Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2661 E. 2021/1334 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2661
KARAR NO: 2021/1334
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/05/2017
NUMARASI: 2017/171 (E) 2017/398 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 05/10/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 12/05/2005 günü meydana gelen trafik kazasında, … plakalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan destek …’nun hayatını kaybettiğini belirterek belirsiz alacak davası şeklinde destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze gideri talebinde bulunmuştur. Davalı vekili süresi içerisinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde, davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, “…kaza sonucu davacıların desteği hayatını kaybetmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK’ya göre zamanaşımı süresi 5 yıldır.Davaya konu trafik kazası 12/05/2005 tarihinde meydana gelmiş, (5237 sayılı yasa yürürlüğe girmeden) dava ise 21/02/2017 tarihinde açılmıştır.Bu durumda, ceza zamanaşımı süresi dolduğu gibi, 2918 sayılı KTK ve TBK ‘da düzenlenen 2 yıllık ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri de dolmuş olmakla ve davalı … Sigorta vekilinin yasal sürede zamanaşımı def’ini ileri sürmüş olduğu” denilmek suretiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili tarafından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmemesinin doğru olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Dava, davacıların desteği olan …’nun, yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı aracın karışmış olduğu çift taraflı trafik kazası neticesinde vefat etmiş olmasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dava konusu kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK m.49) haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK değişik m.72) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde haksız fiil tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresine (TBK m.72 iki ve on yıllık) tabi bulunduğu belirtilmiştir. Buna karşılık 2918 sayılı KTK’nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve her halde kaza gününden başlayarak on yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını benimsemiştir. Davaya konu trafik kazasında davacıların desteğinden başka vefat eden ve yaralanan başkaca bir kimse bulunmamaktadır. Bu durumda ceza zamanaşımı süresi, olay tarihi olan 12/05/2005 tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nın 455/. ve 102/4. maddesi uyarınca 5 yıldır. Kazanın gerçekleşmesiyle birlikte zararı ve zarar yükümlüsünü kaza tarihi itibariyla öğrenen davacının, bu süre geçtikten sonra 21/02/2017 tarihinde davasını ikame ettiği görülmektedir. Bununla birlikte dava tarihi itibarıyla olağanüstü zamanaşımı süresi olan 10 yıllık süre dahi tamamlanmıştır. Bu durumda, davalı vekilinin süresi içerisinde gerçekleştirdiği zamanaşımı savunması doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubundan sonra kalan 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 05/10/2021