Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2579 E. 2021/1666 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2579
KARAR NO: 2021/1666
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI: 2017/233 (E) 2018/381 (K)
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı … plakalı aracın, dava dışı sürücü …’nun sevk ve idaresinde iken 26/11/2016 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle hasarlandığını, toplam 21.585,66 TL hasar bedelinin tazmini amacı ile davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyası ile ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durdurduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin gerekçe yaptığı kaza yerini terk iddiasının davalı tarafından ileri sürülmediği gibi cevap dilekçesi de verilmediğini, mahkemenin ileri sürülmeyen ve davalının ispat yükümlülüğünde olan bir vakıaya dayanarak davayı reddetmesinin usule aykırı olduğunu, müvekkiline ait aracın sürücüsü …’nun olay yerine polis çağırdığını, kaza nedeniyle başından yaralanması ve evinin kaza yerine 500 m yakın olması sebebiyle tedavi amacıyla evine gidip kaza mahalline geri geldiğini, sürücü kaza yerinden kısa süreliğini ayrılmışsa da kaza tespit tutanağı tamamlanmadan gelip kazanın oluşumu hakkında beyanda bulunduğunu ve tüm bu hususların kaza tespit tutanağına da geçtiğini, Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları uyarınca araç sürücüsünün kaza yerini terk etmiş olmasının tek başına teminat dışı hal olarak kabul edilmediğini, mahkemenin ispat külfetini kanuna aykırı olacak şekilde ters çevirerek davayı reddettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla sigortalı tarafından sigorta şirketi aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Dosya kapsamından, davacıya ait ve kaza tarihi itibariyle davalı … şirketi nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı bulunan aracın, 26/11/2016 tarihinde kaza yapması neticesinde hasara uğradığı, hasar dosyası açıldığı ancak davalı … şirketi tarafından “dosyadaki belgelerin incelenmesi sonucunda yapılan değerlendirme ve araştırma şirketi tarafından yapılan saha araştırmasında tespit edilen olumsuzluklara istinaden hasar tazminat talebinin olumlu olarak değerlendirilemeyeceğinin” bildirildiği anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın 1.5. maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/5095 E.2016/7154 K. Sayılı kararı ve benzer nitelikteki kararları) Buna göre bu türden uyuşmazlıklarda davanın çözümlenebilmesi için öncelikle ispat külfetinin hangi tarafa ait olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Kazaya ilişkin olarak tutulan maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağının incelenmesinde; … plaka sayılı araç sürücüsü olduğunu beyan eden dava dışı …’nun kaza tespit tutanağı tamamlanmadan olay yerine geldiği ve kazanın oluşu hakkında beyanda bulunduğu, dava dilekçesinin ekinde yer alan 27/11/2016 tarihli saat 00:32’de tutulan sadece maddi hasarlı trafik kazalarına uygulanacak ve alkol test raporunu da içeren anlaşma tutanağına göre davacının alkollü olmadığının anlaşıldığı ancak ehliyetnamesinin bulunmadığına ilişkin dosya kapsamında herhangi bir tespit bulunmadığı görülmektedir. Dosyadaki mevcut delil durumuna göre ilk derece mahkemesince yapılan tahkikatın ispat külfetinin hangi tarafa ait olacağının tespiti açısından yeterli olmadığı görülmektedir. Bu durumda, rizikonun teminat dışında kaldığı olgusunun davalı … şirketi tarafından ispat edilmesi gerektiği, salt olay yerinden ayrılma halinin, rizikoyu teminat kapsamı dışında bırakmayacağı, giderek Kasko Genel Şartları A.5. Teminat Dışında Kalan Zararlar başlıklı maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bendlerdeki ihlaller nedeniyle sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek amacıyla kaza yerinden ayrılındığı olgusunun ispatının davalı tarafa ait olduğu göz önünde bulundurularak, öncelikle, hasar dosyasının tamamı davalı … şirketinden getirilerek hasar ihbarına konu olayın ne şekilde cereyan ettiğinin bildirilmiş olduğunun araştırılması, gerekirse bu konuda davacı vekiline de ispat imkanı tanınması, bu şekilde hasar ihbarının olay tarihinden ne kadar zaman sonra ve ne şekilde yapıldığının tespit edilmesi, bu doğrultuda tespit edilecek olayın ihbar edildiği tarih ve şekline göre dosya kapsamında bulunan kaza tespit tutanağı ile diğer bilgi ve belgelere ters düşen bir durum olup olmadığı/olağan akışa açıkça aykırılık bulunup bulunmadığı ile doğru ihbar mükellefiyetinin yerine getirilip getirilmediği değerlendirildikten sonra ispat külfetinin yer değiştirip değiştirmediği belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi amacıyla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/11/2021