Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/242 E. 2019/664 K. 09.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2019/242
KARAR NO : 2019/664
KARAR TARİH : 09/12/2019
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2017
NUMARASI : 2016/46 Esas – 2017/259 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 09/12/2019
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalının maliki olduğu sevk ve idaresindeki … plaka sayılı çekici ve buna bağlı yarı römork ile seyir halinde iken önüne çıkan stepneye çarparak ve bundan dolayı direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı yönden gelen müvekkiline ait … plaka sayılı kamyona çarpması sonucunda meydana gelen ölümlü trafik kazasında aracının hasarlandığını, sigorta şirketine yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını belirterek piyasa değeri yaklaşık 150.000,00 TL araç bakımından şimdilik 20.000,00 TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Davalı sigorta şirketi vekili davadan önce 2918 sayılı yasanın 97. maddesi uyarınca yapılmış bir başvurunun bulunmadığını belirterek davanın kendileri yönünden dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini istemiştir. Diğer davalı vekili davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda gerek ceza mahkemesince ve gerekse eldeki dava dosyası üzerinden alınan her iki kusur raporunda da davalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle, birbiriyle örtüşen kusur raporları doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili; gerçekleşen trafik kazasında hiçbir tarafa kusur izafe edilmemesinin mümkün olmadığını, davalının daha dikkatli araç kullanarak kazanın meydana gelmesine sebebiyet vermeyebileceğini belirterek kararın kaldırılması talebinde bulunmuştur.Kaza tespit tutanağı ve sair bilgi ve belgelere göre davaya konu kazanın, davalının sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın, hangi araçtan düştüğü belli olmayan stepneye çarpması nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı yola geçtiği ve akabinde kendi şeridine geçmek isterken kurtaramayıp karşı yönden gelen davacıya ait tanker ile çarpışmaları şeklinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Kazanın meydana geldiği sırada yol çalışması sebebiyle bölünmüş yolun bir bölümünün trafiğe kapatılmış, diğer bölümü ise iki yönlü hale dönüştürülmüş, yolun kuru asfalt, düz ve eğimsiz, iki yönlü ve 7 metre genişliğinde, havanın açık, vaktin gece ve kaza yerinin meskun mahal dışı, kazanın meydana geldiği yol kesiminde aydınlatma ve herhangi bir fren izi bulunmamaktadır. Ceza hukukundaki kusur sorumluluğu ile özel hukuktaki kusur sorumluluğu farklıdır. Bu nedenle hukuk hakimi bir olayda kusur meselesini takdir ederken ceza hukuku esaslarıyla bağlı bulunmamaktadır (TBK 74). Bu nedenle ceza mahkemesince hükme esas alınan kusur raporu ile eldeki dava dosyası üzerinden alınan 24/04/2017 tarihli kusur raporunun örtüşüyor olması hukuki sorumluluğun tespit ve tayini bakımından yeterli değildir.Bu itibarla, eldeki dava dosyası üzerinden alınan kusur raporu ile aynı vakıayı esas alarak kusur değerlendirmesinde bulunan ve davalı araç sürücüsüne kusur izafe eden kaza tespit tutanağı arasında çelişki mevcut olup rapora yönelik itirazlar doğrultusunda bu çelişki giderilmeden karar verilmiş olması doğru değildir. Kabule göre de, sigorta şirketi bakımından davadan önce başvuru yapılmamış olması yargılama sırasında giderilebilir bir dava şartı olmasına rağmen bu sigorta şirketi yönünden davanın reddine karar verilmiş olması da doğru olmamıştır.O halde, davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları doğrultusunda Karayolları Fen Heyetinden kaza tespit tutanağı ile 24/04/2017 tarihli bilirkişi raporu arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde rapor alınarak sonucuna göre karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi amacıyla dosyanın mahkemesine gönderilemesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/6. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru talebinin KABULÜNE,2-İlk Derece Mahkemesi KARARININ BÜTÜNÜYLE KALDIRILMASINA,3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın KARARI VEREN MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİNE,4-Peşin istinaf karar ve ilam harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvurana iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 7-İstinaf başvuru harcı ve diğer istinaf giderlerinin mahkemece esasa ilişken yargılama sonunda yargılama giderlerinin hesabında nazara alınmasına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.09/12/2019