Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2470 E. 2021/1742 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2470
KARAR NO: 2021/1742
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/01/2018
NUMARASI: 2017/704 (E) 2018/16 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; davanın kabulü ile davacı anne … için 27.702,19 TL, davacı baba … için 40.972,92 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi 25/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile davalı sigortadan tahsili ile davacılara belirtilen miktarlarda verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kendi kusuru ile vefat eden sürücünün zararından işletenin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, Yargıtay HGK’nın 2017/17-1315 E. 2017/1239 K. sayılı içtihadının da bu yönde olduğunu, karara esas alınan bilirkişi raporunda davacıların destek paylarının yargıtay içtihatlarına aykırı belirlendiğini, müteveffanın ilk 5 yıl anne ve babasına toplamda gelirinin % 50’si oranında destek olacağının kabul edildiğini ancak yerleşik Yargıtay İçtihatları gereğince müteveffanın 2 yıl bekar kalacağı, daha sonra evleneceği kabul edilmekte; bu süreçte öncelikle evlilik daha sonra da sırasıyla 2 çocuğa sahip olacağı varsayılan mütcveffanın gelirinin büyük bir kısmıyla anne ve babasına destek olacağının kabulünün mümkün olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından 18.04.2010 tarihinde davacıların desteği …’in idaresindeki, davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı motorsiklet ile dava dışı …’ın idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında vefat ettiği, soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre sürücü …’in asli kusurlu, sürücü …’ın kusurunun bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. TBK 53/3 maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Davacı desteğinin, davalıya 09/11/2009-09/11/2010 tarihleri arasında zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın sürücüsü iken 18/04/2010 tarihinde meydana gelen kazada kendi kusuru sonucunda öldüğü dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dava konusu kazanın, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının yürürlük tarihinden önce gerçekleştiği, Yargıtay HGK 2020/17-111 Esas 2020/422 Karar sayılı ilamında aracı kullanan işletenin tam kusuruyla meydana gelen kazada, işletenin ölümü nedeniyle talep edilen destek zararının, ölenin değil, üçüncü kişi durumundaki destek tazminatı isteklilerinin zararı olduğu, işletenin ve şoförün, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden, destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilebileceği kabul edilmekle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir.Yargıtay ilke kararlarına göre vefat ettiği tarihte bekar olan desteğin ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için % 14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5 er pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edileceği ve bu şekilde farazi olarak hesaplama yapılmasının hayatın olağan akışına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda murisin muhtemel evlenme yaşının murisin yaşı, sosyal ve ekonomik durumu ve tüm dosya içeriği ile uyumlu olarak tespit edildiği, raporun davacıların destek paylarının belirlenmesi bakımından yukarıda açıklanan Yargıtay ilke kararlarına herhangi bir aykırılık içermediği anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 4.691,19 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.173,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.518,19 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.23/11/2021