Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2703 E. 2022/1973 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2019/2703
Karar No: 2022/1973
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 24/05/2018
Numarası: 2017/479 (E) – 2018/679 (K)
Davanın Konusu: Maddi ve manevi tazminat
Karar Tarihi: 9/11/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı …’ye ait, davalı … Sigorta AŞ tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı olan ve davalılardan … Madencilik Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından kiralanan davacı …’nin babası …’nin yönetimindeki …. plakalı otomobilin, karayolunun Çankırı ili, Ilgaz ilçesi … mevkinde trafik uyarı levhası, korkuluk, koruma, refüj gibi önlemleri bulunmayan bölümünde seyir halinde iken meydana gelen trafik kazası sonucu davacı …’nin babası … ile annesi …’nin öldüklerini, davacının ise ağır biçimde yaralandığını ileri sürerek; belirsiz alacak davası niteliğinde davacının babasının ölümünden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı olarak 1.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi; belirsiz alacak davası niteliğinde davacının annesinin ölümünden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı olarak 1.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi; belirsiz alacak davası niteliğinde kendisinin yaralanmasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı olarak 1.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan yasal faiziyle birlikte davalı Sigorta Şirketi yönünden poliçedeki limitler dahilinde sınırlı biçimde müştereken ve müteselsilen tahsiline hükmolunmasını talep etmiş; 19/4/2016 günü sunduğu dilekçeyle davacı …’nin babası …’nin ölümünden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı talebini 10.855,87 TL’ye, annesi …’nin ölümünden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı talebini 13.290,43 TL’ye, maluliyetinden kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 102.611,31 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; aracı kiralayan ve ruhsat sahibi olmayan müvekkiline karşı açılan davanın haksız ve dayanaksız olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; toplanmasını istediği kanıtları bildirerek davanın reddini savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu aracı 25/7/2011 günü … Ticaret Limited Şirketine 1 yıl süreyle kiralayan müvekkilinin otomobili hasarsız biçimde teslim ettiğini, kimsenin kendi kusuru fiili ile kendi lehine menfaat temin edemeyeceğini, davalı şirketin müvekkilinin aracına kısa süreli araç sigortası yaptırmadığını, davacının iddialarını kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; davaya bakma görevinin idari yargıya ait olduğunu, müvekkili idarenin kazada kusuru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 127.757,61 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılar …, … Limited Şirketi ve … Sigorta AŞ’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine; davalı Karayolları Genel Müdürlüğü hakkındaki davanın reddine; manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, davacının annesinin ölümünden dolayı 10.000,00 TL manevi tazminatın, babasından ölümünden dolayı 10.000,00 TL manevi tazminatın, kendisinin yaralanması nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … İnşaat ve Madencilik Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı Karayolları Genel Müdürlüğüne (KGM) karşı açtıkları davayı atiye bırakma talebinde bulunmalarına karşın, davalı KGM lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından müvekkili lehine hükmolunan manevi tazminat miktarlarının çok düşük takdir edildiğini, reddine karar verilen manevi tazminat talebi yönünden davalılardan … ve … Ticaret Limited Şirketi için ayrı, davalı KGM için ayrı vekâlet ücreti hesaplanarak iki farklı hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, zira reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanacak vekâlet ücretinin davalıların tamamını kapsadığını belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün dilekçede açıkladığı biçimde düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; aracını 1 yıllık süreyle davalı … Ticaret Limited Şirketine kiralayan müvekkilinin kaza sebebiyle hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, yerel mahkemenin bir yıllık sözleşmeyi kısa süreli olarak kabul etmesi ve bu yönden husumet itirazlarını reddetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşmede yer alan hükümler sebebiyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, zira işleten sıfatıyla uzun süreli kiracı … Ticaret Limited Şirketinin sorumlu olduğunu, davacının murisinin kusurlu olduğu kazada, davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda:Dava dilekçesinde davalılar … Ticaret Limited Şirketi, … ve KGM’den belirsiz alacak davası niteliğinde 3.000,00 TL maddi tazminatı ve 200.000,00 TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep eden davacı vekili 4/5/2016 tarihli duruşmada KGM’ye karşı açtıkları davayı atiye bıraktıklarını beyan etmiş, bu konudaki talebi kabule yetkili olmadıklarını bildirerek, beyanda bulunacaklarını söyleyen duruşmada hazır bulunan KGM vekili 11/5/2016 tarihinde sunduğu dilekçede davacının bu talebine açık rıza göstermelerinin yetki sınırlarını aşacağı gerekçesiyle bu konudaki talebi mahkemenin takdirine bıraktıklarını beyan etmiş; istinaf incelemesi kapsamında dairemizde sürdürülen yargılama sırasında ise davacı vekilinin davayı geri almasına onay verdiğini bildirmediği takdirde davanın esastan