Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2466 E. 2021/800 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2466
KARAR NO: 2021/800
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/03/2018
NUMARASI: 2016/1196 Esas – 2018/236 Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVADA: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1240 Esas – 2017/76 Karar sayılı dosyası
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Asıl dava ve uyuşmazlık, TBK’nın 53/3. maddesi kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı; birleşen dava ve uyuşmazlık ise TBK’nın 53/3 ve 56/2. maddeleri kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Mahkememizce mahallinde yapılan keşif üzerine bilirkişi …tan aldırılan raporda; keşifte dinlenen davacı tanıklarının bildirdiği çarpma noktasına göre ve kaza tespit tutanağındaki açıklamaların değerlendirmesi doğrultusunda araç sürücüsü …’un kusurunun bulunmadığı, yayanın % 100 oranında kusurlu olduğu bildirilmiş, Büyükçekmece C. Başsavcılığı aracılığıyla İstanbul ATK Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinden aldırılan 05/01/2016 tarihli raporda da yayanın asli kusurlu , sürücü …’un kusursuz olduğu bildirilmiştir. 01/06/2015 tarihinde zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçe genel şartlarının A.6 maddesinde yapılan değişiklik ile destek şahsının kusuruna denk gelen tazminat istemleri teminat dışına çıkarılmıştır. Kaza tespit tutanağı, ATK raporu, davacılar vekilinin talebi üzerine yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu göz önüne alındığında yaya müteveffanın yayalar için ayrılmış taşıt yolu bulunmayan yoldan trafik güvenliğini tehlikeye düşerecek şekilde yürümek suretiyle ölümüne neden olduğu olayda asli ve tam kusurlu olduğu anlaşılmakla, poliçe genel şartlarında yapılan değişiklik ve kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı kuralı dikkate alınarak maddi ve manevi tazminat istemlerinin yasal koşullarının bulunmadığı,” gerekçesiyle, “Asıl davanın reddine, birleşen İstanbul 5 ATM nin 2016/1240 Esas sayılı dosyasında maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, asıl dava ile Birleşen dava dosyalarında davacılar tarafından yapılmış yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili, istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece karara dayanak yapılan kusur bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, kusur durumunun incelenmediğini, dosyaya sundukları fotoğraf ve CD’den hiç yararlanılmadığını, Mahkemece yeterince inceleme yapılmadan davanın bitirildiğini, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti hesabında da hata yapıldığını belirtmiştir. HMK 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, asıl davanın davalısı …’nin ZMS sigortacısı, birleşen davanın davalısı … AŞ.’nin işleteni ve …’un sürücüsü olduğu … plakalı aracın, davacıların murisi-desteği yaya …’ya çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazasında, …’nun vefat ettiği; davacıların asıl davada destekten yoksun kalma tazminatı, birleşen davada ise destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talebinde bulundukları, Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde davacıların murisi-desteği yaya …’nun kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olması nedeniyle, her iki davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacılar vekilinin, istinaf başvurusundaki birinci iddia ve itirazı kusur raporuna ilişkindir. Mahkemece ceza yargılamasından aldırılan ve karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 05/01/2016 tarihli raporunda, yaya …’nun, oto korkuluklu ve yaya geçişine uygun olmayan bölünmüş yola girerek geçişe başlamadan önce yeterli kontrolü yapmadığı, sol tarafından gelip yaklaşmakta olan otomobilin mesafesini ve seyir durumunu yeterince gözetmediği, ilk geçiş hakkının mevzubahis otomobile vermediği ve kendi can güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde kaplamaya girdiği anlaşıldığından meydana gelen kazada dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışlarıyla kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu, sürücü …’un kusursuz olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde, raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, trafik kazası tespit tutanağındaki tespit ve olgular ile işbu dosyada alınan 20/11/2017 tarihli bilirkişi raporuyla örtüştüğü, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanısına varıldığından, davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde görülmemiştir. Ayrıca davacılar vekili her ne kadar yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden kararda hatalar olduğunu iddia etmiş ise de; dosyanın ve kararın yapılan incelemesinde, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden kararda herhangi bir hatanın bulunmadığı anlaşıldığından, bu yöndeki iddia ve itiraz da yerinde değildir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile Hazine’ye verilmesine, 3-Davacıların istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama gidernin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/05/2021