Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2497 E. 2021/1667 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2497
KARAR NO: 2021/1667
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/06/2018
NUMARASI: 2016/459 (E) 2018/649 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı
KARAR TARİHİ: 09/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların eşi/babası …’ün, sevk ve idaresindeki … plakalı tescilsiz motosiklet ile 09/10/2009 tarihinde, tam kusuru ile gerçekleşen tek taraflı trafik kazası sonucunda vefat ettiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik davacı eş … için 2.500,00 TL, çocukları …, … ve … için 1.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 20/02/2018 tarihli bedel arttırım dilekçesiyle davacılardan … için 85.195,75 TL, … için 31.678,81 TL, … için 19.168,94 TL, … için 13.956,50 TL’ye talebini arttırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiğini, hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat dışında kaldığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte …nın sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne, davacılardan … için 85.195,75 TL, … için 31.678,81 TL, … için 19.168,94 TL, … için 13.956,50 TL olmak üzere toplamda 150.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 04/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyari dava arkadaşı olan her müvekkili için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, toplam rakam üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6704 sayılı kanunun 4. maddesiyle 2918 sayılı kanunun 92/1. maddesine hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin eklendiğini böylece sürücü zararlarının teminat dışı bırakıldığını, Yargıtay HGK’nın 2017/17-1315 E. 2017/1239 K. sayılı kararının da bu yönde olduğunu, her ne kadar mahkeme ilamının hüküm kısmında tüm davacılar için hüküm kurulmuşsa da ilamda sadece …’ün davacı olarak gösterildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, … plaka sayılı motosiklet sürücüsünün kusurlu bir şekilde gerçekleştirdiği trafik kazası neticesinde vefat etmesi nedeniyle 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. ve TBK’nın 53/3. maddesi kapsamında, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; 09/10/2009 tarihinde gerçekleşen davaya konu kaza nedeniyle desteklik ilişkisi ve tazminatın hesap ve yöntemine dair herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. İstinafa konu uyuşmazlık desteğin tam kusurlu bir şekilde meydana getirdiği trafik kazasında ölümünden kaynaklı olarak destekten yoksun kalma tazminatı talep edilip edilemeyeceği, bir başka ifade ile rizikonun teminat kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Trafik sigortasına ilişkin yeni genel şartların yürürlük tarihinden önce (09/10/2009) gerçekleşen kaza tarihindeki Yargıtay içtihatları ile ortaya konulan ilke ve kurallar ile 2981 sayılı Yasa hükümleri ve önceki genel şartlar gereği değerlendirme yapılması gerekmektedir. Destek zararı, ölenin mirasçılarının (yakınlarının) zarara neden olanlardan talep ettikleri bir tazminattır. İşletenin (sürücünün) yakınlarının uğradıkları destek zararının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı konusunda açık bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi poliçe genel şartlarında da böyle bir kısıtlamanın olmadığı anlaşılmaktadır. O halde; işletenin ölümü nedeni ile onun desteğinden mahrum kalanların trafik sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir. Nitekim davalı tarafın dayandığı karardan sonra verilen, Hukuk Genel Kurulunun 14/03/2019 gün ve 2017/17-1089 E, 2019/294 K sayılı ilamında, işletenin ve şoförün, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup bu zarar gerek kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilebileceği kabul edilmiştir. (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Kararı, HGK’nın 22.2.2012 gün, 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar sayılı kararı, Yargıtay 17. HD’nin 08/12/2015 tarih, 2014/3061 Esas, 2015/13605 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.) Bu itibarla destekten yoksun kalma tazminatının koşullarının oluşmadığına dair istinaf itirazında isabet bulunmamaktadır. Davalı vekili kararın hüküm kısmında tüm davacılar için hüküm kurulduğunu ancak ilamda yalnız …’ün davacı olarak gösterildiğinden bahisle istinaf talebinde bulunmuş ise de bu hususun mahallinde her zaman düzeltilebilir nitelikte bir hata olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. 2-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; HMK’nın 57 ve 58. maddeleri uyarınca maddi tazminat talebinde bulunan davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açılmış olmasının her bir davacı bakımından açılan davaların bağımsızlığını etkilemeyeceği karşısında, kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına her bir davacı yönünden kabul edilen tazminat miktarına göre AAÜT’nin 10/2. maddesi uyarınca ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmemiş olması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince mahkeme kararının vekalet ücreti bakımından düzeltilerek ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle hesaplanan vekalet ücreti hüküm altına alınmak suretiyle karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, B-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davanın kabulüne, davacılardan …’e 85.195,75 TL …’e 31.678,81 TL, …’e 19.168,94 TL, …’e 13.956,50 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 04/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 10.246,50 TL nispi karar harcından peşin alınan 522,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.723,77 TL ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan 556,23 TL harç gideri, 500,00 TL bilirkişi ücreti, 181,00 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 1.237,23 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 4-İlk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.565,66 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı …’e verilmesine, 5-İlk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.801,46 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı …’e verilmesine, 6-İlk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.300,27 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı …’e verilmesine, 7-İlk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı …’e verilmesine, 8-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından artan kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından yatıran tarafa iadesine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 10.246,50 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 2.561,63 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubu ile bakiye 7.684,87 TL istinaf karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, davacı … için kurulan hüküm yönünden HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere, diğer hükümler yönünden HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/11/2021