Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2585 E. 2021/751 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2585
KARAR NO: 2021/751
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/04/2018
NUMARASI: 2016/279 Esas – 2018/542 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık, TBK’nın 53. maddesi kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacıların murisi müteveffa …’in kontrolsüz ve tedbirsiz bir şekilde şerit değiştirip orta şeritten sol şeride geçerek davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü …’nun kullandığı kamyonetin istikamet şeridini kapması sonucunda kazanın meydana geldiği, alınan ATK kusur raporunda müteveffanın %100 oranında kusurlu olduğunun tespit olunduğu, davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü …’nun kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı,” gerekçesiyle, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı Sigorta Şirketi nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı araç sürücüsü …’nun kural ihlali yaptığının trafik kazası tespit tutanağında belirtildiğini, davalı Sigorta Şirketi’nin mail yazışmalarında %25’lik kusuru kabul ettiğini, yani karşı tarafça kusur oranının en az %25 olduğunun ikrar edildiğini; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/17-787 Esas – 2012/92 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi kusur durumunun, destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağını, bu nedenle davalı Sigorta Şirketi’nin sorumlu olduğunu, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, davacıların desteği …’in sürücüsü olduğu bisiklet ile davalı … Sigorta AŞ’nin ZMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın 12/08/2015 tarihinde kaza yapması neticesinde davacıların desteği …’in vefat ettiği; işbu davada davacıların, karşı aracın ZMS sigortacısı olan davalıdan, destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulundukları ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 21/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde, davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsü …’nun, herhangi bir hatalı tutum ve davranışının olmadığı ve mevcut şartlarda alabileceği başkaca bir önlemin bulunmadığı, dolayısıyla meydana gelen olayda kusursuz olduğu; davacıların desteği müteveffa sürücü …’in, idaresindeki bisiklet ile bölünmüş yolun sağ tarafını takiben seyir halinde iken bölünmüş yol üzerindeki trafik akışını dikkate almayıp gerisini yeterince kontrol etmeden sola yönelerek çapraz şekilde şerit değiştirdiği, geriden gelip aynı istikamete sol şeridi takiben seyir halinde olan ve yaklaşmakta olan kamyonetin mesafesini yeterince gözetmediği, kontrolsüz şekilde şerit değiştirip orta şeritten sol şeride geçerek mesafesini yeterince gözetmediği, kontrolsüz şekilde şerit değiştirip orta şeritten sol şeride geçerek …’nun sürücüsü olduğu kamyonetin istikamet şeridini kapattığı, bu şekilde kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiği, dolayısıyla kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelenmesinde, raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, ceza soruşturmasındaki 23/11/2015 ve 05/01/2016 tarihli raporlarla örtüştüğü, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanısına varılmıştır. Ayrıca davacı vekili tarafından istinaf dilekçesinde her ne kadar davalı Sigorta Şirketinin %25’lik kusur oranını kabul ettiği iddia edilmiş ise de; davalı tarafın bu yönde herhangi bir kabulünün de bulunmadığı anlaşılmıştır. Yine istinaf başvuru dilekçesinde belirtilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/02/2012 tarihli ve 2011-17/787 Esas – 2012/92 Karar sayılı ilamının da somut olayla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Bu durumda, davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığından, ZMS sigortacısı davalının meydana gelen zarardan sorumlu olamayacağına ve Mahkemece de bu doğrultuda davanın reddine karar verilmesi doğru olduğuna göre, davalı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde değildir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının davacılardan tahsil edilerek Hazineye verilmesine, 3-Davacıların istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama gidernin kendileri üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/05/2021