Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2638
KARAR NO: 2021/2040
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2018
NUMARASI: 2015/35 (E) 2018/664 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 28/12/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 11/12/2013 tarihinde, davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı oldukları … plaka sayılı aracın, karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın, davalı sigorta şirketi poliçe limitleri ile sınırlı olarak yalnız maddi tazminattan sorumlu tutulmak kaydıyla davalılardan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı sigorta şirketi vekili davanın reddini talep etmiştir. Davalılar … ve … Şirketi vekili, davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulü ile 39.487,55 TL maddi tazminatın tüm davalılardan 6.000,00 TL manevi tazminatın ise sigorta şirketi haricinde kalan davalılardan kararda belirtilen başlangıç tarihlerinden itibaren müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalılar …ve … Şirketi vekili, ceza davasının bekletici mesele yapılmamasının doğru olmadığını, mahkemece benimsenen kusur durumunun hatalı olduğunu, maluliyet raporunu düzenleyen kişilerin gerekli uzmanlıklarının olmadığını, hesaplamaya esas alınan ücretin fahiş olup şişirilmiş bir ücret olduğunu, adli tıp raporunda meslek belirlenmeden hesaplama yapılmasının yanlış olduğunu, faiz başlangıç tarihinin ıslah tarihinden itibaren alınması gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik zararından oluşan maddi tazminat ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı araç sürücüsü hakkında verilen İstanbul Anadolu 52. ASCM’nin 2014/382 Esas – 2015/483 Karar sayılı mahkumiyet kararının, Yargıtay 12. CD’nin 17/06/2019 tarih, 2017/12167 Esas – 2019/7342 Karar sayılı kararı ile düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleştiği, dolayısıyla davalı araç sürücüsünün kazanın gerçekleşmesinde tali kusurlu olduğu olgusunun sabit olduğu görülmektedir.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre davacının SGK’ya bildirilen prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplama yapıldığı, maluliyet raporunun kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine göre tanzim edildiği, faiz başlangıç tarihinin, ıslahen arttırılan kısım bakımından da TBK 117/2. maddesi uyarınca kaza tarihi olarak alındığı, davalı tarafın meslek grup numarasına yönelik itirazının hukuki yarar bulunmadığından bahisle dinlenilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle Dairemizce de usul ve yasaya uygun görülen, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlenen hesap ve maluliyet raporlarına dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalılar … ve … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 2.697,39 TL istinaf karar harcından peşin alınan 776,81 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 1.920,58 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalılar … ve … Şirketinden müteselsilen tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Kararın kesin olarak verilmiş olmasından mütevellit gerçekleşen kesinleşme hali nedeniyle, HMK’nın 397. maddesi uyarınca etkisi sona eren ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin infaz işleminin ilk derece mahkemesince yapılmasına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (maddi tazminat davası bakımından 39.487,55 TL; manevi tazminat davası bakımından 6.000,00 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi.28/12/2021