Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2617 E. 2021/1658 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2617
KARAR NO: 2021/1658
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2018
NUMARASI: 2015/697(E) 2018/792 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 09/11/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketinin ZMM sigortacısı, dava dışı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı aracın 30/11/2012 tarihinde … plakalı otobüse çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, … plakalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan müvekkili …’ın yaralandığını, … plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kaza sebebiyle %17 özürlü sağlık kurulu raporu bulunduğunu ancak vücut fonksiyonlarını daha büyük oranda yitiren müvekkilinin maluliyetinin tespiti gerektiğini, sigorta şirketine yapılan başvuru sonucunda kısmi ödeme alındığını ancak yapılan ödemenin gerçek zararın çok altında olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL kalıcı işgücü kaybı ile 100,00 TL geçici işgöremezlik tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacıya 11/04/2013 tarihinde 20,292,82 TL maluliyet tazminatı ödediğini, başkaca bir sorumluluğu kalmadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kabulü ile 10.884,73 TL maddi tazminatın 04/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce hasar aşamasında davacının % 17 maluliyeti üzerinden müvekkilinin 15/11/2013 tarihinde 20.292 TL davacıya ödeme yaptığını, davacının ödemenin eksik olduğu gerekçesiyle bakiye tazminat alacağı için iş bu davayı açtığını ancak KTK’nın 111. maddesinde öngörülen iki yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, artan maluliyet durumunun sözkonusu olmadığını, alınan maluliyet raporuna göre maluliyetin artış gösterdiğine dair hiçbir emare bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, 30/11/2012 tarihinde, davacının yolcu olarak bulunduğu davalıya ZMM sigortalı … plakalı aracın … plakalı araca çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı, davacının bu yaralanma nedeniyle, 29/06/2015 tarihinde açtığı işbu davada bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunduğu ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup re’sen dikkate alınması gerekir. Somut olayda; 30/11/2012 tarihinde gerçekleşen trafik kazası nedeniyle davalı tarafından davacıya 15.11.2013 tarihinde 20.292,82 TL ödeme yapıldığı, 04/11/2013 tarihinde ibranamenin imzalandığı, eldeki davanın ise KTK’nın 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Mahkemenin kararına dayanak olan ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 31/05/2017 tarihli raporunda davacının 30/11/2012 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen arızası sebebiyle %19 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği, davalı sigorta şirketince davadan önce yapılan ödemenin %17 maluliyet oranına ilişkin olduğu, mahkemece hükme esas alınan 30/03/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin güncellenerek mahsup edilmesi sonucu davacının 10.884,73 TL maddi zararının bulunduğu belirlenmiştir.Bu hale göre davalı sigorta şirketi tarafından 15/11/2013 tarihinde yapılan ödemenin yetersiz olduğu, ibranamenin iptali koşullarının mevcut olduğu, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekili tarafından yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 743,53 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 707,63 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.09/11/2021