Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2653 E. 2021/1525 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2653
KARAR NO: 2021/1525
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2018
NUMARASI: 2015/978 (E) 2018/714 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 27/10/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 7/2/2011 günü sürücüsü davalı … tarafından parkedilen, davalı işleten …’a ait, davalı … Sigorta AŞ tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı … plakalı kamyonun, sürücüsü olmaksızın hareket ederek davacıların desteği olduğu ileri sürülen …’e çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek, davacılar …, … için belirsiz alacak davası niteliğinde ayrı ayrı 1.00,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; davacılar … ve … için ayrı ayrı 50.000,00 TL, davacı … için ise 10.000,00 TL manevi tazminatın, davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ (eski unvanı … Sigorta AŞ) vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kaza nedeniyle davacılara 12/5/2011 günü 11.671,00 TL tazminat ödendiğini, bu nedenle ibraname tarihinden itibaren 2 yıllık süre geçtiğinden zamanaşımının dolduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince; davalı …’a karşı açılan davanın reddine; davacılardan … için 68.125,14 TL; … için 70.281,00 TL maddi tazminatın davalılar … ve … Sigorta AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsiline; davacılardan … için 10.000,00 TL; … için 10.000,00 TL, … için 1.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine hükmolunmuşutr. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran … Sigorta Şirket AŞ vekili dilekçesinde özetle; davacıların destekten yokun kalma tazminat talepleri için daha önce ödeme yapan müvekkili şirketin ibra edildiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 111’inci maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçtikten sonra 16/09/2015 tarihinde açılan bu davanın reddi gerektiğini, davayı kabul anlamında olmamakla birlikte karara esas alınan raporun fahiş ve hatalı olduğunu, zira raporun KTK uyarınca uygulanması gereken genel şartlar hükümlerine aykırı olarak düzenlendiği gibi davacılar için 1’er yıl fazla destek süresi hesaplandığını belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kazaya neden olan aracın maliki olan davalı …’ın işleten sıfatında kusursuz sorumlu olduğunu; hükmolunan manevi tazminatın fevkalade az olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilleri yönünden davanın reddedilen kısmı üzerinden vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, …’a karşı açılan davanın reddedilmesi nedeniyle müvekkili lehine vekâlet ücretine hükmolunması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün bu yönüyle düzeltilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’nci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve maddi tazminat istemine ilişkindir. Cevap dilekçesinde meydana gelen trafik kazasından ötürü müvekkil şirkete başvuran ve hasar dosyası açılan davacı …’e 6.518,00 TL; davacı …’e ise 5.153,00 TL tazminat ödendiğini, adı geçen davacıların müvekkili şirketi gayri kabili rücu ibra ettiklerini savunan davalı … AŞ’nin gönderdiği hasar dosyası içerisinde bulunan ve davacılar … ve …’in imzalarını taşıyan, “Tazminat Makbuz ve İbraname” başlıklı belgelerin incelenmesinde; davacılar … ve …’in davalı şirkete ZMSS poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı aracın karıştığı 8/2/2011 günü İstanbul da meydana gelen trafik kazasından dolayı destekten yoksun kalma tazminatını tamamen aldıkları, bu tazminatı almakla sigorta şirketinden hiçbir hak ve alacaklarının kalmadığından, kayıtsız şartsız gayri kabili rücu ibra ettiklerini beyan, kabul ve taahhüt ettiklerini bildirdikleri, davalı … tarafından 5/5/2011 tarihli yazıyla toplam 11.671,00 TL’nin bildirilecek banka hesabına havale edileceğinin beyan edildiği; eldeki davanın ise 23/10/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK’nin 111’inci maddesi uyarınca, bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir. Hak düşürücü süre niteliğini taşıyan bu sürenin kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta, ibranamenin 5/5/2011 gününden önce düzenlendiği, eldeki davanın ise 2918 sayılı KTK’nin 111’nci maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 23/10/2015 tarihinde açıldığı anlaşıldıktan sonra davacılar … ve … tarafından davalı … AŞ’ye karşı açılan destekten yoksun kalma tazminatı davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde olmamıştır. Kararın bu yönüyle kaldırılma sebebine göre davalı … AŞ vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü diğer nedenler inceleme dışı bırakılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 3’üncü maddesinde işleten, “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır. ” biçiminde tanımlanmış, aynı Kanunun 85’inci maddesinin 1’inci fıkrasında ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı belirtilmiştir. Aynı maddenin 4’üncü fıkrası ise, “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” biçimindedir. Dosyaya eklenen Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 25/12/2012 tarihli raporu ile davalı …’ın asli ve tamamen kusurlu olduğunu, ölen Mikail Söylemez’in ise kusurunun bulunmadığı bildirilmiştir. Dava dosyasına eklenen belgenin incelenmesinden, kazaya neden olan … plakalı kamyonun davalı …’a ait olduğu anlaşılmaktadır. Diğer yandan kamyonun başka bir kişi tarafından kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işletildiği ve üzerinde fiili tasarrufta bulunulduğu da kanıtlanamamıştır. Bu itibarla davalı …’ın işleten sıfatıyla KTK’nin 85’inci maddesinin 1’inci ve 4’üncü fıkraları uyarınca zarar sorumlusunun kusurundan sorumlu olduğunun anlaşılması karşısında, adı geçen davalıya karşı açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine hükmolunması hukuka aykırıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacılar ile davalının dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporundan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacılar lehine hükmolunan manevi tazminat miktarının bir miktar az olduğu anlaşılmıştır. Diğer yandan hakkındaki manevi tazminat davasının kısmen reddine karar verilen ve kendisini vekille temsil ettiren davalı … lehine vekâlet ücretine hükmolunması gerektiğinin gözetilmemesi yerinde olmamıştır. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince hakkındaki davanın reddine karar verilen davalı … lehine vekâlet ücretine hükmolunmaması yasaya aykırı ise de, istinaf kanun yolu incelemesinin sonucunda adı geçen davalı hakkında açılan destekten yoksun kalma tazminatı davasının kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verildiği gözetildiğinde, davalı … vekilinin istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusu bakımından karar verilmesine yer olmadığına, B-Davacılar …, … ve … vekili ile davalılar … Sigorta AŞ vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davacılar … ve … tarafından, davalı … AŞ’ye karşı açılan destekten yoksun kalma tazminatı davalarının ayrı ayrı reddine, 2-Davacı … tarafından, davalılar … ve …’a karşı açılan destekten yokun kalma tazminatı davasının kabulüne, davacı … için 68.125,14 TL destekten yoksun kalma tazminatının trafik kazasının meydana geldiği 7/2/2011 gününden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacı …’e verilmesine, 3-Davacı … tarafından, davalılar … ve …’a karşı açılan destekten yokun kalma tazminatı davasının kabulüne, davacı … için 70.281,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının trafik kazasının meydana geldiği 7/2/2011 gününden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacı …’e verilmesine, 4-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminatın trafik kazasının meydana geldiği 7/2/2011 gününden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 5-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminatın trafik kazasının meydana geldiği 7/2/2011 gününden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 6-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminatın trafik kazasının meydana geldiği 7/2/2011 gününden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 7- Destekten yoksun kalma tazminatı davası bakımından, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 9.454,52 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan harçtan maddi tazminata isabet eden 6,83 TL, ıslah harcı olarak alınan 465,90 TL olmak üzere toplam 472,73 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 8.981,79‬ TL karar ve ilam harcın, davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, hazineye gelir kaydına, 8-Manevi tazminat davası bakımından, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.757,05‬ TL karar ve ilam harcından, peşin alınan harçtan manevi tazminata isabet eden 375,71 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 3.381,34‬ TL karar ve ilam harcın, davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, hazineye gelir kaydına, 9-Dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin (AAÜT) 13’üncü maddesinin 4’üncü fıkrası uyarınca belirlenen 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacı …’den tahsil edilerek, vekille temsil edilen davalı … AŞ’ye verilmesine, 10-Dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13’üncü maddesinin 4’üncü fıkrası uyarınca belirlenen 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacı …’den tahsil edilerek, vekille temsil edilen davalı … AŞ’ye verilmesine, 11-Dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrası ile 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacı …’e verilmesine, 12-Dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrası ile 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacı …’e verilmesine, 13-Dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrası ile 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacı …’e verilmesine, 14-Dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1, 10/2 ve 13/1’inci maddeleri uyarınca reddine karar verilen manevi tazminat miktarına göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davacı …’den tahsil edilerek, kendilerini vekille temsil ettiren davalılar … ve …’a verilmesine, 15-Dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1, 10/2 ve 13/1’inci maddeleri uyarınca reddine karar verilen manevi tazminat miktarına göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davacı …’den tahsil edilerek, kendilerini vekille temsil ettiren davalılar … ve …’a verilmesine, 16-Dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1, 10/2 ve 13/1’inci maddeleri uyarınca reddine karar verilen manevi tazminat miktarına göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davacı …’den tahsil edilerek, kendilerini vekille temsil ettiren davalılar … ve …’a verilmesine, 17-Dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre belirlenen 9.656,27 TL nispi vekâlet ücretinin, davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacı …’e verilmesine, istinaf başvurusunun kapsamına göre davalı …’ın, ilk derece mahkemesince hükmolunan 7.843,77 TL vekâlet ücretinden sorumlu tutulmasına, 18-Dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre belirlenen 9.936,53 TL nispi vekâlet ücretinin, davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacı …’e verilmesine, istinaf başvurusunun kapsamına göre davalı …’ın, ilk derece mahkemesince hükmolunan 8.080,91 TL vekâlet ücretinden sorumlu tutulmasına, 19- Davacılar tarafından peşin ödenen 848,44‬ TL karar ve ilam harcının davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine, 20-Davacılar tarafından sarf edilen 225,00 TL posta gideri, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.025,00 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan (%77,85 kabul, %22,15 ret) 1.576,46 TL yargılama giderinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 21-Davalı … tarafından sarf edilen 34,5 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%77,85 kabul, %22,15 ret) 7,64 TL yargılama giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davalı …’a verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 22-Artan gider avansının, HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar …, … ve … vekili ile davalılar … Sigorta AŞ vekili ve davalılar … ve … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından kendilerine geri verilmesine, 2-İstinaf aşamasında davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacılara verilmesine, 3-İstinaf aşamasında davalı … AŞ tarafından sarf edilen posta gideri 70,00 TL, istinaf başvuru harcı 98,10 TL olmak üzere toplam 168,1‬0 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak, davalı … AŞ’ye verilmesine, 4-İstinaf aşamasında davalılar … ve … tarafından sarf edilen posta gideri 49,00 TL, istinaf başvuru harcı 98,10 TL olmak üzere toplam 147,1‬0 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak, davalılar … ve …’a verilmesine, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/10/2021