Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2590 E. 2021/748 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2590
KARAR NO: 2021/748
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/03/2018
NUMARASI: 2014/1551 Esas – 2018/385 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. ve TBK’nın 54. maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Birbirleri ile örtüşen mahkememizce yapılan keşif sonucu aldırılan bilirkişi raporu ile İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporu ile, 30.07.2014 günü meydana gelen davacı …’nun yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasında kusurun tamamının …’ya ait olması karşısında davacı tarafın tazminata hak kazanmadığı anlaşıldığı” gerekçesiyle, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: kazanın meydana gelmesinde hiçbir kusuru olmayan ve kaza tarihinde 7 yaşında olan müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, her ne kadar tedavi görse de tam olarak iyileşmediğini ve bu yüzden psikolojisinin bozulduğunu, Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/524 Esas sayılı dosyasında 150.000,00 TL miktarlı manevi tazminat davası açtıklarını ve bu davanın halen derdest olduğunu, bu dosyada aldırılan 15/03/2016 tarihli kusur raporunda, araç sürücüsünün %100 kusurlu, müvekkilinin ise kusursuz olduğunun tespit edildiğini; işbu maddi tazminat davasında ise 21/03/2017 tarihinde keşif yapıldığını ve keşif sonucunda alınan 25/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin %100 kusurlu, dava dışı sürücünün ise kusurunun bulunmadığının belirtildiğini, Adli Tıp Kurumuna gönderilmek üzere kendisine kroki hazırlama görevi verilen bilirkişinin, kendisine verilen görevi aşarak kusur tespitinde bulunduğunu, bilirkişi raporundaki aleyhe hususları kabul etmediklerini, daha sonra dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderildiğini ve dosyaya gelen 07/09/2017 tarihli ATK raporunda, müvekkili …’nun %100 kusurlu, sürücünün ise kusursuz bulunduğunu; Mahkemece karara dayanak yapılan bu raporun, eksik inceleme unsuru olup olayın meydana geliş şekli yanlış değerlendirildiğinden kusur tespitlerinin de yanlış yapıldığını, Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/524 Esas sayılı dosyasındaki kusur raporuyla çeliştiğini, çelişki giderilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, 30/07/2014 tarihinde, ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı aracın, 10/10/2007 doğumlu davacı …’ya çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının yaralandığı, işbu davada davacı tarafça geçici ve kalıcı güç kaybı tazminatı talebinde bulunulduğu ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar Mahkemece karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 07/09/2017 tarihli raporunda; kazanın meydana gelmesinde dava dışı sürücü …’ın kusurunun bulunmadığı, davacı …’nun %100 oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiş ise de; davacı tarafça aynı olay nedeniyle Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/524 Esas sayılı dosyasında açılan maddi tazminat davasında aldırılan 15/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda, kazanın meydana gelmesinde davacı …’nun kusurunun bulunmadığı, araç sürücüsü …’ın %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu durumda, her iki dava dosyasındaki kusur bilirkişi raporları birbiriyle tamamen çeliştiğinden ve bu çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı yerinde görülmüştür. O halde, Mahkemece, Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Güvenliği Dairesi Başkanlığından (Fen Heyetinden) oluşturulacak bir heyete (üç kişilik) dosyanın tevdi edilerek, işbu dosyadaki kusur raporları ile Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/524 Esas sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi raporları birlikte irdelenerek, tüm dosya kapsamı ile kazanın oluş şekline göre, tarafların olaydaki kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti yönünden ayrıntılı, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli rapor alındıktan sonra, tarafların delillerinin değerlendirilerek nihai bir kararın verilmesi gerekmektedir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/05/2021