Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/260 E. 2019/809 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/260
KARAR NO: 2019/809
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/10/2017
NUMARASI: 2017/4979 D.İş.Esas -2017/4979 D.İş.Karar
(İtiraz Hakem Heyetinin 08/05/2017- 2017/İHK-1511)
DAVANIN KONUSU: Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda özetle; 23/01/2015 tarihinde, davalı nezdinde genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalı ve sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın tam kusurlu bir şekilde gerçekleştirdiği kaza neticesinde, diğer araç sürücüsü olan müvekkilinin yaralandığını ve %59 oranında kesin ve daimi malul hale geldiğini, 18 ay geçici iş göremezlik ve 4 ay geçici bakıcı süresine muhtaç olduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin manevi yönünden zarara uğradığını iddia ederek, fazlaya ait alacak ile munzam zarar ve manevi tazminattan doğan alacağının saklı kalması kaydıyla 100.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın müvekkili nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, Sigorta Şirketi ve Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından manevi tazminatın takdir edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle başvuru şartının gerçekleşmediğini, müvekkilinin sorumluluğunun poliuçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti, başvurunun kabulü ile 100.000,00 TL manevi tazminatın 28/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar vermiş, davalı vekili tarafından bu karara itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti, davalının vekilinin itirazının kısmen kabulü ile Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, başvurunun kısmen kabulü ile, 30.000,00 TL manevi tazminatın 28/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili, istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, müvekkilinin kaza nedeniyle %59 oranında sürekli malul kaldığını, müvekkilinin gelirinin asgari ücreti 1,5 katından fazla olduğunu, bu nedenle hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu belirtmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, manevi tazminat konusunda Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından karar verilmesinin mümkün olmadığından ön inceleme aşamasında başvurunun reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu beilrtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 23/01/2015 tarihinde, davalı nezdinde genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı araç ile davacının sürücüsü olduğu … plakalı motosikletin karıştığı kaza neticesinde, davacının %59 oranında sürekli güç kaybına uğrayacak şekilde yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davacının bu olay nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunduğu ve yukarıda da belirtildiği üzere, talebinin kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itiraz hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna ilişkindir. Kazanın oluş şekli, davalı nezdindeki sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu oluşu, davacının yaralanmasının niteliği ve maluliyet oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile manevi tazminat müessesesinin amacı bir bütün olarak değerlendirdiğinde; davacı lehine hükmedilen 30.000,00 TL’lik manevi tazminat miktarının az olduğu ve hakkaniyet ilkesi ile bağdaşmadığı kanısına varılmıştır. Bu mimvalde, manevi tazminat müessesesinin amacı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı lehine takdiren 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekmiştir. Başka bir deyişle, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür. Davalı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itiraz ise, Sigorta Tahkim Komisyonunun, manevi tazminat konusunda karar vermeye yetkili olmadığına ilişkindir. 5684 sayılı Kanun’un “Sigortacılıkta Tahkim” başlıklı 30.maddesinde Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından manevi tazminat konusunda karar verilemeyeceğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Bu bağlamda; HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince davalı vekilinin isttinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, Sigorta TAhkim Komisyonu kararının manevi tazminat miktarının düzeltilmesi amacıyla kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, Sigorta Tahkim Komisyonu kararının manevi tazminat miktarının düzeltilmesi amacıyla kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, Buna göre: 1-Davanın kısmen kabulü ile 50.0000,00 TL manevi tazminatın 28/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, 3- Davacı tarafından sarf edilen 1.500,00 TL başvuru ücreti ile 1.500,00 TL İtiraz Başvuru ücretin toplamı 3.000,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.500,00 TL’sinin davalıdan tahsil edilerek, davacıya ödenmesine, 4- Davalı tarafından sarf edilen 1.500,00 TL itiraz başvuru ücretinini kabul ve ret oranına göre hesaplanan 750,00 TL’sinin davacıdan tahsiline, davalıya ödenmesine, 5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca kabul edilen tutar üzerinden hesaplanan 5.850,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek, davacıya ödenmesine, 6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT ve 5684 sayılı Kanun’un 30(17). Maddesi uyarınca reddedilen tutar üzerinden hesaplanan 1.170,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
C-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3- Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/12/2019