tutarına göre istinafa konu olan hükmün, 2018 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığının anlaşılması karşısında, istinaf başvurusuna konu tedavi gideri tazminatı ile bakıcı gideri tazminatı taleplerinin reddine ilişkin hükümlerin HMK’nin 341/2’nci maddesi karşısında incelenmesine yasal olanak bulunmadığından, davacı vekilinin, tedavi gideri tazminatı ile bakıcı gideri tazminatı taleplerinin reddine ilişkin hükümlere yönelik istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin hükme yönelen istinaf başvurusunun incelenmesine gelince: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Adli Tıp Kurumu 3’üncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 8/9/2017 tarihli raporunda davacının 30/06/2015 günü geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümlerine göre sürekli maluliyetine neden olmadığı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 3 haftaya kadar uzayabileceği belirtilmiş, bilirkişiler tarafında düzenlenen raporda ise kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ın %75 oranında asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı ile davalıların dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporundan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarınında isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin dilekçesinde bildirdiği manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf nedenlerinin yerinde görülmemiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davacı … vekilinin, ilk derece mahkemesinin yukarıda esas ve karar sayısı yazılı geçici iş göremezlik tazminatı hükmüne yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 352/1-ç maddesi uyarınca reddine, B-Davacı … vekilinin ilk derece mahkemesinin yukarıda esas ve karar sayısı yazılı tedavi gideri tazminatını oluşturan ilaç ve ulaşım gideri tazminatı, cep telefonunun kırılmasından kaynaklanan maddi tazminat istemi ile bakıcı gideri tazminatı taleplerinin reddine ilişkin hükümlere yönelik istinaf dilekçesinin HMK’nin 352/1-b maddesi gereğince ayrı ayrı reddine, C-Davacı … vekilinin ilk derece mahkemesinin yukarıda esas ve karar sayısı yazılı manevi tazminatı hükmüne yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi uyarınca esastan reddine, 1-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırılan 35,90 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsil edilerek, hazineye gelir kaydına, 2-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 3-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-Artan gider avansının ilk derece mahkemesince HMK’nin 333’üncü maddesi uyarınca kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.23/11/2021