incelenerek karar verileceğine ilişkin uyarıyı içeren duruşma hazırlık tutanağının davalı KGM vekiline tebliğ edildiği anlaşılmıştır. HMK’nin 123’üncü maddesi uyarınca davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir. Somut uyuşmazlıkta davalı KGM’nin, davacının davayı geri alma niteliğindeki “atiye bırakma” biçimindeki talebine açık rızası bulunmamaktadır. Başka bir söyleyişle davalı KGM kendisine karşı açılan maddi ve manevi tazminat davasının geri alınmasına onay vermemiştir. Bu itibarla davalı KGM’ye karşı açılan dava bakımından ilk derece mahkemesince esas hakkında nihai karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince davalı KGM’ye karşı açılan maddi ve manevi tazminat davasının anılan davalının kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle reddine, davalılar … ve … Madencilik Sanayi Ticaret Limited Şirketine karşı açılan manevi tazminat davasının ise kısmen reddine karar verilmiştir. Diğer bir anlatımla davalı KGM’ye karşı açılan maddi ve manevi tazminat davalarının ret sebebi ile davalılar … Ticaret Limited Şirketi ile …’ye karşı açılan manevi tazminat davalarının kısmen reddi kararının gerekçeleri farklıdır. Bu itibarla hakkındaki maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilen davalı KGM ile haklarındaki manevi tazminat davalarının kısmen reddine karar verilen davalılar … Ticaret Limited Şirketi ile … lehine ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmolunmasının yerinde olduğu kabul edilmiştir. Davalı …’nin, davalı …’ye ait davalı … Ticaret Limited Şirketi tarafından kiralanan, babası …’nin yönetimindeki … plakalı otomobil ile 24/6/2012 günü meydana gelen tek taraflı trafik kazasında yaralandığı, aynı kazada adı geçen babası ile annesi …’nin öldüğü anlaşılmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Aynı maddenin 2’nci fıkrası uyarınca ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Bir kimsenin, hukuka aykırı bir fiil yüzünden çektiği, bedeni acılarla ruhsal üzüntüye manevi zarar denir. Manevi zarar, gerçek anlamda zarar değildir; zira malvarlığında bir azalmayı ifade etmez. Bir acının veya üzüntünün maddi zarar gibi parayla ölçülmesine olanak bulunmamaktadır. Paranın manevi zararları karşılamak üzere kullanılabilmesi, hiçbir zaman manevi kaygı geri getirip yerine koyduğu veya manevi varlığın bir bölümünün onunla değiştirilebildiği anlamını taşımaz. Paranın bu anlamda gördüğü iş kişilik hakları ve yararları zedelenen kimsenin duyduğu manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatıp yatıştırmakta; bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmekte; bir teselli, bir avunma, bir ruhsal tatmin aracı olmaktan ibarettir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan ve özgün bir nitelik taşıyan hükmedilecek bu para, bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/6/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/6/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde belirtildiği gibi hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyeleri bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda KGM’ye atfedilecek bir kusur bulunmadığının belirtilmesine, davaya konu kazanın otomobilin davacının babasının yönetiminde iken tek taraflı olarak meydana gelmesine, davacının dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumuna, olayın meydana geliş biçimine ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarınında isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununu (KTK) hükümlerine göre, trafik sicil kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işleten sıfatının 3’üncü kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir kanun hükmü yoktur. Nitekim aynı Kanunun 3’üncü maddesinde işleten, ” … araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” biçiminde tanımlanmıştır. Anılan Kanunun 85’inci maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek öğretide, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Dava dilekçesinde, kazaya karışan otomobilin, maliki davalı … tarafından 25/7/2011 günü davalı … Ticaret Limited Şirketine bir yıllığına kiraladığını savunan davalı … vekili 23/9/2013 günü sunduğu dilekçe ekinde otomobilin 25/7/2011 gününden 25/7/2012 tarihine kadar bir yıl süreyle kiralandığına ilişkin kira sözleşmesi sunmuş; davalı … Ticaret Limited Şirketi vekili ile 31/10/2013 günü sunduğu dilekçe ile davalı … ile aralarında kira sözleşmesi bulunduğunu doğrulamış; davacı vekili de dava dilekçesinde davacının babası ölen sürücü …’nin kazaya karışan otomobili davalı … Sanayi Ticaret Limited Şirketinden kiralandığını belirtmiştir. Somut olay yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; kendisine ait … plakalı otomobilini davalı … Sanayi Ticaret Limited Şirketine uzun süreli kiralaması nedeniyle işleten sıfatından kaynaklanan sorumluluğunun ortadan kalktığı anlaşılan davalı …e’ye karşı açılan maddi ve manevi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi yerinde olmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-1-Davacı vekilinin, yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, B-1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre; 2-Davanın kısmen kabulüyle; a-Davacının babası …’nin ölümünden dolayı 11.855,87 TL destekten yoksun kalma tazminatının; annesi …’nin ölümünden dolayı 13.290,43 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalı … Ticaret Limited Şirketi’nden olayın meydana geldiği 24/6/2012 tarihinden, davalı … Sigorta AŞ’den ise davanın açıldığı 18/7/2012 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı … Sigorta AŞ’nin poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere sorumlu tutulmasına, b-Davacının maluliyeti nedeniyle 102.611,31 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Limited Şirketi ile … Sigorta AŞ’den müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, c-Davalı … hakkında açılan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat davalarının reddine, ç-Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü hakkında açılan maddi ve manevi tazminat davalarının reddine, d-Davacının annesi …’nin ölümü nedeniyle 10.000,00 TL, babası …’nin ölümü nedeniyle 10.000,00 TL ve kendi yaralanmasından dolayı 20.000,00 TL manevi tazminatın trafik kazasının meydana geldiği 24/6/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Limited Şirketi’nden tahsili ile davacıya verilmesine, Davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine, 3-İstinaf nedeni olarak ileri sürülmediğinden istinaf kanun yolu incelemesi dışında kalan ilk derece mahkemesinin harç ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkraları yinelenerek, a)Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 11.459,52 TL karar ve ilam harcından peşin ve ıslah harcı olarak alınan 1.029,06 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 10.430,46 TL karar ve ilam harcının davalılar … Sigorta AŞ ve … Nakliyat İnşaat ve Madencilik Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, b)Davacı tarafından sarf edilen 3.172,75 TL bilirkişi ücreti ve adli tıp rapor gideri, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 1.550,55 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 7.723,30 TL yargılama giderinden, ilk derece mahkemesince hesaplanan davanın kabul ve ret (%51 kabul, % 49 ret) oranına göre hesaplanan 3.938,88 TL yargılama gideri ile davacı tarafından dava açılırken ve ıslah harcı olarak ödenen toplam 1.053,51 TL harç olmak üzere toplam 4.992,39 TL yargılama giderinin davalılar … Sigorta AŞ ve … Nakliyat İnşaat ve Madencilik Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davacı vekili tarafından ileri sürülen ve yerinde görülmeyen istinaf sebeplerinden başka istinaf sebebi ileri sürülmediğinden, kısmen istinaf kanun yolu incelemesi dışında kalan ilk derece mahkemesinin vekâlet ücretine ilişkin hüküm fıkraları yinelenerek; a)Maddi tazminat davası yönünden, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre hesaplanan 12.970,61 TL vekâlet ücretinin davalılar … Sigorta AŞ ve … Madencilik Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, b)Kısmen kabulüne karar verilen manevi tazminat davası yönünden, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre hesaplanan 4.750,00 TL vekâlet ücretinin davalı … Nakliyat İnşaat ve Madencilik Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden tahsil edilerek davacıya verilmesine, c)Kısmen reddine karar verilen manevi tazminat davası yönünden, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddine karar verilen manevi tazminat talebine göre hesaplanan 4.750,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsil edilerek, vekille temsil edilen davalı … Madencilik Sanayi Ticaret Limited Şirketi’ne verilmesine, d)Karayolları Genel Müdürlüğü’ne karşı açılan davanın başka bir sebeple reddedilmesi nedeniyle, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan, maddi tazminat davası yönünden 12.970,61 TL vekâlet ücreti ile manevi tazminat davası yönünden 4.750,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, vekille temsil edilen davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’ne verilmesine, 5-Davalı …’ye karşı açılan ve reddine karar verilen manevi tazminat davası bakımından; Dairemiz hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 3’üncü ve 4’üncü fıkraları uyarınca belirlenen 9.200,00 TL maktu vekâlet ücreti davacıdan tahsil edilerek, vekille temsil edilen davalı …’ye verilmesine, 6-Davalı …’ye karşı açılan ve reddine karar verilen maddi tazminat davası bakımından; Dairemiz hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13’üncü maddesinin 4’üncü fıkrası uyarınca belirlenen 9.200,00 TL maktu vekâlet ücreti davacıdan tahsil edilerek, vekille temsil edilen davalı …’ye verilmesine, 7-Davalı … tarafından sarf edilen 173,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri davacıdan tahsil edilerek, davalı …’ye verilmesine, 8-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, B-İstinaf incelemesi bakımından; 1-Davalı … tarafından peşin yatırılan istinaf karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin ödenen 35,90 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 44,80 TL istinaf karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye verilmesine, 3-İstinaf aşamasında davalı … tarafından sarf edilen posta ve tebligat gideri 95,10 TL, istinaf başvuru harcı 98,10 TL olmak üzere toplam 193,20 TL yargılama giderinin, davacıdan tahsil edilerek, davalı …’ye verilmesine, 4-Dairemiz hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 5.500,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile vekille temsil edilen davalı …’ye verilmesine, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince, kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, HMK’nin 110’uncu maddesi kapsamında davaların yığılması (objektif dava birleşmesi) şeklinde açılan davalar olması nedeniyle her bir hüküm (destekten yoksun kalma, maluliyet tazminat ve manevi tazminat) bakımından hükmedilen/reddedilen miktarlar itibarıyla HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.9/11/2022