Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2659 E. 2021/1195 K. 10.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2659
KARAR NO: 2021/1195
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/04/2018
NUMARASI: 2015/584 Esas – 2018/377 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/09/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık, TBK’nın 54.maddesi kapsamında trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Mahkememizce yapılan açık yargılama sırasında taraflarca gösterilen ve toplanan delillerden, davacı vekilinin dava dilekçesi ve sözlü beyanlarına, dahili davacılar vekilinin dahili dava dilekçesi ve ıslah dilekçesine, davalı …, davalı sigorta vekilinin cevap dilekçesi ve sözlü beyanlarına, bilirkişi raporları, müzekkere yanıtları ve tüm dosya kapsamına göre; müteveffa davacı … vekilinin trafik kazası sebebiyle davalılardan maddi tazminat talep ettiği, dava devam ederken davacının vefat ettiği, davacı mirasçılarının iş bu davaya devam etme haklarının bulunduğu ve davaya dahili davacılar olarak katıldıkları, olay tarihi olan 02.08.2013 günü ölü davacı …’ın davalı …’ın maliki olduğu, davalı …’nın kullandığı … plaka sayılı minibüse bindiği, davalı şöför’ün yolcunun durumunu aynalardan kontrol etmeden aracı hareket ettirdiği ve müteveffa …’ın düşerek yaralanmasına sebep olduğu, dosyada alınan kusur bilirkişi raporlarından davalı şöför …’nın %75 oranında kusurlu olduğu, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olduğu, Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan maluliyet raporuna göre müteveffanın maluliyet oranının %84 olarak belirlendiği, geçirdiği kazaya bağlı olarak yaralanmasının iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 18 ay süreceğinin bildirildiği, dosyada alınan ve hüküm kurmaya elverişli olan aktüerya bilirkişisinin ek raporuna göre davacının iş göremezlik zararının bakıcı ücretleri dahil 47.049,18 TL olarak hesaplandığı, davaya konu olayın olayın ve zararın davalı sigortacının sigorta teminatı kapsamında kaldığı, araç malikinin işleten sıfatıyla sorumlu olması gerektiği” gerekçesiyle, “Dahili davacıların davalarının kabulü ile; 47.049,18 TL maddi tazminatın davalılar … ve …’dan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı Sigorta şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ve sigorta limitiyle sınırlı olmak üzere tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek dahili davacılara verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; dahili davacıların murisi müteveffa … ile eşinin, 02/08/2013 tarihinde, müvekkilinin maliki ve diğer davalı …’nın sürücüsü olduğu … plakalı minibüse bindiklerini, müteveffanın minibüse binmesinin ardından zaman geçmiş olup, eşinin, araca kolileri yükleyene kadar yerine oturması gerektiği halde oyalandığını ve yerine oturmadığını, minibüs hareket ettikten sonra müteveffanın düştüğünü, müteveffanın oyalanması ve derhal oturmaması hususlarının bile tarafların eşit oranda kusurlu olduğunu ortaya çıkardığını; olaydan sonra minibüs şoförü tarafından müteveffanın hastaneye götürülmesi için defalarca teklifte bulunulmasına rağmen müteveffanın kendisinde bir şey olmadığını söyleyerek hastaneye gitmediğini, dosyadaki evraklardan da anlaşılacağı üzere; müteveffanın kazadan bir gün sonra hastaneye gittiğini, müteveffanın evde bulunduğu esnada ev işi yapmış ve ayağının üzerine basmış olabileceğini bu nedenle zararın artmasına sebebiyet verdiğini, Mahkemece bu hususların dikkate alınmadığını; kusur ve maluliyet raporlarının hatalı olduğunu, kazanın üzerinden iki yıl geçtikten sonra verilen ıslah dilekçesindeki rakamın dikkate alınmaması gerektiğini ve zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, 02/08/2013 tarihinde, davalı … Anonim Şirketi (Eski Ünvanı: … Sigorta AŞ.)’nin ZMS sigortacısı, davalı …’ın işleteni ve davalı …’nın sürücüsü olduğu … plakalı yolcu minibüsünün, araca yolcu olarak binen davacıların mirasbırakanı …’ın yerine oturmasını beklemeden hareket etmesi nedeniyle, düşmesi sonucunda yaralandığı; mirasbırakan … tarafından 24/02/2015 tarihinde açılan işbu davada HMK’nın 107.maddesi kapsamında güç kaybı tazminatı, tedavi ve iyileştirme gideri ile bakıcı gideri talep edildiği; yargılama aşamasında …’ın 06/11/2016 tarihinde vefat ettiği, mirasçıları olarak davacıların davayı takip ettiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtilen gerekçeyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere, dava konusu kaza, 02/08/2013 tarihinde gerçekleşmiş, HMK’nın 107.maddesi kapsamında belirsiz alacak davası olarak açılan işbu dava 24/02/2015 tarihinde açılmış ve talep artırım dilekçesi ise 20/03/2018 tarihinde verilmiştir. Belirsiz alacak davasında zamanaşımı, davanın açılmasıyla kesildiğinden; 20/03/2018 tarihli dilekçe ile artırılan miktara karşı yapılan zamanaşımı itirazının dikkate alınması mümkün değildir. Mahkemece de, bu minvalde karar verilmiş olmasında herhangi bir hata bulunmadığından, davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazları yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 09/05/2017 tarihli raporunda; olayın meydana gelmesinde yolcu …’ın %25, araç sürücüsü davalı …’nın ise %75 oranında kusurlu oldukları mütalaa edilmiştir. Raporun yapılan incelemesinde, raporun, HMK’nın 279.maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, olay mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 18/04/2016 tarihli bilirkişi raporuyla birebir örtüştüğü, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanısına varılmıştır. Mahkemece karara dayanak yapılan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalının 15/08/2016 tarihli raporunda; davacıların mirasbırakanı (yolcu) …’ın geçirdiği kazaya bağlı olarak maluliyet oranının %84 olduğu ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 18 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir. Maluliyet raporunun yapılan incelemesinde, raporun, kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmeliğe uygun olarak düzenlendiği anlaşılmıştır. Yine, davacıların mirasbırakanı müteveffa …’ın kusur oranı, maluliyet raporu ve ölüm tarihi dikkate alınarak asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama sonucunda düzenlenen ve Mahkemece karara dayanak yapılan 25/02/2018 tarihli aktüerya raporunda; davacıların talep edebileceği toplam maddi tazminat (güç kaybı tazminatı ve bakıcı gideri) miktarının 47.049,18 TL olduğu mütalaa edildiği ve raporda herhangi bir hatanın bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenlerle, davalı … vekilinin, kusur, maluliyet ve aktüerya raporlarına yönelik istinaf iddia ve itirazları da yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 3.213,92 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 803,50 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 2.410,42TL karar ve ilam harcının davalı …’dan tahsili ile Hazine’ye verilmesine, 3-Davalı …’ın istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.10/09/2021