Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2654 E. 2021/1542 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2654
KARAR NO: 2021/1542
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2018
NUMARASI: 2016/1110 (E) 2018/778 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 27/10/2021
Yukarıda esas ve karar numaralı yazılı ilk derece mahkemesinin son kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı … AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesiyle sigortalı olan dava dışı sürücü …’ın yönetimindeki motosikletle yolculuk yapan davacının, adı geçen sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazası sonucunda yaralandığını ileri sürerek belirsiz alacak davası niteliğinde 1.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının davacıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 97’nci maddesinde öngörülen dava şartının yerine getirilmediğini ileri sürerek toplanmasını istediği kanıtları bildirmiştir. İlk derece mahkemesince davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … AŞ vekili dilekçesinde özetle; sulha ilişkin beyan dilekçesinde açıkça davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin taleplerini mahkemenin dikkate almadığını, sulh sözleşmesine ilişkin karar verilecekse bu kararın feragat nedeniyle reddolması gerektiği açık iken, mahkemenin verdiği hüküm kurulmasına yer olmadığına dair kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda; Davacı vekili tarafından Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) vasıtasıyla 02/07/2018 tarihli dilekçe ekinde sunulan ve davalı vekili tarafından da istinaf başvuru dilekçesi içeriğiyle doğrulanan davalı ve davacı arasında akdedilen “sulh protokolü ve ibraname” başlıklı belgenin incelenmesinde davalı nezdinde sigortalı … plakalı aracın 07/07/2012 tarihinde karıştığı trafik kazası sonucu davacı …’nun malul kalması nedeniyle tarafların mutabık kaldıkları 78.850,00 TL’nin ödenmesinin ardından 7 gün içinde davacı vekilinin İstanbul 7’nci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1110 (E) sayılı dosyasından feragat edeceğini ve davanın da … Sigorta AŞ lehine feragatle sonuçlandırılacağını; ödemenin yapılmasıyla birlikte davacı ve vekilinin anlaşma konusu dava ve dava konusu talepler nedeniyle davalı … AŞ ve sigortalısını maddi tazminat yönünden gayrikabili rücu ibra ettikleri ve her ne nam altında olursa olsun başka hiçbir alacakları kalmadığını kabul, beyan ve taahhüt etmekte oldukları belirtilmiş; davacı vekili 02/07/2018 tarihli dilekçesinde davanın konusuz kaldığını belirterek yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinin olmadığını; davalı vekili ise protokole istinaden davacı vekilinin davadan feragat ettiğini, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinin bulunmadığını bildirmişlerdir. Sulh; HMK’nin 313’üncü maddesi uyarınca görülmekte olan bir davada, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Aynı Kanunun 315’inci maddesi gereğince sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. Medeni Usul Hukuku kurumu olan davadan feragat, HMK’nin 307’nci maddesi uyarınca, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davayı sonuçlandıran tek taraflı hukuki işlemlerden olması nedeniyle karşı tarafın kabulüne bağlı olmayan davadan feragat; aynı Kanunun 309 ve 310’uncu maddelerine gereğince dava hakkında verilen kararın kesinleşmesine kadar her zaman yapılabilir ve anılan Kanunun 311/1’inci maddesine göre de kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Geçerliliği şekle bağlı olan davadan feragat HMK’nin 309’uncu maddesi uyarınca feragat dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Kanunun ön gördüğü biçimde yapılmayan feragat geçerli değildir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 131 ve devamı maddelerinde düzenlenen ve borcun sona ermesi hallerinden biri olan ibra; borçluyu borcu ifa etmeden borçtan kurtarmak hususunda alacaklı ile borçlunun anlaşmasıdır. Diğer bir ifade ile ibra alacaklının borçlu ile yaptığı bir akit ile alacağından vazgeçerek borçluyu borçtan kurtarmasıdır. Nitekim TBK’nin 132’nci maddesinde ibra ve sözleşmenin düzenlenme biçimi; “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.” biçiminde düzenlenmiştir. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı vekili tarafından dosyaya sunulan ve içeriğinde ödemenin yapılmasıyla birlikte davacı vekilinin davalı … AŞ’ye karşı olan davasından feragat edeceği, davanın feragat ile sonuçlandırılacağı belirtilen “Sulh Protokolü ve İbraname” başlıklı belge; davadan feragat iradesiyle mahkemeye sunulan “davadan feragat dilekçesi” niteliğinde olmadığı, böylece davadan feragatin biçimine ilişkin HMK’nin 309/2’nci maddesinde öngörülen şekil koşullarını taşımadığından “davadan feragat” niteliğinde değildir. Diğer yandan, davacı vekilinin davanın konusuz kaldığına ilişkin 02/07/2018 tarihli dilekçesi ile davalı vekilinin davanın feragat nedeniyle reddi gerektiğini bildiren dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde, HMK’nin 315’inci maddesinde öngörülen tarafların sulhe göre karar verilmesini istemelerine ilişkin koşul oluşmadığından, aynı madde uyarınca davanın konusuz kaldığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsubu ile, bakiye 23,40 TL istinaf karar ve ilam harcının davacılardan tahsil edilerek Hazineye verilmesine, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.27/10/2021