Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/271 E. 2019/789 K. 23.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2019/271
KARAR NO : 2019/789
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2017
NUMARASI : 2016/1036 Esas – 2017/736 Karar
DAVANIN KONUSU: Hasar Tazminatı
KARAR TARİHİ: 23/12/2019
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait … plakalı aracın 23/01/2016 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu hasarlanması neticesinde uğramış olduğu zararın kasko sigortacısı olan davalı taraftan tazminine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı … şirketi cevap dilekçesinde; davacı araç sürücüsünün kaza sonrası olay mahallini terk ettiğini, olay anında trafik kaza tespit tutanağının tutulmadığını, bu nedenle davacı taraf araç sürücüsünün kaza anında alkollü olup olmadığının tespitinin yapılamadığını, davacı yanın olay anında alkollü olmadığını ispat etmesi gerektiğini, zira ispat yükünün yer değiştirdiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davacı araç sürücüsünün kaza mahallini terk ettiği, kazaya ilişkin herhangi bir tutanak tutulmadığı gibi davacı araç sürücüsünün de olay günü alkollü olup olmadığına dair rapor bulunmadığı, davacının aracının sürücüsünün olay mahallini terk etmiş olması nedeni ile alkolsüz olduğunu ispat etme külfeti altında olduğu gerekçesiyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili; davalı tarafın kaza esnasında alkollü araç kullanıldığına dair farazi iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğunu, hukukun temel kaidesi olan müddeinin iddiasını ispat zorunluluğunun bunu gerektirdiğini, ispat külfetinin yer değiştirmesinin söz konusu olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesince sigortalı araç sürücüsünün olay mahallini terk etmiş olması nedeniyle alkolsüz olduğunu ispat etmekle yükümlü olduğu ve bu olgunun da ispatlanamadığı gerekçesiyle zararın teminat dışı olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de bu kabul şekli doğru olmamıştır. Şöyle ki; Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup davacıya ait aracın davalı şirket nezdinde sigortalı olduğu ve 23/01/2016 tarihli rizikonun poliçe yürürlük süresi içerisinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir. 6102 sayılı TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrasına göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın 1.5. Maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yükü yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/5095 E.2016/7154 K. sayılı kararı ve benzer nitelikteki kararları) Yukarıda yapılan açıkmalara göre somut olay değerlendirildiğinde; davacı şirkete ait aracın İstanbul Çağlayan’da meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu hasara uğradığı, davacı vekilinin beyanına göre araç sürücüsünün kazanın akabinde karlı bir kış akşamı olması sebebiyle aracı kaza mahallinde bir kenara çekerek akşam vakti soğukta beklemek yerine evine gittiği, ertesi gün de sigorta şirketine haber verildiğini beyan ettiği, olayın sigortalının beyan ve ihbar ettiği şekilde gerçekleşmediğine ilişkin dosya kapsamında herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, bu durumda ispat yükünün yer değiştirdiğinin kabulünün mümkün olmadığı değerlendirilmiştir. İspat yükü halen üzerinde bulunan davalı kasko şirketi, araç sürücüsünün alkollü olduğu varsayımına dayanmış ise de; buna ilişkin herhangi bir delil bildirmediği, dolayısıyla davalı … şirketinin, gerçekleşen rizikonun teminat dışında kalan hallerden olduğuna ilişkin savunmasını ispatlayamadığı, giderek davaya konu rizikonun gerçekleşmesiyle davacı aracında meydana gelen hasarın, kasko poliçesi teminatı kapsamında kaldığının kabulü gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Hal böyle iken, ispat yükünün tayininde hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde, davacının zararı bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rapora yönelik itirazlar da değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi amacıyla HMK’nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,4-Peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istinaf kanun yoluna başvurana iadesine,5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.23/12/2019