Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2689 E. 2022/80 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2689
KARAR NO: 2022/80
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2018
NUMARASI: 2013/309 Esas – 2018/95 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; 818 sayılı BK’nın 46. ve 47 ( 6098 sayılı TBK’nın 54. ve 56). maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “İddia, savunma, bilirkişi raporu, emsal nitelikteki yargıtay içtihatları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın trafik kazası nedeniyle yaralanmaya bağlı sürekli iş göremezliğe yönelik maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporuna göre, davacının talep edebileceği sürekli iş göremezliğe ilişkin maddi tazminat miktarının 85.786,14 TL olduğu, yukarıdaki Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere davacı dava dilekçesinde açıkça sürekli iş göremezliğe ilişkin maddi tazminat talebinde bulunduğundan daha sonra ıslah yolu ile bilirkişilerce hesaplanan geçici iş göremezliğe yönelik tazminatı talep edemeyeceği, bu nedenle mahkememizce davacının davasının maddi tazminat yönünden sadece sürekli iş göremezliğe yönelik tazminat miktarı olan 85.786,14 TL bakımından kısmen kabul edilip, geçici iş göremezliğe yönelik ıslah ile istenen davacı talebinin reddine karar verildiği, yine yukarıda alıntılanan yargıtay kararlarında vurgulandığı üzere davacı taraf açıkça teselsül hükümlerine dayalı olarak müteselsil sorumlu her iki davalıdan talepte bulunduğundan maddi tazminatın davalıların kusurlarına göre değil, teselsül hükümlerine göre tamamına hükmedildiği, duruşmada karar verilip hüküm fıkrası oluşturulduktan sonra ancak gerekçeli karar yazılmadan önce hüküm fıkrasının 1 nolu bendinde kabul edilen tazminat miktarı olarak 88.977,92 TL belirtilmiş ise de, bu miktarın 85.786,14 TL olması gerektiği, zira 88.977,92 TL bilirkişi raporunda geçici iş göremezliğe ilişkin tazminat kalemininde dahil edilerek bulunan ve davacı tarafça da ıslah ile artırılan toplam miktar olduğu, kısa kararda da açıkça anlaşıldığı üzere davanın kısmen kabulüne denildiği halde, davacının talebinin tamamını içeren 88.977,92 TL’nin açık bir hesap hatası olduğu, bu hususa ilişkin mahkememizce HMK 304/1. maddesi gereği henüz hüküm taraflara tebliğ edilmediğinden, maddi hatanın düzeltilmesi(tashih şerhi) şerhi düzenlenerek, maddi hatanın düzeltildiği ve maddi hatanın düzeltilmesi şerhinin gerekçeli kararımızın eki sayıldığı, gerekçeli kararımızın “hüküm” kısmında bir nolu bendinde maddi tazminat miktarının 85.786,14 TL olarak düzeltilerek “Davacının davasının kısmen kabulüne, 85.786,14 TL maddi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili el davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, tarafların ekonomik sosyal durumu, yol yapım şirketi olan davalı … AŞ.’nin kusur oranı, davacının yolcu olup kusurunun bulunmaması ve maluliyet oranı ile hak ve mesafet kuralları gözetilerek ve yerleşik yargıtay ilamlarındaki manevi tazminat ölçüleri de dikkate alınarak davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabul edilerek 40.000 TL’lik manevi tazminatın anılan … AŞ.’den alınarak davacı tarafa verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … AŞ. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde, davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın sürücüsünün kusurlu olduğunu, aracın trafiğe kapalı alana girmesi nedeniyle olayın meydana geldiğini, davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra açıldığını, hükmedilen manevi tazminat fahiş olduğunu, kusur, zarar ve maluliyete ilişkin raporlara karşı itirazların Mahkemece dikkate alınmadığını, araç hasarı için yapılan ödemelerin tazminat hesaplanmasında dikkate alınmadığını, hukuka aykırı eksik ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 08/07/2008 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ. nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan ve dava dışı sürücünün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, diğer davalı … AŞ. tarafından yol çalışmasının yapıldığı alanda çukura düşmesi nedeniyle meydana gelen tek taraflı trafik kazası neticesinde, araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı; işbu davada, davacı tarafça güç kaybı tazminatı ve manevi tazminat talep edildiği, Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; davaya konu trafik kazası 08/07/2008 tarihinde gerçekleştiğine göre davacının yaralanması nedeniyle ceza dava zamanaşımı süresi 5237 Sayılı TCK’nın 89 ve 66 maddelerine göre 8 yıldır. İşbu dava ise 30/102013 tarihinde, bir başka deyişle 8 yıllık ceza dava zamanaşımı süresi içerisinde açılmıştır. Bu nedenle davalı … AŞ. vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazında isabet bulunmamaktadır. Kaza tarihindeki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenen ve Mahkemece karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 27/01/2016 tarihli raporunda; davacının yaralanması nedeniyle %25 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceğinin mütalaa edildiği; 02/10/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı yüklenici firma …’nin %75, sigortalı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu oldukları, davacının maddi zararının 85.786,14 TL olduğu, temerrüt başlangıç tarihinin, davalı Sigorta Şirketi yönünden dava tarihi, davalı … Tic. AŞ. yönünden ise, 08/07/2008 kaza tarihi olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporlarının yapılan incelemesinde; raporların, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli oldukları kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davalı … AŞ. vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf iddia ve itirazları kabule şayan görülmemiştir. Kazanın oluş şekli, davacının kusurunun bulunmaması, maluliyet raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Mahkemece, davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının, 818 sayılı BK’nın 47 (6098 sayılı TBK’nın 56). maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun ve makul olduğu kanısına varıldığından, bu yöndeki itiraz da kabul edilmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 2.732,00 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.148,11 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek, bakiye 583,89 TL karar ve ilam harcının davalı … AŞ.’den tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 3-Davalı … AŞ. vekilinin istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, maddi ve manevi tazminat miktarları ayrı ayrı dikkate alınarak HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.18/01/2022