Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2472 E. 2021/948 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2472
KARAR NO: 2021/948
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2015/564 Esas – 2018/360 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık, TBK’nın 53/3.maddesi kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın kısmen kabulü ile davacı … için 80.111,44 TL, davacı … için 13.631,92 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının cenaze ve defin gideri yönünden fazlaya ilişkin isteminin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili ile davalı … istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde cenaze ve defin gideri olarak 200,00 TL talep ettiklerini, daha sonra 05/12/2018 tarihli bedel artırım dilekçesi ile bu miktarı 650,00 TL’ye yükselttiklerini, ancak Mahkemece bilirkişi raporundaki 1.000,00 TL’lik miktar üzerinden bu talebin reddine karar verilerek davalı lehine 1.000,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya ilişkin dosya kapsamında kusur oranları birbirinden farklı olan birden çok raporun dosyada bulunduğunu, işbu dosyadaki rapora göre … plakalı araç sürücüsü …’ın %65 oranında, … plakalı araç sürücüsü müteveffa …’ın ise %35 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini; Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/521 Esas sayılı dosyasında keşif sonucunda temin edilen 02/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda ise, müteveffa …’ın asli kusurlu olduğu, …’ın ise tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini, sonrasında Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen 18/02/2016 tarihli raporunda ise, ikinci bir değerlendirme yapıldığını; …’ın kavşakta yavaşlayıp sağa yanaştığı ihtimalde kendisinin asli kusurlu, normal şekilde seyir halinde olduğu ihtimalinde ise …’ın kamyonetin üzerine doğru gelmiş olması ihtimalinde ise …’ın asli kusurlu olduğunun mütalaa edildiğini, bu nedenle raporların birbirleriyle çeliştiğini, tarafların kusur oran ve aidiyetlerinin kesinleşmediğini, çelişkilerin giderilmesi amacıyla konusunda uzman kişilerden yeniden rapor alınması gerektiğini, müteveffa …’ın kaza esnasında kask takmaması nedeniyle olayda müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 26/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde kaza tarihinde geçerli ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı kamyonetin sürücüsü …’ın %65, … plakalı aracın sürücüsü (davacıların desteği) müteveffa …’ın %35 oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/521 sayılı dosyasına ibraz edilen Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 18/02/2016 tarihli raporunda, dava konusu trafik kazasının oluş şekli bakımından iki ihtimalli mütalaada bulunulduğu; birinci ihtimalde: Kaza, sürücü …’ın, yolun sağına yanaşmak için yavaşladığı sırada sağa doğrultu değiştirip, sağında seyreden motosiklete sürtmesi sonucunda meydana gelmiş ise; müteveffa sürücü …’ın tali kusurlu olduğu, sürücü …’ın ise asli kusurlu olduğu; ikinci ihtimalde: Kaza, müteveffa sürücünün kullandığı motosikletin hakimiyetini kaybedip solunda seyretmekte …’ın kullandığı kamyonetin yan ayna kesimine sürtmesi ve dengesini kaybederek yere düşmesi sonucu meydana gelmiş ise, müteveffa sürücü …’ın asli ve tam kusurlu olduğu, sürücü …’ın kusursuz olduğu mütalaa edilmiştir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesinin 06/04/2018 tarihli ve 2018/837 Esas-2018/1016 Karar sayılı kararıyla kesinleşen Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/12/2017 tarihli ve 2014/521 Esas-2017/550 Karar sayılı kararında, trafik kazasının oluş şekli; “… mahkememizce yapılan keşif ve alınan tanık ifadelerinden her iki raporun olayı oluşuna daha çok uygun düştüğünün ve sanığın karayolları trafik kanunu 47 ve 52. maddeleri maktulün karayolları trafik kanunu 52/a-b maddelerine uymamak sureti ile olay tarihinde ağır vasıta sayılan kamyonetin sağa yanaşması için önceden hızını ve gerekli işaretleri vermemek sureti ile sanığın tali kusurlu olarak, karayolları trafik kanunu 54. maddesinde araç sollamalarının mutlaka sol şeritten yapılması gerekmesine ve önündeki aracın yavaşladığını görmesine rağmen sağ şeritten seyir etmeye devam etmesi sureti ile ve hızını aynı yasanın 52. maddesindeki şartlara göre ayarlamamak sureti ile olayda asli kusurlu olduğunun kabulü gerektiği sonuç ve kanısına varılmış, sanık ve müdafinin sanığın olayda kusursuz olduğuna ilişkin savunmalarına, ve bu yöndeki görevliler tarafından düzenlenen kaza tespit tutanağındaki kusur durumu ve Ankara Adli Tıp kurumunun 2. Hal kabul edildiği takdirde sanığın kusursuz sayılacağı şeklindeki tespitlerine olayın oluşuna uygun düşmemeleri karşısında itibar edilmeyerek sanığın atılı suçtan cezalandırılmasına, cezanın tali kusurlu olması nedeni ile alt sınırdan tayinine,” şeklinde kabul edilmiştir. TBK’nın 74.maddesine göre hukuk hakimi, ceza hakiminin kusur oranıyla bağlı değil ise de kesinleşen maddi olgu, hukuk hakimini de bağlar. O halde, Mahkemece, kesinleşen ceza dosyasındaki maddi olgu (trafik kazasının oluş şekliyle ilgili kabul) dikkate alınarak, dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde davacıların desteği müteveffa … ile ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı araç sürücüsü …’ın kusur oranlarının belirlenmesi açısından, 3 kişilik uzman bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınması, bu rapor sonucuna göre gerek duyulması halinde aktüerya bilirkişisinden davacıların talepleri konusunda ek rapor alınması, olayda müterafik kusur olup olmadığının araştırılması sonucunda, tarafların delillerinin değerlendirilerek yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar ile davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/06/2021