Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2701 E. 2021/1676 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2701
KARAR NO : 2021/1676
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2018
NUMARASI : 2002/1213 (E) 2018/353 (K)
DAVANIN KONUSU: Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dışı…Ecza Deposu …. Ltd. Şti., ….. AŞ ve…. Sağlık Hizmetleri … AŞ’nin, müvekkili bankadan krediler kullandığını, davalı …’in de sözleşmelerin müteselsil kefili olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle, hesapların kat edilerek davalı … ve diğer borçlular aleyhine İstanbul 6. İcra Dairesinin … E.,… E. sayılı dosyalarından icra takibine geçildiğini, anılan icra takip dosyalarındaki itirazlar nedeniyle açılan itirazın iptali davalarının derdest olduğunu, borçlunun haczi kabil hiçbir malının bulunmadığını, hal böyle iken davalı …’in, 05/02/2001 tarihinde, Kadıköy Sahrayıcedit Mahallesi … parsel sayılı taşınmazda kat irtifaklı 2. kat 6 nolu meskeni 30.000,00 TL bedelli diğer davalı …a devretmiş olduğunun tespit edildiğini, bu tasarrufun alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı …vekili dava konusu bağımsız bölümün bulunduğu taşınmazda daha büyük bir daireye geçmek amacıyla dava konusu bağımsız bölümün satışa çıkarıldığını öğrendiğinde, bu daireyi, iyi niyetli bir şekilde satın aldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, bedeller arasında fark olmadığı, bir başka alacaklı tarafından dava konusu tasarrufa ilişkin açılan davanın reddedilerek Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiği, bu dosyanın eldeki dava bakımından güçlü delil teşkil ettiği, tanık beyanlarının savunmayı doğruladığı, 3. kişi konumundaki davalının diğer davalının mali durumunu bildiği veya bilmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hususunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, ihtiyacı nedeniyle taşınmazı satın alan bir kişinin 14 gün sonra satış vaadi sözleşmesi yaparak bunu tapuya şerh ettirmiş olmasının dikkate alınmadığını, taşınmazın 30.000,00 TL olarak kabul edilen değerinin diğer bir dava dosyasında 40.000,00-49.000,00 TL arasında belirlendiğini, değerler arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, tarafların aynı binada komşu olduğunu, davalı borçlunun ilaç depo/dağıtım şirketi yetkilisi olması, diğer davalının da eczacı olması karşısında davalı …’nın, diğer davalı borçlunun ekonomik durumun bilmemesi ihtimalinin bulunmadığını, bu yönüyle davanın değere bakılmaksızın dahi kabul edilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın dekorasyonsuz değeri 30.000,00 TL olarak tespit edilmiştir. Taşınmazda satıştan sonra yapılan deprem güçlendirmesi ve satış tarihinden sonra yapıldığı keşfen tespit edilen dekorasyonun, bağımsız bölümde getirdiği değer artışı isabetli bir şekilde hesaba katılmamıştır. Bilirkişi raporu, bu haliyle denetime elverişli hüküm vermek bakımından yeterli görülmüştür. Buna göre bedeller arasında nispetsizlik bulunmamaktadır. Kaldı ki, bir başka alacaklı tarafından İstanbul 9. ASHM 2002/189 Esas sayılı dosya üzerinden açılan davada alınan bilirkişi raporundaki taşınmazın dekorasyonsuz halinin ederi olarak tespit edilen 40.000,00 TL esas alınsa dahi İİK 278/III-2. maddesinde aranan bedeller arasında misli fark olmamaktadır. Bu durumda İİK 278 yönünden iptal koşullarının oluşmadığına ilişkin kabul şeklinde usul ve yasaya aykırılık yoktur.Bununla birlikte, davalı tarafın oturmakta olduğu aynı apartmanda bulunan daha büyük daireye taşınmak istediği ve bu şekilde dava konusu bağımsız bölümü satın alma ihtiyacı içerisinde olduğu hususu tanık beyanlarıyla sabittir. Davalının mevcut taşınmaz malvarlığına göre dava konusu daireyi satın alacak mali gücü de bulunmaktadır. Daireyi satın aldıktan sonra da keşfen tespit edildiği üzere dairede dekorasyon yaptırdığı ve tanık anlatımları uyarınca dava konusu bağımsız bölüme taşındığı anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaz, rayiç bedel üzerinden devredilmiştir. Davacı tarafın dayandığı diğer bir tasarrufun iptali davasında alınan bilirkişi raporundaki dekorasyonsuz değer kabul edilse dahi, mal kaçırma kastının varlığından haberdar olunduğunun, kabulüne yeter bir değer farkı bulunmamaktadır. Diğer yandan dava konusu bağımsız bölüm İstanbul’un yoğunluklu nüfusunun yaşadığı Suadiye semtinde bulunmaktadır. Hayat tecrübelerine göre kalabalık nüfusun yaşadığı İstanbul gibi büyükşehirlerde, nüfusu daha az olan yerlerin aksine, komşuluk ilişkilerinin zayıf olduğu, tanışıklık olması durumunda dahi ekonomik halleri hakkında bilgilerinin bulunmadığı bilinmektedir. Ezcümle işbu sayılan olgular, davalının, taşınmazı satın alırken mal kaçırma kastıyla hareket edildiğini bilmediğine dair fiili karine teşkil eden hususlardır. Tarafların aynı apartmanda oturması, davalı 3. kişinin oturduğu daireyi 13 yıl önce davalıdan satın almış olması, davalı borçlunun ilaç depo/dağıtım şirketinin yetkili temsilcisi ve diğer davalının da bir başka şehirde bulunan eczane vasıtasıyla eczanecilik faaliyetinde bulunması ile satış tarihinden kısa bir zaman sonra taşınmaza ilişkin satış vaadi sözleşmesi yapılmasına ilişkin vakıalar, Dairemizce, somut olay bakımından, işbu fiili karinenin aksinin ispatına yeter nitelikte görülmemiştir. Dolayısıyla İİK 280. Maddesindeki koşullar da oluşmamıştır.
O halde usul ve yasaya uygun bulunan karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (30.000,00 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 16/11/2021